Translation of "Bilmiyor" in Dutch

0.009 sec.

Examples of using "Bilmiyor" in a sentence and their dutch translations:

O bilmiyor.

Hij weet het niet.

Tom bilmiyor.

Tom weet het niet.

Kimse bilmiyor.

Niemand weet het.

Sevgilim bilmiyor.

Mijn vriend weet het niet.

Bilmiyor musun?

Weet je het niet?

- Hiç kimse sebebini bilmiyor.
- Kimse nedenini bilmiyor.

Niemand weet waarom.

Hiç kimse bilmiyor.

Iedereen weet dat.

Tom ismimi bilmiyor.

Tom kent mijn naam niet.

Kimse geleceği bilmiyor.

Niemand kent de toekomst.

Kimse ülkemi bilmiyor.

Niemand kent mijn land.

Onu bilmiyor muydun?

- Wist je dat niet?
- Wist u dat niet?
- Wisten jullie dat niet?

Tom pişirmeyi bilmiyor.

Tom kan niet koken.

Ne yapacağını bilmiyor.

- Hij weet niet wat te doen.
- Hij weet niet wat hij moet doen.

Kim olduğumu bilmiyor.

Hij weet niet wie ik ben.

Gerçeği bilmiyor musunuz?

Weten jullie de waarheid niet?

- Patron bunu henüz bilmiyor.
- Şef bunu hâlâ bilmiyor.

De baas weet het nog niet.

- Sami dua etmeyi bilmiyor.
- Sami nasıl dua edileceğini bilmiyor.
- Sami nasıl namaz kılınacağını bilmiyor.
- Sami nasıl namaz kılacağını bilmiyor.

Sami weet niet hoe hij moet bidden.

- Tom Kanadalı olduğumu bilmiyor.
- Tom benim Kanadalı olduğumu bilmiyor.

Tom weet niet dat ik Canadees ben.

Nasıl cevap vereceğini bilmiyor.

Hij weet niet hoe hij moet antwoorden.

Onun adını bilmiyor musunuz?

- Weet je zijn naam niet?
- Weet je niet hoe hij heet?

Hiç kimse geleceği bilmiyor.

Niemand kent de toekomst.

Kim olduğumu bilmiyor musun?

Weet je niet wie ik ben?

Kimse burada olduğunu bilmiyor.

- Niemand weet dat je hier bent.
- Niemand weet dat jullie hier zijn.
- Niemand weet dat u hier bent.

Onu hiç kimse bilmiyor.

Niemand weet dat.

Ne olduğunu bilmiyor musun?

Weet je dan niet wat er is gebeurd?

O beni bilmiyor mu?

Kent hij me niet?

Babanın kim olduğunu bilmiyor.

Ze weet niet wie de vader is.

Tom bütün kuralları bilmiyor.

Tom kent niet alle regels.

Kaplumbağaların yumurtladığını bilmiyor muydun?

- Wist je niet dat schildpadden eieren leggen?
- Wist u niet dat schildpadden eieren leggen?
- Wisten jullie niet dat schildpadden eieren leggen?

Tom ne ısmarlayacağını bilmiyor.

Tom weet niet wat te bestellen.

Hiç kimse sebebini bilmiyor.

Niemand weet waarom.

Bunun olacağını bilmiyor muydunuz?

Wist je niet dat dat ging gebeuren?

Tom kimin kazanacağını bilmiyor.

Tom weet niet wie gaat winnen.

Tom bile gerçeği bilmiyor.

Zelfs Tom kent de waarheid niet.

Bu sorunu kim bilmiyor?!

Wie kent dit probleem niet!

Neye benzediğini bilmiyor muyuz?

- We weten toch hoe hij eruitziet?
- Weten we niet hoe hij eruitziet?

- Bizim kuzen olduğumuzu kimse bilmiyor.
- Bizim kuzen olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Kuzen olduğumuzu kimse bilmiyor.
- Kuzen olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Bizim amca oğulları olduğumuzu kimse bilmiyor.
- Bizim amca oğulları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Amca oğulları olduğumuzu kimse bilmiyor.
- Amca oğulları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Bizim amca kızları olduğumuzu kimse bilmiyor.
- Bizim amca kızları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Amca kızları olduğumuzu kimse bilmiyor.
- Amca kızları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.

- Niemand weet dat wij neven zijn.
- Niemand weet dat wij nichten zijn.

İnsanlar niçin ilerlemenin kıymetini bilmiyor?

Waarom waarderen mensen vooruitgang niet?

Bill'in nereye gittiğini kimse bilmiyor.

Niemand weet waar Bill naartoe is.

Yamada'ya ne olduğunu kimse bilmiyor.

Niemand weet wat er van Yamada geworden is.

Tom Mary'nin adresini henüz bilmiyor.

Tom kent het adres van Mary nog niet.

Tom bunun ne olduğunu bilmiyor.

Tom weet niet wat dit is.

Tom henüz bir şey bilmiyor.

Tom weet nog van niets.

Tom nasıl makarna pişireceğini bilmiyor.

Tom weet niet hoe hij noedels moet klaarmaken.

Tom nerede olduğunu kimse bilmiyor.

Niemand weet waar Tom is.

