Translation of "Okuyabiliyor" in English

Kuran okuyabiliyor.

- He knows how to recite the Quran.
- He is able to recite the Koran.

O güçlükle okuyabiliyor.

He can barely read.

Tom zar zor okuyabiliyor.

Tom can barely read.

Tom hâlâ gözlüksüz okuyabiliyor.

Tom can still read without glasses.

Sadece birkaç öğrenci Latince okuyabiliyor.

Only a few students can read Latin.

Tahtada ne yazılı olduğunu okuyabiliyor musun?

Can you read what's written on the blackboard?

Küçük kız kardeşim şimdi kitapları iyi okuyabiliyor.

My little sister can read books well now.

Tom on üç yaşındayken yazdığı bir şiiri hala ezbere okuyabiliyor.

Tom can still recite a poem he wrote when he was thirteen.

- Bu kahrolası köyde yaşayan köylülerin çoğunluğu ne okuyabiliyor ne de yazabiliyor.
- Bu kasvetli köyde yaşayan köylülerin çoğunluğu ne okuyabiliyor ne de yazabiliyor.

The majority of the peasants living in this godforsaken village cannot read nor write.