Translation of "Olan" in Dutch

0.018 sec.

Examples of using "Olan" in a sentence and their dutch translations:

olan bu.

Het is wat het is.

Olan oldu.

Wat gebeurd is, is gebeurd.

Sorusu olan?

Vragen?

Mümkün olan şey.

hoe mensen beter worden in wat ze doen.

Olan şey şuydu,

Wat er gebeurde was --

Suçlanacak olan sensin.

Het is uw schuld.

O büyük olan.

Het is de grote.

Yarası olan gocunur.

Wie de schoen past, trekke hem aan.

Hasta olan benim.

Ik ben degene die ziek is.

Siyah olan benimki.

De zwarte is van mij.

Olan şey korkunçtu.

Wat gebeurde was verschrikkelijk.

Suçlu olan Tom'dur.

Tom is degene die schuldig is.

Anahtarı olan benim.

Ik ben degene die de sleutel heeft.

Önemli olan bilinçli olmaktır.

Je motivatie is waar het om gaat.

Geleneksel tedavilere olan eğilim,

Met de hele combinatie van voorkeur voor traditionele kruiden...

Ama olan bu değildi.

Maar dat is niet wat er gebeurde.

Her yerde olan şeyler

Ze zijn overal.

Burada ortak olan şey,

De achterliggende gedachte

İnsanlarla olan ilişkim değişti.

Mijn relatie met mensen veranderde.

Tek kıt olan paraydı.

Alleen geld was schaars.

Politikaya olan ilgisini kaybetti.

Hij verloor de belangstelling voor politiek.

İhtiyacım olan, bir bira.

Wat ik nodig heb is een pint.

Tirbuşonu olan var mı?

Heeft iemand hier een kurkentrekker?

Gücü olan istediğini alır.

- Macht is recht.
- Macht geeft recht.

Şimdi yanlış olan ne?

Wat is er nu mis?

Ona olan güvenimi kaybettim.

Ik ben mijn vertrouwen in hem verloren.

İhtiyacım olan şeye sahibim.

Ik heb wat ik nodig heb.

Kazadan sorumlu olan benim.

Ik ben verantwoordelijk voor het ongeval.

İşine olan ilgisini kaybetti.

Ze verloor de interesse voor haar werk.

İşine olan ilgisini yitirdi.

Hij verloor de interesse in zijn baan.

Ama en gürültülü olan her zaman en kırmızı olan değildir.

maar de heftigste ruis is niet altijd het roodst.

Nadir ve değerli olan budur.

wat uitzonderlijk en waardevol is.

Binlerce yıldır burada olan topluluklar

Gemeenschappen die al duizenden jaren bestonden,

Agresif ve çok hızlı olan

Ze zijn agressief en bliksemsnel...

Kesilmiş uzuvları olan küçük çocukların

en ik dacht aan mijn kind van twee

Önemli olan şey, şuraya ulaşabilmem.

Dit is de overhang. Als ik de top niet kan bereiken.

Yorgun olan yalnızca ben değilim.

Ik ben niet de enige die moe is.

örneğin astıma neden olan genlerde.

bijvoorbeeld in de genen die betrokken zijn bij astma.

olan karbon döngüsünün tarihini izlerken

van de geologische tijd tot op heden met ze doornam,

Cesur olan yalnızca siz değilsiniz.

Jij bent niet de enige die dapper is.

Tehdit altında olan çeşitler arasında

Onder de bedreigde rassen vind je de Blood Cling,

Bu hepimizde olan bir dürtü.

Het is een impuls die we allemaal hebben.

Yaşı 85 olan hastaların yarısının

en meer dan de helft van de patiënten ouder dan 85,

İnsanoğlunun ilerlemesi istatistikleriyle olan aşinalığım

Mijn kennismaking met de statistieken van de menselijke vooruitgang

Mantık gücü ve duyguları olan

van elk levend wezen met de kracht van de rede

Benim bu gereksinime olan yolculuğum

Mijn reis met deze roeping

Tam tekenin ihtiyacı olan şey.

Net wat de garnaal nodig had.

Emekli olan eski profesörüme sordum,

Ik vroeg het aan een voormalig professor van me die met pensioen was --

olan midyelerin bağlayıcı kaslarıyla ilgilidirler.

spieren die de twee schelpen als een scharnier bij elkaar houden.

Güçlü kimyasal bağ yapıları olan

in aggregaten van grondmineralen

Sonra balıklara olan ilgisini kaybedip

Toen verloor ze haar interesse in de vissen...

