Translation of "Kaybeder" in English

Tereddüt eden kaybeder.

He who hesitates has lost.

Umarım Tom kaybeder.

I hope Tom loses.

- Sarhoş olduğu zaman kendini kaybeder.
- Sarhoş olduğu zaman iradesini kaybeder.
- Sarhoşken hâkimiyetini kaybeder.

He loses self-control when he's drunk.

O kolayca kontrolünü kaybeder.

- He loses his temper easily.
- He is quick to take offense.

O, bazen ümidini kaybeder.

He sometimes loses hope.

Kumarda kazanan aşkta kaybeder.

Lucky at cards, unlucky in love.

Tom her zaman kaybeder.

Tom always loses.

Tom genellikle eşyaları kaybeder.

Tom often loses things.

Ağaçlar yapraklarını çabucak kaybeder.

Trees lose their leaves quickly.

Çoğu ağaç kışın yapraklarını kaybeder.

- Many trees are bare in winter.
- Many trees lose their leaves in the winter.
- Most trees lose their leaves in the winter.

Tom öfkesini oldukça kolay kaybeder.

Tom loses his temper quite easily.

Tom her zaman şemsiyelerini kaybeder.

Tom always loses his umbrellas.

Tom yirmibir oyununda genellikle kaybeder.

Tom usually loses at blackjack.

Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder.

- If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.
- If the loser smiles, the winner loses the thrill of victory.

Kumar oynamayı sever ama genelde kaybeder.

He loves to gamble but generally loses.

- O durmadan mendilini kaybeder.
- Sürekli mendilini kaybediyor.

She is always losing her handkerchief.

Birçok kanser hastası kemoterapiden dolayı saçlarını kaybeder.

Many cancer patients lose their hair because of the chemotherapy.

Kimin düşeceği önemli değil, o takım hep kaybeder.

- Whoever pitches, that team always loses.
- It doesn't matter who pitches, that team always loses.

Takımım hakkında övünemem. O her zaman maçları kaybeder.

I cannot brag about my team. It always loses games.

Babam haftada en az bir kez anahtarlarını kaybeder.

My dad loses his keys at least once a week.

Birçok kumarbaz, at yarışı pistinde para kazanır ve kaybeder.

Many gamblers win and lose money at the horse-race track.

- Tom çok sık kaybolur.
- Tom sık sık yolunu kaybeder.

Tom gets lost quite often.

Yaptığım tempura soğuduğunda, o derhal gevrekliğini kaybeder ve tadı iyi olmaz.

When the tempura I make cools down, it immediately loses its crispiness and doesn't taste very good.

Boğa boğa güreşçisinden daha güçlüdür ama o neredeyse her zaman kaybeder.

The bull is stronger than the bullfighter, but he almost always loses.

En son oyun bittiğinde ise kimin kuyusu daha derinse o oyunu kaybeder

when the last game is over who loses the game well

Bugün iş karlı değildir ve şirket her gün para kaybeder, ancak sadece

Today the business is not profitable and the company loses money every day, but not only