Translation of "Duvarlar" in English

0.005 sec.

Examples of using "Duvarlar" in a sentence and their english translations:

Görünmez duvarlar:

The glass ceiling -

Duvarlar çıplaktı.

The walls were bare.

Duvarlar kanlı.

The walls are bloody.

Duvarlar çok kalındı,

The walls were so thick,

Duvarlar beyaz sıvalıdır.

The walls are white plaster.

Duvarlar alçıpandan yapılır.

The walls are made from drywall.

Duvarlar beyaza boyandı.

The walls were painted white.

Duvarlar çok ince.

The walls are very thin.

Duvarlar kanla kaplı.

The walls are covered with blood.

Duvarlar iyi görünüyor.

The walls look good.

Çatısız duvarlar olabilir ama duvarlar olmadan çatı olmaz.

There can be walls without a roof, but no roof without walls.

- Duvarlar duvar kağıdıyla kaplıydı.
- Duvarlar duvar kağıdıyla kaplanmıştı.

The walls were covered with wallpaper.

Bu duvarlar defalarca yıkıldı

by female heads of state and business leaders,

Duvarlar sarmaşık tarafından gizlenmiştir.

The walls are hidden by ivy.

Duvarlar açık kahverengiye boyandı.

The walls were painted light brown.

Duvarlar bugünlerde çok büyük.

- Walls are very big these days.
- Walls are very popular these days.

Odandaki duvarlar ne renktir?

What color are the walls in your room?

Duvarlar bugünlerde çok popüler.

- Walls are very big these days.
- Walls are very popular these days.

Duvarlar sarıyken, yer yeşile boyanmıştı.

The floor was painted green, while the walls were yellow.

Kasabanın etrafında yüksek duvarlar vardır.

There are high walls about the town.

Yarı yıkılmış duvarlar orada dururdu.

Half-destroyed walls used to stand there.

Bu duvarlar ses yalıtımlı değil.

These walls aren't soundproof.

Eski evdeki duvarlar düz değildi.

The walls in the old house were not straight.

- Duvarlar konuşabilseydi, bize hangi hikayeleri anlatırdı?
- Duvarlar dile gelseydi, bize ne hikayeler anlatırdı.

If walls could talk, what stories would they tell us?

Me too hareketi, ücret eşitsizliği görünmez duvarlar

by a narrative of disadvantage and societal patriarchy

Yolun her iki yanında eski duvarlar var.

On both sides of the road there are old walls.

Bu kaya duvarlar yolumuzu kapatıyor. Bu yüzden biraz dolaşacağız.

[Bear] These rock walls are blocking our direct path. So we're gonna have to take a detour.

Radyonun sesini o kadar yüksek açtım ki, duvarlar sarsıldı.

I turned the radio up so loud that the walls shook.

Size insanlar tarafından binalar, duvarlar ve birbiri üzerine diğer şeyler

I told you, an artificial mound made by humans by erecting buildings,

6 gün boyunca süren mancınık atışlarından sonra duvarlar yıkılmıştı ve

The walls were breached after 6 days with the help of catapults and mangonels.