Translation of "Kararın" in English

0.003 sec.

Examples of using "Kararın" in a sentence and their english translations:

Kararın nedir?

- What's your decision?
- What is your decision?

O senin kararın.

It's your decision.

Son kararın nedir?

What is your final destination?

Bu senin kararın.

This is your decision.

Kararın oldukça tartışmaya açık

Your conclusion is highly arguable.

Bu senin kararın, Tom.

It's your decision, Tom.

Kararın hakkında nasıl hissediyorsun?

How do you feel about your decision?

Verecek bir kararın var.

You have a decision to make.

Kararın adil olduğuna inanıyorum.

I believe that the decision is just.

Bu senin kararın değil.

This isn't your decision.

Senin kararın bir tartışmaya açık.

Your decision is open to some debate.

O, benim değil senin kararın.

That's your conclusion, not mine.

Ben senin kararın için bekliyorum.

I'm waiting for your decision.

Üzgünüm, bu senin kararın değil.

Sorry, it's not your decision.

Bu kararın önemli sonuçları vardı.

This decision had important results.

Tom kararın onun olduğunu söyledi.

- Tom said the decision was his.
- Tom said that the decision was his.

- Son kararın mı?
- Son kararınız mı?

Is that your final decision?

Douglas, kararın doğru olduğuna inandığını söyledi.

Douglas said he believed the decision was correct.

"Kararın nedir?" "Kararı ertesi güne bırakabilir miyim?"

"What's your decision?" "Can I sleep on it?"

Bazen doğru kararın ne olduğunu merak ediyorsun.

Sometimes you wonder what the right decision is.

Bu kararın geniş ve ciddi sonuçları olacaktır.

- That decision will have far-reaching and serious consequences.
- That decision will have wide and serious consequences.

O kararın geniş kapsamlı ve ciddi sonuçları olacaktır.

That decision will have far-reaching and serious consequences.

- Bu, senin kararın değil.
- Bu, sizin kararınız değil.

- It isn't your decision.
- It's not your decision.

- Bu senin kararın değil.
- Bu sizin kararınız değil.

- That's not your decision.
- That isn't your decision.

Burada anlatmak istediğim şey kararın yanlışlığı veya doğruluğu değil

what I want to explain here is not the wrongness or righteousness of the decision

Hem baban hem de ben senin kararın sonuçlarını anlıyoruz.

Both your father and I understand the consequences of your decision.

- Gidip gitmemek sana kalmış.
- Gitmek ya da kalmak senin kararın.

It's your decision whether you go or stay.

Bu önemli kararın bütün gereklerini ve zorunluluklarını ilk gününde açıklamak ve söylemek, elbette yerinde olamazdı.

Of course, to list and explain all the requirements and imperatives of this important decision on the first day would have been inappropriate.