Onun kim olduğunu bilmiyor musun?

Weet je niet wie het is?

Tom Mary'nin Boston'da olduğunu bilmiyor.

Tom weet niet dat Maria in Boston is.

Tom bizim kim olduğumuzu bilmiyor.

Tom weet niet wie we zijn.

Ne olacağını hiç kimse bilmiyor.

Niemand weet wat er gaat gebeuren.

Onun nerede olduğunu kimse bilmiyor.

Niemand weet waar het is.

Tom hangi rengi seçeceğini bilmiyor.

Tom weet niet welke kleur hij moet kiezen.

Tom şemsiyesinin nerede olduğunu bilmiyor.

Tom weet niet waar zijn paraplu is.

Tom şimdi ne yapacağını bilmiyor.

Tom weet niet wat hij nu moet doen.

Tom saatin kaç olduğunu bilmiyor.

Tom weet niet hoe laat het is.

Tom nasıl kravat bağlayacağını bilmiyor.

Tom weet niet hoe je een stropdas moet knopen.

Tom Mary'ye ne olduğunu bilmiyor.

Tom weet niet wat er met Maria gebeurd is.

Tom neyin yanlış gittiğini bilmiyor.

Tom weet niet wat er misging.

'Kabartma'nın bir zıddını bilmiyor musun?

Ken je geen antoniem van "opluchting"?

Tom Mary'nin neden ayrıldığını bilmiyor.

Tom weet niet waarom Mary wegging.

Tom burada olduğumuzu bile bilmiyor.

Tom weet niet eens dat we hier zijn.

Tom İskoç ama İskoçça bilmiyor.

Tom komt uit Schotland maar hij spreekt geen Schots.

Tom'un bunu yapacağını bilmiyor muydun?

Wist je niet dat Tom dat zou doen?

- O nasıl İngilizce mektup yazacağını bilmiyor.
- O, İngilizce bir mektubu nasıl yazacağını bilmiyor.

Hij weet niet hoe men een brief in 't Engels schrijft.

- Kuşlar ve arılar hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- Cinsel konular hakkında hiçbir şey bilmiyor.

Ze weet niets van de bloempjes en de bijtjes.

Çocuk nasıl toplama yapılacağını bile bilmiyor.

Dat kind kan zelfs niet optellen.

Tom partiye gitmesi gerekip gerekmediğini bilmiyor.

Tom weet niet of hij naar het feest moet gaan of niet.

Tom, Boston hakkında hiçbir şey bilmiyor.

Tom weet niets over Boston.

Hiç kimse gerçekten ne olduğunu bilmiyor.

Niemand weet wat er echt aan het gebeuren is.

Tom bir şnorkeli nasıl kullanacağını bilmiyor.

Tom weet niet hoe hij een snorkel moet gebruiken.

Tom'un neye benzediğini hiç kimse bilmiyor.

Niemand weet hoe Tom eruitziet.

Tom ne söyleyeceğini tam olarak bilmiyor.

Tom weet totaal niet wat hij moet zeggen.

Eşi bile onun neden öldüğünü bilmiyor.

Zelfs haar man weet niet waarom ze gestorven is.

Bir milyar yetişkin, okuma yazma bilmiyor.

Een miljard volwassenen zijn analfabeten.

Bu evleri kimin inşa ettiğini bilmiyor.

Hij weet niet wie deze huizen gebouwd heeft.

UFO'nun neye benzediğini gerçekten kimse bilmiyor.

Niemand weet precies hoe een ufo eruitziet.

O nasıl İngilizce mektup yazacağını bilmiyor.

Hij weet niet hoe men een brief in 't Engels schrijft.

Tom Fransızcada buna ne denildiğini bilmiyor.

Tom weet niet hoe dit heet in het Frans.

Tom'a sormayın. O hiçbir şey bilmiyor.

Vraag het niet aan Tom. Hij weet niks.

Tom çocuklarla nasıl başa çıkılacağını bilmiyor.

Tom weet niet hoe hij met kinderen om moet gaan.

Tom o konuda hiçbir şey bilmiyor.

Tom weet er niets over.

Tom bu konuda bir şey bilmiyor.

- Tom weet er niks van.
- Tom weet er niets over.

Tom'un eş cinsel olduğunu bilmiyor muydun?

- Wist je niet dat Tom gay is?
- Wist je niet dat Tom homo is?

O Esperanto dışında başka dil bilmiyor.

Hij spreekt geen andere talen buiten Esperanto!

- Telefon durmak bilmiyor.
- Telefon sürekli çalıyor.

De telefoon staat roodgloeiend.

John sonraki adımda ne yapacağını bilmiyor.

John weet niet wat hij verder moet doen.

Tom bunun doğru olup olmadığını bilmiyor.

- Tom weet niet of het waar is.
- Tom weet niet of het waar is of niet.

Tom Mary'nin ne zaman geleceğini bilmiyor.

Tom weet niet wanneer Marie zal komen.

Tom Mary'nin şimdi ne yaptığını bilmiyor.

Tom weet niet wat Maria nu aan het doen is.

Tom Mary'nin kaç kilo çektiğini bilmiyor.

Tom weet niet hoeveel Mary weegt.