Translation of "Her" in Arabic

0.018 sec.

Examples of using "Her" in a sentence and their arabic translations:

Her şeyi, her şeyi hatırlıyorum.

كل شيء‏.‏.‏.أتذكر كل شيء‏.

Her biri.

‫جميعها.‬

Her şey.

أي شيء.

Her ay.

كلّ شهر.

Her bir kusur, her bir yenilgi

كل علة وكل اخفاق مفاجئ

Ve her zaman, her yerde birlikteydik.

وكنّا نفعل كلّ شيء معاً.

her şey ama her şey vardı

كان هناك كل شيء ما عدا كل شيء

Her toplumda her inanışta neredeyse mevcuttur

تقريبا متوفر في كل دين في كل مجتمع

- Her şey yolunda.
- Her şey güzel.

كل شيء على ما يرام.

- Her gün koşarım.
- Her gün çalışırım.

أركض كل يوم.

- Ben kedimi her sabah ve her akşam beslerim.
- Kedimi her sabah ve her gece besliyorum.

أطعم قطتي كل صباح وكل مساء.

Dünyanın her bir yanında her gün yaşanıyor,

وتحدث في كل أنحاء الكرة الأرضية، يومًا بعد يوم

her şeyi ama her şeyi oynamış adam

الرجل الذي لعب كل شيء ولكن كل شيء

Sizin her bilginizi çalıyorlar her an hemde

إنهم يسرقون معلوماتك في أي وقت

her şeyi ama her şeyi yok edebiliyorlar

يمكنهم تدمير كل شيء ما عدا كل شيء

- Ben her yıl giderim.
- Her yıl giderim.

أذهب كل سنة.

- Her gün okula giderim.
- Her gün okula gidiyorum.
- Her sabah okula giderim.

أذهب إلى المدرسة كل صباح.

Her gün çıkabilirsiniz

تخلص منهم في أي يوم

Her şey altından

كل شيء ذهبي

Sebebi her neyse

وبغض النظر عن السبب،

Bunu her sektörde,

بتنا نرى نجاحات المرأة حتّى في الصناعة،

her şeyinizi görün,

انظروا إلى كلّ شيء فيكم،

Her gün oluyor.

يحدث كل يوم.

Her zaman böyleydi,

وقد كان دائماً كذلك.

Her gün kendimize

كل يوم نقوم بتعليم أنفسنا:

"Bildiğimiz her şey,"

"كل ما نعرف،"

Her gün kapıdan,

كنت أخرج كل يوم

Ayağımı her oynattığımda

تُصدر صوت تمزق،

her filminde gülerdi

يضحك على كل فيلم

her bölgesinde görebileceğiz

يمكننا أن نرى في كل منطقة

Her yer temizlenecek.

سيتم تنظيف كل مكان.

Her etkileşimde düşünün:

فكروا في كل تعامل:

Bilirsiniz her insanın

كلٌ منّا لديه ذاك الصديق

Her şeyi öğrenmeliydim.

‫كنت في حاجة إلى تعلّم كل شيء.‬

Ve her hamala...

وتسلم كل حمال‏.‏.‏.

Her karşılaştıklarında, tartışırlar.

- كلما تقابلا بدآ بالجدال.
- كلما تقابلا تجادلا.

Her istediğinizi seçebilirsiniz.

- يمكنك اختيار أيا كان ما تريد.
- يمكنك اختيار أيا كان ما تحب.

Her şeyi mahvettin.

لقد أفسدت كل شيء.

Her şey bitti.

انتهى كل شيء.

Her şeyi gördüm.

- رأيت كل شئ.
- لقد رأيت كل شئ.

Her şey kayboldu.

كل شيء فُقِد.

Her şey değişecek.

كل شيئ سيتغير.

Her yerde olabilirdi.

كان يمكن أن يكون في أي مكان.

Her şeyi biliyorum.

أعرف كل شيء.

her yer'de ABD'den

في كل مكان من الولايات المتحدة

her ihtimale karşı.

فقط في حالة.

Her fırsattan yararlanın.

استغلّ كل فرصة.

Her şey yolunda.

كل شيء على ما يرام.

Her şey, tamamen her şey bunun üzerine kurulu.

كل شيء -أعني كل شيء- مبني على هذا.

Her ambulans ve her hastane inmenin türünü anlayarak

يمكنُ لكل سيارة إسعاف وعيادة طبية أن تحلل نوع السكتة الدماغية

Evrende her şey ama her şey yuvarlaktır demiş

قال كل شيء ولكن كل شيء مستدير في الكون

- O, her zaman sessizdi.
- O her zaman sessizdi.

