Translation of "Hoşlanmadığını" in English

0.140 sec.

Examples of using "Hoşlanmadığını" in a sentence and their english translations:

Ondan hoşlanmadığını açıkladı.

She made it clear that she didn't like him.

Tom'dan hoşlanmadığını düşünmüştüm.

- I thought you didn't like Tom.
- I thought that you didn't like Tom.

Öpülmekten hoşlanmadığını biliyorum.

- I know you don't like being kissed.
- I know that you don't like being kissed.

Dokunulmaktan hoşlanmadığını biliyorum.

- I know you don't like being touched.
- I know that you don't like being touched.

Ondan hoşlanmadığını biliyorum.

I know you don't like him.

Çocuklardan hoşlanmadığını söylüyor.

He says that he doesn't like children.

Senin onlardan hoşlanmadığını biliyorum.

I know you don't like them.

Tom'un filmden hoşlanmadığını düşündüm.

- I thought Tom wouldn't enjoy the movie.
- I thought that Tom wouldn't enjoy the movie.

Onun benden hoşlanmadığını biliyorum.

I know he doesn't like me.

Tom kedilerden hoşlanmadığını söyledi.

- Tom said he didn't like cats.
- Tom said that he didn't like cats.

Tom'un benden hoşlanmadığını biliyorum.

- I know Tom doesn't like me.
- I know that Tom doesn't like me.

Tom'un benden hoşlanmadığını biliyordum.

- I knew Tom didn't like me.
- I knew that Tom didn't like me.

Ondan niçin hoşlanmadığını bilmiyorum.

I don't know why you don't like him.

Tom işinden hoşlanmadığını söyledi.

Tom said that he didn't enjoy his job.

Tom, Mary'den hoşlanmadığını söyledi.

- Tom said he didn't like Mary.
- Tom said that he didn't like Mary.

Tom'dan niçin hoşlanmadığını anlayabiliyorum.

I can see why you don't like Tom.

O, bundan hoşlanmadığını söyledi.

He said he didn't like this.

Tom Mary'den hoşlanmadığını açıkladı.

Tom made it clear that he didn't like Mary.

Artık Tom'dan hoşlanmadığını sanıyordum.

- I thought you didn't like Tom anymore.
- I thought that you didn't like Tom anymore.

Tom,klimadan hoşlanmadığını söyledi.

- Tom said he didn't like air conditioning.
- Tom said that he didn't like air conditioning.

Tom'un bundan hoşlanmadığını biliyordum.

- I knew Tom didn't like it.
- I knew that Tom didn't like it.

Tom'un ondan hoşlanmadığını düşündüm.

- I thought Tom didn't like it.
- I thought that Tom didn't like it.

Tom beyzboldan hoşlanmadığını söyledi.

- Tom said he didn't like baseball.
- Tom said that he didn't like baseball.

Sami Müslümanlardan hoşlanmadığını söyledi.

Sami said that he didn't like Muslims.

Senin pizzadan hoşlanmadığını unuttum.

- I forgot you didn't like pizza.
- I forgot that you didn't like pizza.

- Neden Tom'un benden hoşlanmadığını düşünüyorsun?
- Neden Tom'un benden hoşlanmadığını düşünüyorsunuz?

Why do you think Tom doesn't like me?

Tom'un Mary'den hoşlanmadığını nasıl biliyorsunuz?

- How do you know that Tom doesn't like Mary?
- How do you know Tom doesn't like Mary?

Tom'un benden hoşlanmadığını söylediğini biliyorum.

- I know that Tom says he doesn't like me.
- I know Tom says he doesn't like me.

Tom'a Mary'nin ondan hoşlanmadığını söyledim.

I told Tom Mary didn't like him.

Siz ikinizin birbirinizden hoşlanmadığını düşündüm.

- I thought you two didn't like each other.
- I thought that you two didn't like each other.

Ondan neden hoşlanmadığını açıklayabilir misin?

Can you explain why you dislike him?

Tom yiyecekten hoşlanmadığını açıkça belirtti.

Tom made it clear that he didn't like the food.

Tom'un benden hoşlanmadığını zaten biliyorum.

- I already know that Tom doesn't like me.
- I already know Tom doesn't like me.

Tom'un niçin benden hoşlanmadığını anlamıyorum.

