Translation of "Olan" in Arabic

0.019 sec.

Examples of using "Olan" in a sentence and their arabic translations:

olan bu.

الأمر كما هو عليه.

Neden olan ülkelerin vatandaşları olan bizler

سياساتها تسبب التفريق، الإعتقال والموت،

Önemli olan sensin

أنت مهم،

Yakınlaştıracak olan şey.

بدل أن نبتعد عن إنسانيتنا.

Mümkün olan şey.

كيف يصبح الناس أفضل في ما يقومون به.

Olan şey şuydu,

لذا كان ما حدث،

Önemli olan iştir.

المهم هو العمل.

Birbirlerine olan güveni ve diğer insanlara olan güveni

الثقة في بعضهم البعض والثقة في الآخرين

olan Suriyeli , devlete borçlu olan vergi ve paraydı.

بمليارات الليرة كانت عبارةً عن ضرائبٍ واموالٍ مستحقةٍ للدولة

Alçakgönüllü olan insanların eseriyim.

ولكن عظموني وكأنني بطل.

Önemli olan devam etmek.

المهم هو أن تواصل الحركة بشكل دائم.

Önemli olan bilinçli olmaktır.

فما ننوي القيام به هو المهم.

Avukatı olan bir göçmenin

اللاجئ الذي يملك محامي

Ve Türkiye'nin başkenti olan,

الرئيس مليح لم يعد قادراً على

Kadınlarla olan tüm etkileşimlerinizde,

إذا كنتم في كل تعاملاتكم مع النساء،

Geleneksel tedavilere olan eğilim,

‫مع كل هذا الميل إلى العلاج التقليدي،‬

Şimdi, komik olan şu.

إليكم الأمر المضحك.

Ama olan bu değildi.

ولكن ذلك ليس ما حدث.

Her yerde olan şeyler

إنها موجودة في كل مكان،

Temel olan abonelerin artmasıdır.

في الأساس هو زيادة عدد المشتركين.

Nefret dolu olan onlar.

إنهم كريهون.

Edecek olan köyülere verir.

خلال أشهر ما بعد الحصاد للخدمة العسكرية

Burada ortak olan şey,

والمشترك هنا

Küçük bir kepçesi olan

له مغرفة صغيرة،

Arkada gördüğünüz kazıcı olan.

في الخلف ترون الحفّار.

Ilaçlarıyla olan uyumunu izliyordum

والتزامها بتناول أدويتها،

önemli olan grubun yaşamasıdır

ما يهم هو أن المجموعة تعيش

İnsanlarla olan ilişkim değişti.

‫كانت علاقتي مع الناس والبشر تتغيّر.‬

Tek kıt olan paraydı.

وحده المال كان شحيحًا‏.

Ona olan güvenimi kaybettim.

- فقدت ثقتي به.
- فقدت ثقتي فيه.

Burada olan bu değil.

ليس هذا ما حدث هنا.

Şu siyah olan benim.

الأسود لي.

Değerli olan şeyi yapmak.

فعل ما هو قيِّم فقط.

Ama en gürültülü olan her zaman en kırmızı olan değildir.

ولكن الأكثر صخبًا ليس دائمًا الأكثر خطورة.

Ihtiyacımız olan ilhamı verecek olan da yine bu süper güçtür.

مما سيساعد على جعل العالم مكانًا أفضل.

Dış dünyayla olan tek bağ çok yüksekte olan küçük bir pencere.

كانت الصلة الوحيدة بالعالم الخارجي هي شباك صغير في مكان أعلى من أن يُرى.

Bence ihtiyacımız olan şeyler şunlar:

هذه أمور أظن أننا بحاجتها:

özünde olan bir sorunu anlatıyor

أظن أنها متأصلة في السحر،

Nadir ve değerli olan budur.

نادرة وقيمة.

Ulusumuzun kurucularının köleliğe olan desteğine

وأنتم تعرفون اتفاقية العبودية منذ تأسيس البلاد

Aramızda kaybolan, aramızda görünmez olan,

اكتشفت قصصاً لا نهائية عن أشخاص صغار

Bu, kariyeri olan bir atlet.

هذا رياضي وكان لديه مهنة

Elde edip edemeyeceğine olan inançtır.

حول ما إذا كنت ستحصل أو لن تحصل على ما على ما تريد.

Kendilerine ait kıvrımları olan kadınlar.

نساء ذات مظهر فريد.

Olumsuz olan öz-konuşmayı bırakın.

أوقف التحدث مع النفس، السلبي منه.

çocuğun dünyaya gelmesinde yardımcı olan

فهو يشير إلى الشخص الذي يساعد في إنجاب الطفل

Eskiden basit olan kararlar bile

كاختيار مطعم أو القيام بعمليات شراء يومية

Binlerce yıldır burada olan topluluklar

كلها مجتمعات بقيت لآلاف السنين

Esas olan ne, değil mi?

أعني، ما المقصد؟

çünkü önemli olan şey duyguların.

