Translation of "Kolayca" in English

0.007 sec.

Examples of using "Kolayca" in a sentence and their english translations:

Kolayca etkilenmem.

I'm not easily impressed.

Kolayca eğlenirim.

I'm easily amused.

Kolayca sıkılırım.

I'm easily bored.

Kolayca korkmam.

I don't scare easily.

Kolayca çözüldü.

It was easily resolved.

Kolayca anlatabilirsin.

You can tell a mile away.

Kolayca kazandım.

I won hands down.

Kolayca yorulurum.

I get tired easily.

Kolayca sinirlenirim.

I get angry easily.

Kolayca ağlıyorum.

I cry easily.

Kolayca korkutulurum.

I get scared easily.

- Bunu kolayca yapabileceksiniz.
- Onu kolayca yapabileceksiniz.

You'll be able to do that easily.

- O kolayca vazgeçmeyecek.
- O kolayca pes etmeyecek.

She won't give up easily.

Tom'un olduğunu düşündüğü şey kolayca kolayca olabilirdi.

- What Tom thinks happened could've easily happened.
- What Tom thinks happened could have easily happened.

- Bu kolayca ispat edilebilir.
- Bu kolayca kanıtlanabilir.

This can be easily proven.

- Kadınların gözleri kolayca dolar.
- Kadınlar kolayca duygulanırlar.

Women are easily moved to tears.

Bunu kolayca yapabilirsin.

You can do this with ease.

Süt kolayca ekşir.

Milk easily turns sour.

Kurşun kolayca bükülür.

Lead bends easily.

Plastik kolayca kırılmaz.

Plastic does not break easily.

Problemi kolayca hallettim.

I solved the problem easily.

Şifreyi kolayca çözdük.

We easily figured out the password.

Bankayı kolayca bulabilirsiniz.

You can easily find the bank.

Cam kolayca kırılır.

Glass breaks easily.

Kurşun kolayca eğilir.

Lead is easily bent.

O kolayca korkar.

He scares easily.

Ben kolayca sinirlenirim.

I anger easily.

Tom kolayca korkar.

- Tom scares easy.
- Tom scares easily.
- Tom gets scared easily.

Kolayca nezle olurum.

I catch a cold easily.

Ben kolayca kırılmam.

I'm not easily offended.

Tom kolayca etkilenir.

Tom is easily influenced.

Tom kolayca etkilendi.

Tom was easily influenced.

Kolayca cevap verdi.

She answered easily.

Ahşap kolayca yanar.

Woods burn easily.

Kolayca arkadaş yapamam.

I don't make friends easily.

Bu kolayca yapılır.

It's easily done.

O kolayca etkilenir.

She's easily influenced.

Biz kolayca vazgeçemeyiz.

We can't give up that easily.

Derim kolayca yanıyor.

My skin burns easily.

Kolayca sorunu çözdü.

She solved the problem with ease.

Plastik kolayca yanmaz.

Plastic does not burn easily.

Kağıt kolayca yakar.

Paper burns easily.

Tom kolayca kazandı.

Tom easily won.

Bu kolayca çözülür.

This is easily solved.

O kolayca yorulur.

- He gets tired easily.
- He tires easily.

Tom kolayca kazanırdı.

- Tom would've won easily.
- Tom would have won easily.

Ev kolayca satıldı.

The house has been easily sold.

Atlar kolayca ürkütülür.

- Horses are easily spooked.
- Horses are easily startled.

Kız kolayca okur.

The daughter reads easily.

O, kolayca öfkelenir.

He easily gets angry.

Onu kolayca onarabilirim.

I could fix that easily.

Yağ kolayca sürülür.

The butter spreads easily.

İspanyolca'yı kolayca okuyabiliyorum.

- I can read Spanish with ease.
- I can easily read Spanish.

Ödev kolayca yapıldı.

The homework was easily done.

O, kolayca etkilendi.

He was easily influenced.

Tom kolayca şaşırmaz.

Tom isn't easily surprised.

Tom kolayca yorulur.

- Tom gets tired easily.
- Tom tires easily.

Tom kolayca sinirlenir.

Tom gets angry easily.

Tom kolayca korkutuluyor.

Tom is easily startled.

Atlar kolayca ürkütülüyor.

Horses are easily startled.

Tom kolayca ağlar.

Tom cries easily.

Tom kolayca caydırılmayacak.

Tom won't be easily dissuaded.

Saldırgan kolayca kaçtı.

The attacker escaped easily.

Ben kolayca yorulurum.

I tire easily.

Devler kolayca düşerler.

Giants fall easily

Ben kolayca sıkılırım.

I get bored easily.

Tom kolayca kırılır.

Tom gets offended easily.

Tom kolayca kaybolur.

Tom gets lost easily.

Tom kolayca yenildi.

Tom was easily defeated.

Bunu kolayca yaptım.

I did that easily.

Tom kolayca vazgeçmedi.

Tom didn't give up easily.

Tom kolayca gıdıklanmaz.

- Tom isn't ticklish.
- Tom's not ticklish.

Onu kolayca yapabilirdim.

I could easily have done that.

Tom kolayca sıkılır.

Tom becomes bored easily.

Peynir kolayca sindirilmez.

Cheese doesn't digest easily.

Orada kolayca yürüyebiliriz.

We can easily walk there.

- Askerler isyanı kolayca bastırdı.
- Birlikler, isyanı kolayca bastırdı.

The troops easily put down the rebellion.

İnsanlar kolayca sevmeye başlayabilir ama çok kolayca durduramaz.

- A man has free choice to begin love, but not to end it.
- People can begin to love when they choose, but they have no choice when it comes to ending love.
- People can choose to start loving, but can't choose to stop.
- People can easily start loving, but not so easily stop.

- Yüzleri kolayca hatırlar mısınız?
- Yüzleri kolayca hatırlar mısın?

Do you remember faces easily?

- Amerikalılar silahlara kolayca erişebilir.
- Silahlara Amerikalılar tarafından kolayca erişilebilir.

Guns are readily accessible to Americans.

- Bu ev kolayca kiralanır.
- Bu ev kolayca kiracı bulur.

This house will rent easily.

Operada, ana karakterlerimiz kolayca

In opera, we shrink those stairs

kolayca git manasına gelen

which means go easily

Ayak parmaklarıma kolayca dokunabilirim.

I can easily touch my toes.

Herkes bunu kolayca yapabilir.

Anyone can do it easily.

Öğretmen kolayca not verir.

The teacher grades easily.

Öğrencinin hilesi kolayca yakalandı.

The student's cheating was easily caught out.

Ahşap evler kolayca tutuşurlar.

Wooden houses catch fire easily.

Uçak kolayca kalkış yaptı.

The plane took off easily.

O kolayca kontrolünü kaybeder.

- He loses his temper easily.
- He is quick to take offense.

O bugünlerde kolayca kızar.

He easily gets angry nowadays.

O kolayca İngilizce yazıyor.

He writes English with ease.

Umarım yolunu kolayca bulur.

I hope that he will find his way easily.