I don't understand why Tom doesn't like me.

Ben onun benden hoşlanmadığını biliyordum.

I knew she didn't like me.

Mary'nin benden hoşlanmadığını nasıl biliyorsun?

How do you know Mary is not into me?

Tom konserden hiç hoşlanmadığını söyledi.

- Tom said he didn't like the concert at all.
- Tom said that he didn't like the concert at all.

Tom, Mary'nin ondan hoşlanmadığını biliyor.

- Tom knows that Mary doesn't like him.
- Tom knows Mary doesn't like him.

Tom Mary'nin konserden hoşlanmadığını söyleyebildi.

Tom could tell that Mary didn't enjoy the concert.

Tom bana Mary'den hoşlanmadığını söyledi.

- Tom told me that he doesn't like Mary.
- Tom told me he doesn't like Mary.

Tom'dan hoşlanmadığını bana hiç söylemedin.

You never told me that you didn't like Tom.

Tom artık Mary'den hoşlanmadığını söyledi.

- Tom said he didn't like Mary anymore.
- Tom said that he didn't like Mary anymore.

Tom Mary'nin ondan hoşlanmadığını düşündü.

- Tom thought that Mary didn't like him.
- Tom thought Mary didn't like him.

Tom Mary'nin kedilerden hoşlanmadığını düşündü.

- Tom thought Mary didn't like cats.
- Tom thought that Mary didn't like cats.

Senin Tom'dan neden hoşlanmadığını bilmiyorum.

I don't know why you don't like Tom.

Tom Mary'nin ondan hoşlanmadığını düşünürdü.

Tom used to think Mary didn't like him.

Onu yapmaktan hoşlanmadığını söylediğini sanıyordum.

- I thought you said you didn't like to do that.
- I thought that you said you didn't like to do that.
- I thought that you said that you didn't like to do that.

Neden Tom'dan hoşlanmadığını bilmek isterim.

I'd really like to know why you don't like Tom.

Tom'un Mary'den hoşlanmadığını bildiğini düşünmüştüm.

- I thought you knew Tom didn't like Mary.
- I thought that you knew Tom didn't like Mary.

Tom'un köpeklerden hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyorum.

I don't know whether Tom likes dogs or not.

Tom'un benden niye hoşlanmadığını biliyorum.

I know why Tom doesn't like me.

Tom Mary'ye ondan hoşlanmadığını söyledi.

Tom told Mary he didn't like her.

Tom'un sıcak yiyeceklerden hoşlanmadığını bilmiyordum.

- I didn't know that Tom didn't like hot food.
- I didn't know Tom didn't like hot food.

Tom'un neden benden hoşlanmadığını biliyordum.

I knew why Tom didn't like me.

Mary bana köpeklerden hoşlanmadığını söyledi.

Mary told me she didn't like dogs.

Mary bana kedilerden hoşlanmadığını söyledi.

Mary told me she didn't like cats.

Neden Tom'un senden hoşlanmadığını düşünüyorsun?

Why do you think Tom doesn't like you?

Tom, Mary'nin bundan hoşlanmadığını biliyor.

- Tom knows Mary doesn't like that.
- Tom knows that Mary doesn't like that.

Tom'un neden Boston'dan hoşlanmadığını bilmiyorum.

I don't know why Tom doesn't like Boston.

Tom'un ıspanaktan hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyorum.

I don't know if Tom likes spinach or not.

Tom bana ıspanaktan hoşlanmadığını söyledi.

- Tom told me that he didn't like spinach.
- Tom told me he didn't like spinach.

Tom onu yapmaktan hoşlanmadığını söyledi.

- Tom said he doesn't like doing that.
- Tom said that he doesn't like doing that.

Ona Çin yemeğinden hoşlanıp hoşlanmadığını sordum.

I asked her if he liked Chinese food.

Ben senin Tom'dan hoşlanmadığını söylediğini düşündüm.

- I thought you said you didn't like Tom.
- I thought you said that you didn't like Tom.
- I thought that you said you didn't like Tom.

Tom Mary'nin neden ondan hoşlanmadığını biliyordu.

Tom knew why Mary didn't like him.

Tom'un benden neden hoşlanmadığını asla anlayamadım.

I never could figure out why Tom didn't like me.

