Translation of "Görünmez" in English

0.008 sec.

Examples of using "Görünmez" in a sentence and their english translations:

Görünmez duvarlar:

The glass ceiling -

Bu görünmez olacak.

It'll be invisible.

Görünmez olacak mıyım?

Will I become invisible?

Görünmez mi oldum?

Did I become invisible?

Sessiz, öldürücü ve görünmez.

Silent and deadly and invisible.

Görünmez adamı görebilir misin?

Can you see the invisible man?

Ben de görünmez olabilirim.

I might as well be invisible.

Sami görünmez bir suçluydu.

Sami was an invisible criminal.

Yıldızlar gün ışığında görünmez.

Stars are invisible in daylight.

Aramızda kaybolan, aramızda görünmez olan,

I found endless stories of young people

Parmaklarıyla havada görünmez semboller çizdi.

He drew invisible symbols in the air with his fingers.

Görünmez olsam, giyinmek zorunda olmam.

If I were invisible I wouldn't have to dress myself.

Yoğun sis binaları görünmez yaptı.

The dense fog made the building invisible.

Orada, asistanlarımızı görünmez yapmanın yanı sıra

which is not only a place where we make assistants vanish,

O saat dokuzdan önce asla görünmez.

He never appears before nine o'clock.

Tom dün görünmez adamı gördüğünü söyledi.

- Tom said he saw the invisible man today.
- Tom said that he saw the invisible man today.

Sihirbaz, kuşu görünür ve görünmez yaptı.

The magician made birds appear and disappear.

Tom, Mary'nin göründüğü kadar açgözlü görünmez.

Tom doesn't seem to be as greedy as Mary seems to be.

Sami, günlüğüne görünmez mürekkep kullanarak yazdı.

Sami wrote in his diary using invisible ink.

Me too hareketi, ücret eşitsizliği görünmez duvarlar

by a narrative of disadvantage and societal patriarchy

Diğerlerinden farklı olarak din dışı olarak görünmez

Unlike others, it does not appear to be non-religious

"Online olduğunu görmedim ki" "Evet, görünmez modundaydım.'

"I didn't see that you were online." "Yes, I was in invisible-mode.'

Kısmen sorumluyuz ve çoğumuz görünmez duvarlara asla takılmayabilir

and many of us may never go knocking on that glass ceiling

- Ay, bulutların arkasında görünmez.
- Ay, bulutların arkasında gözükmez.

The moon is invisible behind the clouds.

Görünmez olsaydım, herhangi bir şey giymek zorunda kalmazdım.

If I were invisible, I wouldn't have to wear anything.

Fakat konuşmak istediğim şey, çok daha görünmez bir şey

But what I want to talk about is something much more invisible

Doğuştan öfkeli, binlerce leşi olan, neredeyse görünmez, ufak bir gulyabani.

A pint-sized near invisible ghoul that’s born angry and killing by the thousands.

Bu sebeple, Komite'nin "Parlamento'nun Görünmez Üyeleri" hakkındaki raporuna dikkat çekmek isterim.

I would therefore like to draw attention to the Report of the Committee on Invisible Members of Parliament.