Translation of "Istemesi" in English

Söylenti Mary'nin boşanmak istemesi.

The story is that Mary wants a divorce.

Tom'un yardım istemesi gerekmiyordu.

Tom didn't need to ask for help.

Tom'un Mary'den yardım istemesi gerekirdi.

Tom should've asked Mary for help.

Tom'un Mary'den borç istemesi zordu.

It was hard for Tom to ask Mary for a loan.

Kadınların bu bilgiyi daha çok istemesi,

And the more women demand this information,

Tom'un parasını geri istemesi gerektiğini düşünüyorum.

- I think Tom should ask for his money back.
- I think that Tom should ask for his money back.

Tom kimden tavsiye istemesi gerektiğini bilmiyor.

Tom doesn't know who he should ask for advice.

Tom'un bizimle gitmek istemesi muhtemel değil.

Tom is unlikely to want to go with us.

Tom Mary'den ayrılmasını istemesi gerektiğini düşünüyordu.

- Tom thought he should ask Mary to leave.
- Tom thought that he should ask Mary to leave.

Tom'un bunu yapmak istemesi çok doğal.

It's perfectly natural that Tom would want to do that.

- Tom'un onu yapmak istemesi pek olası değildir.
- Tom onu yapmak istemesi çok olası değil.

- Tom is not very likely to want to do that.
- Tom isn't very likely to want to do that.

Sana asla söylemememin nedeni Tom'un söylemememi istemesi.

The reason I never told you is that Tom asked me not to.

Bir kredi istemesi için onu ikna edemedim.

She couldn't convince him to ask for a loan.

Bence Tom'un onu yapmak istemesi olası değil.

I think it's unlikely Tom will want to do that.

Tom'un neden Mary'den onu yapmasını istemesi gerekiyor?

Why should Tom ask Mary to do that?

Tom'dan başkasının bunu almayı istemesi pek olası değil.

- It's unlikely that anyone other than Tom would be interested in buying this.
- It's unlikely anyone other than Tom would be interested in buying this.
- It's unlikely anybody other than Tom would be interested in buying this.
- It's unlikely that anybody other than Tom would be interested in buying this.

- Tom'un gitmek istemesi muhtemel değil.
- Tom muhtemelen gitmek istemeyecektir.

Tom is unlikely to want to go.

Tom'un tek başına seyahat etmek istemesi çok zayıf bir olasılıktır.

It's very unlikely that Tom will ever want to travel alone.

Tom'un dışında birinin o işi almayı istemesi pek olası değil.

It's unlikely that anyone besides Tom would consider taking that job.