Tom bana sabahleyin çalışmaktan hoşlanmadığını söyledi.

- Tom told me that he doesn't like to study in the morning.
- Tom told me he doesn't like to study in the morning.

Tom'un neden buradan hoşlanmadığını anlamak kolaydır.

It's easy to understand why Tom doesn't like it here.

Tom'un neden Boston'dan hoşlanmadığını hiç anlamadım.

I never understood why Tom didn't like Boston.

Sanırım Tom'a ondan hoşlanmadığını söylemen gerek.

- I think you should tell Tom that you don't like him.
- I think that you should tell Tom that you don't like him.

Tom'un Mary'den neden hoşlanmadığını merak ediyorum.

I wonder why Tom doesn't like Mary.

Neden ondan hoşlanmadığını sadece Tom'a söylemiyorsun?

Why don't you just tell Tom you don't like him.

Tom'un neden benden hoşlanmadığını merak ediyorum.

I wonder why Tom doesn't like me.

Tom'un neden benden hoşlanmadığını biliyor musun?

Do you know why Tom doesn't like me?

Mary'nin ondan hoşlanmadığını neden Tom'a söyledin?

Why did you tell Tom Mary didn't like him?

Birinin senden hoşlanıp hoşlanmadığını nasıl söyleyebilirsin?

How can you tell if someone likes you?

Tom'un Mary'den neden hoşlanmadığını bildiğimi düşünüyorum.

I think I know why Tom doesn't like Mary.

Sana Tom'un Mary'den hoşlanmadığını düşündüren ne?

What makes you think Tom doesn't like Mary?

Tom'un neden Mary'den hoşlanmadığını biliyor musun?

Do you know why Tom doesn't like Mary?

Tom Mary'nin kendisinden niçin hoşlanmadığını bilmiyor.

Tom doesn't know why Mary doesn't like him.

Tom Mary'nin ondan hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyor.

Tom doesn't know whether Mary likes him or not.

Tom Mary'nin ondan niçin hoşlanmadığını anlayamadı.

Tom couldn't understand why Mary didn't like him.

Tom Mary'ye ondan hoşlanıp hoşlanmadığını sordu.

Tom asked Mary whether she liked him.

Onun benden hoşlanıp hoşlanmadığını nasıl bilirim?

How do I know if she likes me?

Tom artık Mary'nin ondan hoşlanmadığını düşündü.

- Tom thought Mary didn't like him anymore.
- Tom thought that Mary didn't like him anymore.

Tom televizyonda spor izlemekten hoşlanmadığını söylüyor.

Tom says he doesn't enjoy watching sports on TV.

Tom Mary'nin ondan hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyordu.

Tom didn't know whether Mary liked him or not.

Tom Mary'nin ondan hoşlanmadığını fark etti.

- Tom realized that Mary didn't like him.
- Tom realized Mary didn't like him.

Tom neden ondan hoşlanmadığını Mary'ye söylemedi.

Tom didn't tell Mary why he didn't like her.

Bana neden Tom'dan hoşlanmadığını söyler misin?

Would you tell me why you don't like Tom?

Tom bana Fransızca konuşmaktan hoşlanmadığını söyledi.

- Tom told me he didn't like speaking French.
- Tom told me that he didn't like speaking French.

Tom'un neden Mary'den hoşlanmadığını zaten biliyorum.

I already know why Tom doesn't like Mary.

Tom, Mary'ye onu yapmaktan hoşlanmadığını söyledi.

Tom told Mary that he didn't enjoy doing that.

Tom, Mary'nin bunu yapmaktan hoşlanmadığını düşünmüştü.

- Tom thought Mary wouldn't enjoy doing that.
- Tom thought that Mary wouldn't enjoy doing that.

Tom'un onu yapmaktan hoşlanmadığını nasıl anladın?

How did you find out that Tom didn't like doing that?

Tom, Mary'nin ondan çok hoşlanmadığını biliyordu.

Tom knew that Mary didn't like him very much.

Tom Mary'ye neden Boston'dan hoşlanmadığını sordu.

Tom asked Mary why she didn't like Boston.

Tom Mary'nin bunu yapmaktan hoşlanmadığını söyledi.

- Tom said Mary wouldn't enjoy doing that.
- Tom said that Mary wouldn't enjoy doing that.