Translation of "Gittiğine" in English

Gittiğine üzüldüm.

- I regret your departure.
- I'm sorry you've gone.

Tom'un gittiğine inanamıyorum.

- I can't believe Tom has gone.
- I can't believe that Tom is gone.
- I can't believe Tom is gone.

Tom'un gittiğine sevindim.

I'm glad Tom left.

Tom gittiğine sevindim.

I'm so glad that Tom is gone.

Tom'un gerçekten gittiğine inanamıyorum.

- I can't believe Tom has really gone.
- I can't believe Tom is really gone.

Nası gittiğine bir bakalım.

Let's see how it goes.

Ben onun gittiğine inanamıyorum.

I can't believe that he's gone.

Onun nereye gittiğine aklım ermez.

It beats me where she's gone.

Ben sadece Tom'un gittiğine inanamıyorum.

I just can't believe Tom is gone.

Neden nereye gittiğine dikkat etmiyorsun?

Why can't you watch where you're going?

Ben hâlâ Tom'un gittiğine inanamıyorum.

I still can't believe Tom has gone.

Tom'un veda etmeden gittiğine inanamıyorum.

I can't believe Tom left without saying goodbye.

Ben o artık gittiğine inanamıyorum.

I can't believe that he's gone now.

Ben gerçekten üniversiteye gittiğine inanamıyorum.

I can't believe you're really going to college.

Onun Tokyo şehrine gittiğine eminim.

I'm sure that he went to Tokyo.

Almanya'ya gittiğine ve Almanca öğrenmediğine inanamıyorum!

I can't believe that you went to Germany and you didn't learn German!

Hiç kimse onun İsviçre'ye gittiğine inanmıyordu.

Nobody believed that he went to Switzerland.

Tom'un bir şey söylemeden gittiğine inanamıyorum.

- I can't believe that Tom just left without saying anything.
- I can't believe Tom just left without saying anything.

Her şeyin yolunda gittiğine memnun oldum.

I'm glad it's all working out.

- Nereye gittiğine bak.
- Gittiğin yere bak.

Look where you are going.

Tom nereye gittiğine bakmadığı için Mary'ye çarptı.

Tom bumped into Mary because he wasn't looking where he was going.

Tom, Mary'nin dün John'un gittiğine inanmadığını söylüyor.

Tom says Mary doesn't believe John went yesterday.

Bir tane daha çubuk atıp nereye gittiğine bakalım.

Let's just throw another glow stick and see what it goes into.

Bir şeyin ters gittiğine dair hiçbir işaret yoktu.

There was no indication that anything was wrong.

Tom'un nereye gittiğine dair bir fikrin var mı?

Do you have any idea where Tom went?

Ve paranın nereye gittiğine dair küçük bir açıklama yapıyorlar.'' )

and invest the money with little disclosure of where the money goes”.

Bir şeyin yanlış gittiğine dair içimde bir his var.

I've got a feeling something's gone wrong.

- Her şeyin geçip gittiğine memnunum.
- Her şeyin bittiğine memnunum.

I'm glad it's all over.

Tom'un nereye gittiğine dair oldukça iyi bir fikrim var.

I have a pretty good idea where Tom went.

Tom'un Mary'nin niçin erken gittiğine dair hiçbir fikri yoktu.

Tom had no idea why Mary left early.

Bir şeyin yanlış gittiğine dair içimde kötü bir his var.

I have a nasty feeling something's gone wrong.

Tom'un neden Boston'a gittiğine dair herhangi bir fikrin var mı?

Do you have any idea why Tom went to Boston?

- Artık onların hepsinin gittiklerine eminim.
- Onların hepsinin şimdi gittiğine eminim.

I'm sure they're all gone now.