Translation of "Ikram" in English

En sevdiğin ikram hangisidir?

What's your favorite treat?

Elmalar tatlı olarak ikram edildi.

Apples were served as the dessert.

İşte sizin için bir ikram.

Here's a treat for you.

- İkram için teşekkürler!
- Kesene bereket!

- That was a delicious meal.
- Thanks for the meal.
- Thanks for paying for the meal.

Bir şey ikram edeyim size.

Let me offer you something to drink or eat.

Sana bir içki ikram edebilir miyim?

Can I offer you a drink?

Tom sandvicinin yarısını Mary'ye ikram etti.

Tom offered Mary half of his sandwich.

Bana bir içki ikram etmeyecek misin?

Aren't you going to offer me a drink?

Ben bir bardak ikram edebilir miyim?

May I offer you a glass?

Tom'a yiyecek bir şey ikram etmedim.

I didn't offer Tom anything to eat.

Onlar bana herhangi bir şey ikram etmedi.

They didn't offer me anything.

Onlar bana yiyecek bir şey ikram etmedi.

They didn't offer me anything to eat.

Onlar bana içecek bir şey ikram etmediler.

They didn't offer me anything to drink.

O, her birimize bir dondurma ikram etti.

She treated each of us to an ice cream.

Tom kendisine ikram edilen yemeği geri çevirdi.

Tom refused the food he was offered.

Yanni bize biraz incir reçeli ikram etti.

Yanni served us some fig jam.

Sana bir parça daha pasta ikram edebilir miyim?

Can I offer you another piece of cake?

Tom, Mary'ye bir fincan kahve bile ikram etmedi.

Tom didn't even offer Mary a cup of coffee.

Tom kendine büyük bir tabak dondurma ikram etti.

Tom treated himself to a large dish of ice cream.

Tom bir fincan kahve doldurdu ve onu Mary'ye ikram etti.

Tom poured a cup of coffee and offered it to Mary.

Tom, Mary'ye onun John'a bir fincan kahve ikram etmesini önerdi.

Tom suggested to Mary that she offer John a cup of coffee.

Nagano bölgesindeki arkadaşımı ziyaret ettiğimde, bana lezzetli soba ikram edildi.

When I visited my friend in Nagano, I was treated to delicious soba.

Tom Maria'nın aç olduğunu bildiği halde ona yemek ikram etmedi.

Tom knew that Mary was hungry, but he didn't offer her anything to eat.

- Sami, Leyla'ya biraz meyve suyu ikram etti.
- Sami, Leyla'ya biraz meyve suyu servis etti.

Sami served Layla some juice.