لأن مشاعرك مهمة.

Agresif ve çok hızlı olan

‫عدوانية وسريعة للغاية،‬

Eylemlerde gözü pek olan kadından.

ولديها الجرأة لتنفّذ ما تريده.

Kesilmiş uzuvları olan küçük çocukların

وفكرت في طفلي ذو العامين

Önemli olan şey, şuraya ulaşabilmem.

‫هذا هو الأساس، ‬ ‫إن تمكنت من الوصول لهذه القمة،‬

Yorgun olan yalnızca ben değilim.

‫لست الوحيد المتعب.‬

Kalbi kırık olan insanları biliyoruz.

ويعرف جميعنا الأشخاص المحطمين.

örneğin astıma neden olan genlerde.

كالجينات المسؤولة عن مرض الربو.

Cinsellik, hislerimizle olan ilişkimizle alakalıdır.

فإن الجنس يتعلّق بعلاقتنا بالمشاعر.

olan karbon döngüsünün tarihini izlerken

منذ العصور الجيولوجية حتى يومنا هذا،

Cesur olan yalnızca siz değilsiniz.

لستم وحدكم من يملك الشجاعة.

Tehdit altında olan çeşitler arasında

تضم هذه النوعيات المهددة الـ بلود كلينج،

Bu hepimizde olan bir dürtü.

نحن جميعاً نملك هذا الدافع.

Yaşı 85 olan hastaların yarısının

وأكثر من النصف ممن أعمارهم فوق 85 سنة،

İnsanoğlunun ilerlemesi istatistikleriyle olan aşinalığım

معرفتي بالإحصيات المتعلقة بالتقدم البشري

Mantık gücü ve duyguları olan

إلى أي مخلوق عاطفي مع قوة العقل

Benim bu gereksinime olan yolculuğum

رحلتي مع هذه المهمة

Dedi ki, "bana ait olan"

لقد قالت: "أنا أبحث عن ملجأ ما.

Tam tekenin ihtiyacı olan şey.

‫هذا ما يحتاج إليه القريدس بالضبط.‬

Emekli olan eski profesörüme sordum,

فسألت بروفيسوري السابق المتقاعد،

olan midyelerin bağlayıcı kaslarıyla ilgilidirler.

وهي العضلة التي تُمسك بالصدفتين معًا على شكل مفصل.

Bozuk olan her düzene karşıydı

كان ضد كل أمر مكسور

Birbirlerine olan güveni konusunda ise

عن الثقة في بعضهم البعض

Ama olan hep halka oluyordu

ولكن ما حدث كان دائمًا علنيًا

Yabancı olan kaynağa baktığınızda ise

عندما تنظر إلى المصدر الأجنبي

Deprem olan bir bölgede yaşıyoruz

نحن نعيش في منطقة زلزال

Birazcık bile vicdanı olan insanların

الناس مع القليل من الضمير

En yüksek performansı olan bilgisayar

الكمبيوتر الأفضل أداءً

Kıyametin en büyük alameti olan

أعظم علامة على نهاية العالم

Gerçekten tedaviye ihtiyaç olan insanlar

الأشخاص الذين يحتاجون حقًا إلى العلاج

Mühim olan insanların ölüyor olması

الأشخاص المهمون يموتون

Güçlü kimyasal bağ yapıları olan

داخل مجموعة من معادن التربة،

Sonra balıklara olan ilgisini kaybedip

‫ثم فقدت اهتمامها بالسمك تمامًا،‬

Fiyatları olan projenin tamamlanmasını engelledi

النفط بشكلٍ رهيب. واخيراً ازمة كورونا التي اجتاحت العالم

Amerikalılar Toyota'ya olan güvenlerini kaybettiler.

فقد الأمريكيون ثقتهم في تويوتا.

Ve büyük olan yolda olabilir,

وربما يكون الشخص الكبير في طريقه ،

Aileme ait olan evde yaşıyorum.

أعيش في بيت عائلتي .

Yarın ihtiyacım olan şeyi alacağım.

سأبتاع غدا ما أحتاج.

Pazartesi günü burada olan bu.

هذا ما حدث هنا يوم الإثنين.

Bu tam ihtiyacımız olan şey.

إنه تماماً ما نحتاج.

Onlar Tom'a olan güvenlerini kaybettiler.

لقد فَقَدوا ثِقَتَهُم في توم.

İhtiyacınız olan tüm şey sevgi.

الحب هو كل ما تحتاجه .

Bunların hepsi ihtiyacım olan şeyler.

هذا كل ما احتاجه.

Bir fikri olan var mı?

أية أفكار؟

Değerli olan şeyi yapmaya odaklanmak

التركيز على ما هو قيّم

Nesli tükenmekte olan bir türdür.

إنه نوع مهدد بالانقراض.

Sana olan tüm saygımı kaybettim.

لقد فقدت كل إحترامي لك.

Sami, Leyla'yla olan randevuyu unuttu.

نسي سامي موعده مع ليلى.