Translation of "Girmem" in English

Asla bahse girmem.

I never bet.

Ben buraya girmem!

I won't enter here!

Genelde bunalıma girmem.

I don't often get depressed.

- İçeriye girmem gerekiyor.
- İçeriye girmeliyim.

I need to go in.

Ocak ayında bir sınava girmem gerekiyor?

I need to take an exam in January.

Tom içeri girmem için işaret etti.

Tom beckoned me to come in.

- Tuvaleti kullanmam gerekti.
- Tuvalate girmem gerekiyordu.

I had to use the bathroom.

O bana içeri girmem için işaret etti.

She beckoned me to come in.

- Neden riske girmem gerekiyor?
- Neden riske girmeliyim?

Why should I take the risk?

Umarım içeri girmem senin için sorun değildir.

- I hope you don't mind that I let myself in.
- I hope that you don't mind that I let myself in.

Kapıyı aç ve içeri girmem izin ver, lütfen.

Open the door and let me in, please.

- İçeri girmem gerekiyor.
- İçeri girmeliyim.
- İçeri girmek zorundayım.

- I need to go in.
- I've got to come in.