Translation of "Kolaydır" in English

0.012 sec.

Examples of using "Kolaydır" in a sentence and their english translations:

- Yüzme kolaydır.
- Yüzmek kolaydır.

- It is easy to swim.
- Swimming is easy.

İsveççe kolaydır.

Swedish is easy.

Yüzmek kolaydır.

- It is easy to swim.
- Swimming is easy.

Çalışırsan kolaydır.

It's easy if you try.

O kolaydır.

- It's easy.
- This is easy.

Yüzme kolaydır.

Swimming is easy.

Seçim kolaydır.

The choice is easy.

İspanyolca kolaydır.

Spanish is easy.

- Tom ile geçinmek kolaydır.
- Tom geçinmesi kolaydır.

Tom is easy to get along with.

Tenis oynamak kolaydır.

It is easy to play tennis.

O çok kolaydır.

It's as easy as pie.

Problemi çözmem kolaydır.

It is easy for me to solve the problem.

Sorunu çözmek kolaydır.

It is easy to solve the problem.

Soruyu cevaplamak kolaydır.

It is easy to answer the question.

Onunla konuşmak kolaydır.

He is easy to talk to.

Ona ulaşmak kolaydır.

He is easy to reach.

Ders iki kolaydır.

Lesson Two is easy.

İngilizce öğrenmek kolaydır.

English is easy to learn.

Kotla çalışmak kolaydır.

- It is easy to work in jeans.
- It's easy to work in jeans.

Tatoeba'yı kullanmak kolaydır.

Tatoeba is easy to use.

Ah, bu kolaydır.

Ah, this is easy.

Cehenneme düşmek kolaydır.

The descent to hell is easy.

İsmimi hatırlamak kolaydır.

My name is easy to remember.

Bazen o kolaydır.

Sometimes it's easy.

Bebeklerin hastalanması kolaydır.

- A newborn baby is liable to fall ill.
- It is easy for babies to get sick.

Makarna pişirmek kolaydır.

Cooking pasta is easy.

Endişelenme! Test kolaydır.

Don't worry! The test is easy.

Kafası karışmak kolaydır.

It's easy to get confused.

Nedenini anlamak kolaydır.

It's easy to see why.

Eleştirmek yapmaktan kolaydır.

Criticizing is easier than doing.

Tom'la geçinmek kolaydır.

Tom is easy to handle.

Aslında çok kolaydır.

It's actually very simple.

Tom'la konuşmak kolaydır.

Tom is easy to talk to.

Esperanto telaffuzu kolaydır.

Esperanto pronunciation is easy.

Şarkı söylemek kolaydır.

It's easy to sing.

İşbirliği yapmak kolaydır.

It's easy to get cooperation.

Hasar kontrolü kolaydır.

The damage control is easy.

Tom'a ulaşmak kolaydır.

Tom is easy to reach.

Onu yapmak kolaydır.

It's easy to do that.

Umarım sınav kolaydır.

- I hope that the exam is easy.
- I hope the exam is easy.

Tom'u etkilemek kolaydır.

It's easy to impress Tom.

Boston'a gitmek kolaydır.

It's easy to get to Boston.

Evimi bulmak kolaydır.

My house is easy to find.

Bunu yapmak kolaydır.

Doing that is easy.

Onu etkilemek kolaydır.

She's easy to impress.

Sepetleri örmek kolaydır.

It's easy to weave baskets.

- İyiyi kötüden ayırt etmek kolaydır.
- İyiyi kötüden ayırmak kolaydır.

- It is easy to distinguish good from evil.
- It's easy to distinguish good from evil.

Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.

- Travelling is easy these days.
- Traveling is easy these days.

Kötü alışkanlıklara girmek kolaydır.

Bad habits are easy to get into.

Kötü alışkanlıklara düşmek kolaydır.

It's easy to fall into bad habits.

Ada ulaşılması çok kolaydır.

The island is very easy to reach.

İnsanları aydınlatmak çok kolaydır.

Enlightening the people is very easy.

Kot pantolonla çalışmak kolaydır.

- It is easy to work in jeans.
- It's easy to work in jeans.

Bence bu kitap kolaydır.

I think this book is easy.

Söylemek yapmaktan daha kolaydır.

It's easier said than done.

Kalkış inişten daha kolaydır.

Taking off is easier than landing.

Seyahat ederken, kaybolmak kolaydır.

When traveling, it is easy to get lost.

Bugünlerde seyahat etmek kolaydır.

- Travelling is easy these days.
- Traveling is easy these days.

Mary'nin cümlelerini çevirmek kolaydır.

Mary's sentences are easy to translate.

Bu benim için kolaydır.

This is easy for me.

Peyniri bıçakla kesmek kolaydır.

It's easy to cut cheese with a knife.

Yüzme, benim için kolaydır.

Swimming is easy for me.

O dağa tırmanması kolaydır.

That mountain is easy to climb.

İkinci ders çok kolaydır.

- The second lesson is very simple.
- The second lesson is very easy.

- Bu kolay.
- O kolaydır.

It's easy.

Onun arkadaşlar edinmesi kolaydır.

It's easy for her to make friends.

Bu şarkıyı öğrenmesi kolaydır.

This song is easy to learn.

İnterlingua dilini öğrenmek kolaydır.

Interlingua is easy to learn.

Cep telefonumu kullanmak kolaydır.

My cell phone is easy to use.

Bu arabayı sürmek kolaydır.

This car is easy to drive.

Kötük alışkanlık edinmek kolaydır.

It's easy to pick up bad habits.

Gençken arkadaşlar edinmek kolaydır.

Making friends is easy when you're young.

Bu soba kullanımı kolaydır.

This stove is easy to use.

Bu sorunun yanıtı kolaydır.

The answer to this question is easy.

Esperantoyu telaffuz etmek kolaydır.

Esperanto is easy to pronounce.

Eğlenmek, çalışmaktan daha kolaydır.

It is easier to have fun than to work.

Tom'la konuşmak çok kolaydır.

Tom is very easy to talk to.

Metro haritasını izlemek kolaydır.

The Metro map is easy to follow.

John'u memnun etmek kolaydır.

John is easy to please.

Jimmy ile geçinmem kolaydır.

Jimmy is easy for me to get along with.

Bu kitaplığın montajı kolaydır.

This bookcase is easy to assemble.

Bu bisikleti sürmesi kolaydır.

This bike is easy to ride.