- Para konuşur.
- Parası olan konuşur.

Geld regeert de wereld.

Hindistan gelişmekte olan bir ülkedir.

India is een ontwikkelingsland.

Güçlü karakteri olan bir kadındır.

Zij is een vrouw met een sterke persoonlijkheid.

Bu kadar özel olan ne?

Wat is er zo speciaal?

Yanlış olan bir şey var.

- Er klopt iets niet.
- Er is iets mis.
- Er is iets aan de hand.
- Iets gaat niet goed.

Tom'la birlikte olan kişi kim?

Wie is de persoon met Tom?

Vejetaryen olan bir arkadaşım var.

Ik heb een vriend die vegetariër is.

İçinde şeker olan yiyecekleri yememeliyim.

Ik zou geen voedsel moeten eten dat suiker bevat.

Olan şey Tom'un hatası değildi.

Wat er gebeurde was niet Toms schuld.

Aileme ait olan evde yaşıyorum.

Het huis waar ik woon, is van mijn ouders.

Tek önemli olan mutlu olmaktır.

Het enige dat telt is gelukkig zijn.

Sana olan aşkımı açıklamak zordur.

Mijn liefde voor u is moeilijk te verklaren.

Gerekli olan her şeyi yap.

Doe alles wat nodig is.

Sana olan tüm saygımı kaybettim.

Ik heb alle respect voor jou verloren.

Şüphe olan yerde özgürlük vardır.

Waar twijfel is, daar is vrijheid.

Bunu yapmak zorunda olan benim.

Ik ben degene die dat moet doen.

Brezilya gelişmekte olan bir ülkedir.

Brazilië is een ontwikkelingsland.

Çin gelişmekte olan bir pazar.

China is een opkomende markt.

- Sami, Leyla ile olan ilişkisini sonlandırdı.
- Sami, Leyla ile olan ilişkisine son verdi.

Sami heeft zijn relatie met Layla afgemaakt.

Örneğin, yaygın anksiyete bozukluğu olan kişiler

Bijvoorbeeld, mensen met een algemene angststoornis

Ama hikâyelerle olan meşguliyetimiz değişse bile

Maar zelfs als onze relatie tot verhalen verandert

Hava kirliliğinin var olan ısınmayı gizlediği,

of over het feit dat luchtvervuiling een opwarming verbergt,

Tersi pis olan dev bir yaratık.

...een gigantisch wezen met persoonlijkheid.

Masi, zehrin cehenneminin sonraki safhası olan

...voorkwam Masi de volgende fase van zaagschubhel...

Gelmekte olan da bir araba var

en dat er een auto aankomt

Ama önemli olan, asla pes etmememiz.

Wat van belang is, is dat we nooit opgeven.

Efsanevi kahramanın yolculuğunu yaşamış olan biri,

zo iemand uit een sage

Benim gibi sohbette kötü olan birinin

Dus het lijkt een tegenstelling

Her biri 643 km uzunluğunda olan

elk ongeveer 600 km breed,

Onlar çok sıradandır, normalde olan şeylerdir.

Ze zijn te gewoon, ze zijn wat normaliter gebeurt.

Gelecek için önemli olan şeyleri ölçmüyoruz.

We meten niet wat echt belangrijk is voor de toekomst.

Gezegenimiz olan Uzay Gemisi-Dünya dahil.

zelfs Ruimteschip Aarde, onze planeet.

Diğerlerinden üstün olan 72 hayvanı bulduk.

Wij vonden er 72 die boven de rest uitsteken.

Toplumumuzdaki sanatçılara olan görüşümüzü yeniden değerlendirmeliyiz.

bij het evalueren van hoe we kunstenaars in onze samenleving zien.

Ona musallat olan iblisleri görmesi zordur.

Het is moeilijk te zien welke demonen haar najagen.

İhtiyacı olan her şey var burada.

Hier is alles wat ze nodig heeft.

Kendi işi olan konser kemanistliğini bırakmış.

observeerde hem en gaf feedback.

Ancak önemli olan bu küçük şeyler.

Maar de kleine dingen zijn belangrijk.

Peki kara böcekli suşisi olan restoran?

En het restaurant met de kakkerlaksushi?

Zeitgeist felsefesiyle olan çalkantılı ilişkimi düşününce...

gezien mijn dito twijfelachtige relatie met de tijdgeest ...