Translation of "Olan" in Chinese

0.008 sec.

Examples of using "Olan" in a sentence and their chinese translations:

Hatalı olan sendin.

錯的是你。

Hatalı olan benim.

是我错了。

Hasta olan benim.

我就是那个生病的人。

İhtiyacım olan budur.

這就是我需要的東西。

- Maria sarışın biridir.
- Maria sarışın olan.
- Sarışın olan Maria.

瑪麗亞是黃頭髮的。

Daha pahalı olan hangisi?

哪个比较贵?

Dün olan şeyi değiştiremem.

我没法改变昨天发生的事情。

İhtiyacımız olan şey yardımdır.

我们需要的是帮助。

İhtiyacın olan şeye sahibim.

我有你需要的。

Tom'a olan sana olabilirdi.

湯姆身上發生的事也可能發生到你身上。

Burada olan şey kaçınılmazdı.

这里发生的不可避免。

Yaptığımızda yanlış olan nedir?

我们做的有什么问题?

- Tom kamerası olan tek kişi.
- Tom kamerası olan yegâne şahıs.

汤姆是唯一一个有相机的人。

Bunun için suçlanacak olan sensin.

責任應該由你來負。

- Para konuşur.
- Parası olan konuşur.

金钱万能。

İhtiyacım olan her şeye sahibim.

我有我需要的所有东西。

Hindistan gelişmekte olan bir ülkedir.

印度是发展中国家。

Güçlü karakteri olan bir kadındır.

她是一個性格堅強的女人。

Çin gelişmekte olan bir pazar.

中国是一个新兴市场。

Tom olan her şeyi gördü.

汤姆见证了所有发生的事情。

Mümkün olan her şeyi yaptık.

- 我们尽力了。
- 我们已竭尽所能。

Tek ihtiyacımız olan şey su.

我们需要的只有水。

İhtiyacımız olan biraz daha zaman.

我们就需要再多一点时间。

Gerekli olan her şeyi tamamladım.

我做完了所有重要的事。

Nesli tükenmekte olan bir türdür.

- 这是一个濒临灭绝的物种。
- 这是一个濒临消失的物种。

Garajı olan bir ev kiraladım.

我租了一間有車庫的房子。

Kör olan bir komşum vardı.

我有個盲鄰居。

- Düşünmen yeter.
- Düşünmesi yeter.
- Düşünmeniz yeter.
- Önemli olan düşünmek.
- Önemli olan niyet.

礼轻情意重。

Mümkün olan her kaçış vasıtasını aradı.

他寻找一切可能的逃生途径。

Onun müzisyen olan üç oğlu vardır.

他有三個兒子,全都成了音樂家。

Bir sonraki nesile olan inancım artıyor.

我對我們的下一代愈來愈有信心了。

Babası sihirbaz olan bir arkadaşım var.

- 我有一個父親是魔術師的朋友。
- 我一哥們兒他爹是變戲法的。

Kanadalı olan bir İngilizce öğretmeni tanıyorum.

我认识一个加拿大来的英语教师。

Mutlu sonu olan romanları tercih ederim.

我偏好結局圓滿的小說。

Bayan Eichler öğrencilerine olan sertliğiyle bilinir.

艾希勒女士对学生严厉是出了名的。

Çocukları çok güzel olan adam bu.

那个男人,就是他的孩子很友好的那个.

Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.

眼不见,心不烦。

Kliması olan bir odayı tercih derim.

我想要个有空调的房间。

Bu, benim üzerimde olan tüm paradır.

這是我身上所有的錢。

Babası öğretmen olan bir arkadaşım var.

我有一個朋友, 他的父親是老師。

Şimdilik ihtiyacımız olan her şeye sahibiz.

我们现在拥有了所有我们想要的。

Bunu yapmak zorunda olan kişi benim.

我是必須去做這事的人。

Onun doktor olan iki oğlu vardı.

他有两个成为了医生的儿子。

Tam olarak ihtiyacım olan şey bu.

这正是我需要的东西。

Midemde ara sıra olan ağrılar var.

我的胃偶尔会阵痛。

Önemli olan tek şey para değildir.

不只是钱关系重大。

Çince, dört tonu olan bir dildir.

中文是有四声的语言。

İnekler ihtiyacımız olan birçok şey bize verirler.

牛提供给我们很多需要的东西。

Borçlarını ödemiş olan insanların isimlerini listeden silin.

麻煩你把付了錢的人的名字刪掉。

Dükkan bize ihtiyacımız olan her şeyi sağlayabilir.

这家商店可以提供所有我们需要的东西。

O ihtiyacım olan her yardımı bana verdi.

她給了我任何我需要的幫助。

Dondurucu ve kuvvetli olan rüzgar kemiklerime işledi.

冰冷的疾風吹到我骨子裡去了。

Bir sürü nesli tükenmekte olan türler var.

有許多瀕危物种。

Tom'un, babası astronot olan bir arkadaşı var.

汤姆有个朋友,他爸爸是宇航员。

Bir fikri olan varsa lütfen elini kaldırsın.

如果你有意見請舉手。

Sanırım yardıma ihtiyacı olan tek kişi sensin.

我想你是唯一一个需要帮助的人。

O, tatlı olan herhangi bir şeyden hoşlanır.

他喜歡一切甜的東西。

Olan şeyin bu olduğuna gerçekten inanıyor musun?

你真的相信那发生了吗?

Mary Tom gibi cimri olan adamları sevmez.