بقي صامتاً طوال الوقت.

- Her gün İngilizce konuşurum.
- Her gün İngilizce konuşuyorum.

- أتحدث الإنجليزية يومياً.
- أتحدث الإنجليزية كل يوم.

- Her sabah alışverişe çıkarım.
- Her sabah alışverişe giderim.

أتسوق كل صباح.

- Her cumartesi futbol oynarız.
- Her cumartesi futbol oynuyoruz.

نلعب كرة القدم كل سبت.

- Sami her şeye inandı.
- Sami her şeye inanıyordu.

صدّق سامي كلّ شيء.

- Her parlayan şey altın değildir.
- Her gördüğün sakallıyı deden sanma.
- Her sakallıyı deden sanma.

ليس كل ما يلمع ذهباً.

- Her zaman babana uy.
- Her zaman babana itaat et.

أطع أباك دوماً.

Her zaman dışarı çıkarım, bir şey unuturum. Her zaman!

في كلّ مرّة أخرج، أنسى شيئا. دائما!

Her şeyi birlikte yaptık.

قمنا بكل شيء سويًا.

her tür duyguyu isteriz.

نريد طيف الأحاسيس بأكمله

Aynı anıyı her hatırladığında

في كل مرة نفكر في نفس الذكرى

Her bir yerimi seviyorum.

أحب كل جزء من جسمي.

Her günü güzel geçirmek

نريد الحصول على يوم جيد،

Bunu ayrıca her zaman

لكن أيضاً ممكن أن نتعلم فعل ذلك طوال الوقت

her şey gayet güzel.

"كل شيء بخير الأن"،

Bunu her gün yapıyorlardı.

وكان هذا بشكل يومي.

Beni her defasında sarsıyor.

يبعث الشعور بالصدمة.

Ama her şeyden çok,

وفوق كلّ شيء،

Her zaman kıvrımlı hatlarım,

عُرفت دائما بجسدي ذي الثنايا البارزة

Her birinize meydan okuyorum,

لذا أنا أتحدّى كلّ شخص منكم،

her yerde çöp vardı,

هناك قمامة في كل مكان،

Bana her tartışmamızın sonunda

تجيبني نفس الإجابة

Her gün 106 tecavüz;

106 حالة اغتصاب كل يوم.

Her zaman çok sessizdi.

كانت ساكتة طول الوقت.

Her zaman ufak kalacağımı,

أني سأبقى دائماً صغير الحجم،

Buna her tanık oluşunuzda

وفي كل مرة تشاهدون ذلك،

Kanser her yere yayılmıştı.

كان السرطان متفشي في كل مكان.

Her şeyin değişmesi gerek

كل شيء يجب أن يتغيّر،

Diğer her şeyi etkiliyorlar.

إنهما يؤثران على كل الحدود الأخرى.

Her gün daha fazlasıyla,

سبعة ونصف مليار شخص تبعاً لآخر إحصاء،

Şimdi gördüğümüz her şey

كل الذي نراه الآن

Her zaman kolay değil.

‫ليس سهلاً دائماً.‬

Baksanıza, her şey sırılsıklam.

‫انظر، كل شيء هنا غارق في الماء.‬

Bulabileceğimiz her kaplıcayı örnekliyoruz --

نُخضِع كل عينٍ ساخنة نصادفها للاختبار --

Hâlâ her gün alıyorum.

وما زالوا يرسلون لي كل يوم.

Her şeyi birlikte çözdük.

وحللنا الأمور معًا.

Her türlü şeyi yönetiyoruz.

كلنا ندير العديد من الأمور.

Her yerde olan şeyler

إنها موجودة في كل مكان،

her zaman koruyacağını düşünürsünüz.

ما دمت تحترم القوانين.

Her gün, silahlı saldırılar,

نقرأ كل يوم، عن حوادث إطلاق نار

Her şeyini kaybetmenin pençesindeydi

كان على وشك خسارة كل شيء،

her zamanki gülümsememi takındım.

مضيت في الحياة بابتسامتي المعتادة.

Her zaman haklıyızdır orada

أو نتشبث بصحة أفكارنا،

Tehlike her yönden gelebilir.

‫الخطر متوقع من أي مكان.‬

Her şey bununla başladı.

من هناك، انتشر كلّ شيء.

Her şey 1940'larda

لقد بدأت القصة خلال أربعينيات القرن الماضي

Sadece her odada değil,

فنحن نحتاج إلى نشطاء المناخ في كل مكان وفي كل ركن،