Translation of "Iğne" in English

0.012 sec.

Examples of using "Iğne" in a sentence and their english translations:

İğne etkisiz hâle getirildi.

Sting disarmed...

İğne çalmak bile günahtır.

It is a sin to steal even a pin.

O balona iğne batırdı.

She pricked the balloon.

Baş parmağıma iğne batırdım.

I pricked my thumb with a needle.

Doktor bana iğne yaptı.

The doctor gave me a shot.

Ahh! kendime iğne batırdım!

Ouch! I've pricked myself!

İğne olmam gerekiyor mu?

Do I need a shot?

Tom balona iğne batırdı.

Tom pricked the balloon with a pin.

Hemşire bana bir iğne yaptı.

The nurse gave me a shot.

Odada bir iğne düşüşünü duyabilirdin.

You could hear a pin drop in the room.

İğne ve ipliğin var mı?

- Do you have needle and thread?
- Have you got needle and thread?

İğne kullanmadan dikiş dikebilir misiniz?

Can you sew without using a needle?

Tom yerden bir iğne aldı.

Tom picked a needle up off the floor.

Bana iğne şu kutusunu ver.

Hand me that box of pins.

Resim bir iğne ile tutturuldu.

The picture was held on by a pin.

Sami cebinden bir iğne çıkardı.

Sami pulled a needle out of his pocket.

Akreplerin kuyruklarının ucunda iğne vardır.

A scorpion has a stinger at the end of its tail.

Fakat bunun için gereken iğne yoktu.

But the needle for this procedure wasn't available.

İğne düşse duyulurdu; o kadar sessizdi.

It was so still that you would have heard a pin drop.

Bir toplu iğne düşüşünü bile duyabilirdin.

- You could have heard a pin drop.
- You could've heard a pin drop.

Bu, samanlıkta bir iğne bulmak gibidir.

That's like finding a needle in a haystack.

O, bir iğne ile kendini deldi.

He pricked himself with a pin.

- Ben iğne yaptırmaktan korkarım.
- İğnelerden korkarım.

I'm afraid of injections.

Sanki biri iğne sokmuş gibi oldu... Tak!

That felt like somebody just sticking a needle... donk!

Bir iğne ve biraz ipliğin yok mu?

Don't you have a needle and some thread?

İğne onun parmağına battı ve kanamaya başladı.

The pin pierced his finger and it began to bleed.

Gezideyken her zaman yanımda bir iğne taşırım.

I always carry a needle with me when I travel.

Veterinerim köpeğimi iğne ile öldürmemi tavsiye etti.

My vet recommended putting my dog to sleep.

Nakış yaparken kendini bir iğne ile deldi.

She pricked herself with a needle while embroidering.

O bir iğne ve iplik ile dikiş diker.

She sews with a needle and thread.

Bir ayakkabı kutusuyla, bir iğne deliği kamerası yapabilirsiniz.

- You can build a pinhole camera with a shoe box.
- You can build a camera obscura with a shoe box.

Babaannem bir iğne ve iplik almak için eğildi.

My grandma bent over to pick up a needle and thread.

Ben iğne olmak yerine, ilaç almayı tercih ederim.

I prefer taking medicine rather than getting an injection.

Tom, hemşire onun koluna iğne yaparken gözlerini kapattı.

Tom closed his eyes as the nurse inserted the needle into his arm.

Babaannem eğildi ve bir iğne ve iplik aldı.

My grandma stooped down and picked up a needle and thread.

Bunu derinizin altına enjekte etmem için iğne kullanmam gerekiyor.

I have to use a needle to inject this under your skin.

Damar yoluyla uyuşturucu kullanırken başkalarıyla ortak iğne kullanmış mıydınız?

Have you ever shared needles when you used IV drugs?

Iğne ve minik tüylerle kaplı, yaşlı bir altınfıçı kaktüsüne göre çok daha kolay olacaktır.

than getting into that big old barrel cactus that's covered in these spines and also these little hairs.

- Daha çok ye, yoksa iğne ipliğe dönersin!
- Daha çok yemek ye, yoksa bir deri bir kemik kalırsın!

Eat more or you'll waste away!

- İğne ipliğe dönmüşsün.
- Bir deri bir kemik kalmışsın.
- Karnın sırtına yapışmış.
- Kemiklerin sayılıyor.
- Kaburgaların çıkmış.
- İskelet gibi olmuşsun.

You've become too skinny.

Mary'nin kedisi o kadar tatlı ki onun kucağımda kıvrılıp yatmasını gerçekten umursamıyorum fakat pençeleriyle bacaklarımı ovmakta ısrar etme tarzı bana iğne yastığı gibi hissettiriyor.

Mary’s cat is so sweet that I really don’t mind him curling up in my lap, but the way he insists on kneading my legs with his claws makes me feel like a pincushion.

- Kimin iğne batması daha ağrılıdır: Bir arının mı yoksa bir yaban arısının mı?
- Hangisinin sokması daha acılıdır: Bir arının mı yoksa bir yaban arısının mı?

Whose sting is more painful: a bee's or a wasp's?