瑪莉不喜歡跟湯姆一樣吝嗇的男人。

Bu kitabı resimlemiş olan sanatçı çok iyi.

給這本書畫插畫的畫家很好。

Avustralya karşı olan dünkü maçı izledin mi?

昨天你看了和澳大利亚的比赛吗?

Ona tam olarak ihtiyacı olan şeyi verdim.

我給她的正是她所需要的。

Kimlik kartı olan herhangi bir öğrenci kütüphaneye girebilir.

所有持有學生證的學生均可進入圖書館。

Babası ünlü bir piyanist olan bir arkadaşım var.

我有一個朋友,他的父親是位名鋼琴家。

Biraz daha ucuz olan bir odanız var mı?

你們有沒有比較便宜的房間?

Budizm makalesi, Doğu dinlerine olan ilgimi yeniden canlandırdı.

那篇關於佛教的文章勾起了我對東方宗教的興趣。

İsviçre görülmeye değer olan çok güzel bir ülkedir.

瑞士是一個非常漂亮的國家,值得一遊。

Sayfa sayısı 500'den fazla olan kitaplardan hoşlanmıyorum.

我不喜欢五百页以上的书。

Elinde bir tabancası olan bir kadına asla güvenme.

千万别相信一个手里拿手枪的女人。

Her şeye sahip olan biri her şeyi kaybedebilir.

拥有一切的人可能会失去一切。

Babası ünlü bir romancı olan bir arkadaşım var.

我有一位父亲是著名小说家的朋友。

Benim Japonya'ya olan seyahat masraflarım üniversite tarafından ödendi.

去日本的旅費由大學替我支付。

Trenlerin fotoğraflarını çekme hakkında çok eğlenceli olan nedir?

拍火车的照片什么的,有什么好玩的呀?

Mükemmel saatleri olan iyi ödeyen bir işim var.

我有一份工资很高工作时间理想的工作.

- Doktor olan arkadaşların var mı?
- Doktor olan arkadaşlarınız var mı?
- Doktor arkadaşların var mı?
- Doktor arkadaşlarınız var mı?

你有朋友是醫生嗎?

Doktor hastasını kurtarmak için mümkün olan her vasıtayı denedi.

为抢救病人医生已尽力了。

Japonya'nın en büyük kenti olan Tokyo 24 saat uyanıktır.

東京是日本最大的城市,也是一個每天二十四小時都充滿活力的地方。

O, başarılı olmak için yeteneğine olan tüm inancını kaybetti.

他完全丧失了能成功的信心。

- Hüzünlü sonları olan hikayeleri severim.
- Hüzünlü biten hikayeleri severim.

我喜歡以悲劇收場的故事。

Tom Mary'nin ihtiyacı olan her şeyi almasına yardım etti.

湯姆幫瑪麗買了她所有需要買的東西。

Müzik iç yaşamdır. İç yaşamı olan asla yalnızlık çekmeyecek.

音乐是内心世界,拥有了内心世界的他永远不会觉得孤独。

Japonya'da istasyon şefi kedi olan bir tren istasyonu var.

在日本,有站長是貓的車站。

Kayıp olan balıkçı teknesi güvenli bir şekilde limana döndü.

迷路的渔船安全地返回了港口。

Burada iyi bir şarkıcı olan tek kişi Tom değil.

汤姆不是这里唯一的好歌手。

- Doğru olan cümleleri değiştirmeyin. Yerine doğal görünen alternatif çeviriler ekleyebilirsiniz.
- Doğru olan cümleleri değiştirmeyiniz. Bunun yerine, doğal-görünen alternatif çeviriler önerebilirsiniz.

请勿更改没有错误的句子。请添加一个新的更自然的翻译。

Yeni Ruslar mı diyorsunuz? Harika! Bu tam ihtiyacımız olan şey.

你说新俄罗斯人?太棒了!这正是我们所需要的!

Bazı Florida politikacıları sistemin Deloitte ile ilgili olan sorunlarını suçladılar,

一些佛罗里达政客 把系统的问题归咎于德勤——

Denenmiş olan tüm diğerleri hariç, demokrasi yönetimin en kötü şeklidir.

除了那些我们尝试过的政府形态,民主是最差的那种了。

Fakir, çok az şeye sahip olan değildir fakat çok isteyendir.

贫穷的不是拥有太少的人,而是想要太多的人。

"Açlık Oyunları nedir?" "Bilmiyorum. Umarım aç olan insanlar hakkında değildir."

“ ‘饥饿游戏’ 是什么?” ”我不知道。我希望不是关于很饿的人。“

İhtiyacınız olan tek şey cehalet ve güven ve başarı kesindir.

要想成功只需要无知和自信。

Oradaki, söylendiğine göre köyün en zengin adamı olan Bay James'dir.

那位James先生就是人稱村子裡最有錢的人。

Hala daha iyi olan şey evin güzel bir bahçesinin olmasıdır.

更棒的是房子還有一個漂亮的花園。

Kargo ceplerine sahip olan Khaki şortları sizi bir maceraperest yapmaz.

有外口袋的卡其短裤不能把你变成冒险家。

Tom, bunu yapması zorunda olan tek kişi olabileceğini düşündüğünü söyledi.

汤姆说他以为需要做那件事的就只有他一个。

Gözden uzak olan gönülden de ırak olur. Ayrı olduğunda teması kaybedersin.

久了不見,便會逐漸淡忘。分開以後,也就自然不會再聯絡了。