Translation of "Göreyim" in English

Biletinizi göreyim.

- Ticket, please.
- Let me check your ticket.
- Let me see your ticket.

Yüzüğünü göreyim.

Let me see your ring.

Makbuzunu göreyim.

Let me see your receipt.

Ellerini göreyim.

Let me see your hands.

Notlarınızı göreyim.

Let me see your notes.

Bir menü göreyim.

Let me see a menu.

Ne yapabileceğimizi göreyim.

Let me see what we can do.

Ne yapabileceğimi göreyim.

Let me see what I can do.

Bir kimlik göreyim.

Let me see some ID.

Sadece onu göreyim.

Just let me see it.

Senin skeçlerini göreyim.

Let me see your sketches.

Seni tekrar göreyim.

Let me see you again.

Yazdığın şeyi göreyim.

Let me see what you've written.

Elinde ne olduğunu göreyim.

Let me see what's in your hand.

Onu bulup bulamayacağımı göreyim.

Let me see if I can find it.

O dosyayı tekrar göreyim.

Let me see that file again.

- Resimleri göreyim.
- Bana resimleri göster.

Let me see the pictures.

Bitişik odada ne olduğunu göreyim.

Let me see what's going on in the next room.

Tom'un hazır olup olmadığını göreyim.

Let me see if Tom is ready.

Lütfen gideyim ve onları göreyim.

- Please let me go and see them.
- Please let me go and see him.

Lütfen gideyim ve onu göreyim.

Please let me go and see her.

Lütfen ışığı aç da göreyim.

Please turn on the light so I can see.

Bununla ilgili neler yapabileceğimi göreyim.

Let me see what I can do about that.

Neler yapabileceğini onlara göster! Göreyim seni!

Show them what you can do! Go for it!

- Ne yaptığına bir bakayım.
- Yaptığın şeyi göreyim.

Let me see what you've made.

- Sadece treni az önce gitmiş bulmak için istasyona gittim.
- İstasyona gittim, bir de ne göreyim, tren az önce gitmişti.

I got to the station only to find that the train had just left.