Translation of "Pişirmek" in English

Yemek pişirmek istemiyorum.

I don't want to cook.

Makarna pişirmek kolaydır.

Cooking pasta is easy.

Yemek pişirmek istemedim.

I didn't want to cook.

Bugün ne pişirmek istiyorsun?

What do you want to cook today?

Canım yemek pişirmek istemedi.

I didn't feel like cooking.

Akşam yemeğini pişirmek zorundayım.

I have to cook dinner.

Canım yemek pişirmek istemiyor.

I don't feel like cooking.

Onu pişirmek zorunda değilim.

I don't have to cook it.

- Sizin için yemek pişirmek istiyorum.
- Senin için yemek pişirmek istiyorum.

I want to cook for you.

Tuz, yemek pişirmek için gereklidir.

Salt is necessary for cooking.

Yemek pişirmek çok zaman alır.

Cooking takes too much time.

Yumurtaları pişirmek için suyu kaynatırsın.

You boil water to cook eggs.

Bunu pişirmek birkaç saatimi aldı.

It took me several hours to cook it.

Bugün akşam yemeği pişirmek zorundayım.

I have to cook dinner today.

Bir pasta pişirmek için ipuçları.

Tips to bake a cake.

Bu gece tavuk pişirmek istiyorum.

I'd like to cook chicken tonight.

Tom'un canı yemek pişirmek istemiyor.

Tom doesn't feel like cooking.

Bugün canım yemek pişirmek istemiyor.

I don't feel like cooking today.

Fırında bir şeyler pişirmek keyiflidir.

Baking is fun.

Sizin için yemek pişirmek istiyorum.

I want to cook for you.

Herkes için yemek pişirmek zorunda kalacak.

She will have to cook for everyone.

Daha çok yemek pişirmek zorunda kalacaksın.

You'll have to cook more food.

Onların işi askerler için yemek pişirmek.

Their job is to cook for the soldiers.

Tom canı nadiren yemek pişirmek ister.

Tom seldom feels like cooking.

Mangal et pişirmek için bir yoldur.

Barbecuing is one way to cook meat.

Fasulye pişirmek için favori tarzın nedir?

What's your favorite way to cook beans?

Patates pişirmek için favori tarzınız nedir?

What's your favorite way to cook potatoes?

Alabalık pişirmek için favori tarzın nedir?

What's your favorite way to cook trout?

Bu gece canım yemek pişirmek istemiyor.

I don't feel like cooking tonight.

Pişirmek için nereden termit satın alabilirim?

Where can I buy termites for cooking?

Tom bu akşam akşam yemeğini pişirmek zorunda.

Tom has to cook dinner tonight.

Mutfakta ekmek pişirmek için bir fırın var.

There is an oven to bake bread in the kitchen.

Çorba pişirmek için büyük bir tencere kullanırım.

I use a big pot to cook soup.

Bu gece yemek pişirmek için kimin sırası?

Whose turn is it to cook tonight?

Jane bana yemek pişirmek isteyip istemediğimi sordu.

Jane asked me if I would like to cook.

İtalya'nın Reggio Emilia şehrinde ıstakoz pişirmek yasa dışıdır.

Boiling lobsters is illegal in the town of Reggio Emilia, Italy.

Tom, Mary için bir pasta pişirmek istediğini söyledi.

- Tom said he wanted to bake a cake for Mary.
- Tom said that he wanted to bake a cake for Mary.

Evde yemek pişirmek bir lokantada yemek yemekten daha sağlıklıdır.

Cooking at home is healthier than eating out at a restaurant.

- Yemek pişirmek benim gizli tutkumdur.
- Aşçılık benim gizli tutkumdur.

Cooking is my secret passion.

Pastayı pişirmek yumurta kızartmaktan çok daha fazla zaman alır.

Baking a cake takes more time than frying an egg.

Aileme yemek pişirmek için gereğinden daha fazla zaman harcamayacağım.

I didn't want to spend any more time than necessary cooking for my family.

Evin arkasında ekmek pişirmek için bir tuğla fırın var.

Behind the house there is a brick oven for baking bread.

Tom, akşam yemeğinde pişirmek için biraz pahalı et satın aldı.

Tom bought some expensive meat to cook for dinner.

Eve geldiğimde açtım, ama bir şey pişirmek için çok yorgundum.

I was hungry when I got home, but I was too tired to cook anything.

- Biz spagetti pişirmek için su kaynatıyoruz.
- Spagetti yapmak için su kaynatıyoruz.
- Spagetti pişirmek için su kaynatıyoruz.
- Çubuk makarna yapmak için su kaynatıyoruz.

We boil water to cook spaghetti.

Karım dışarıda yemeyi sever ve bu yüzden yemek pişirmek zorunda değildir.

My wife likes to eat out and so she doesn't have to cook.

Çoğu kişi yağla yemek pişirmek yerine tereyağıyla yemek pişirmeyi tercih eder.

Many people prefer to cook with butter instead of oil.

Çatallar yıllardır Avrupa'da ve Yakın Doğu'da kullanılıyordu, ama yalnızca yemek pişirmek için.

Forks were used for many years in Europe and the Near East, but only for cooking.

Bu gece akşam yemeği pişirmek için zamanım yoktu, bu yüzden dışarı çıktım ve bir kutu yemek aldım.

I didn't have time to cook dinner tonight, so I went out and bought a box meal.