Translation of "ışığında" in English

0.004 sec.

Examples of using "ışığında" in a sentence and their english translations:

NASA'nın ışığında

In the light of NASA

Ay ışığında ışıyorlar.

They glow in the moonlight.

şeyler hakkında bilim ışığında

that I think you'll find hard to unsee,

Bunu güneş ışığında bırakabilirsiniz

And you can leave that out, in the heat of the sun,

Sürücü trafik ışığında duramadı.

The driver couldn't have stopped at the signal.

Kitabı eleştiri ışığında okudum.

I read the book in the light of criticism.

Ay ışığında yürümek romantikti.

It was romantic to walk in the moonlight.

Yıldızlar gün ışığında görünmez.

Stars are invisible in daylight.

Periler ay ışığında dans ettiler.

The fairies danced in the moonlight.

Buzlu yol güneş ışığında pırıldıyordu.

The icy road sparkled in the sunlight.

Ada ay ışığında siyah görünüyordu.

The island showed black in the moonlight.

İkinci trafik ışığında sola dön.

Turn left at the second traffic light.

Onu ay ışığında orada gördüm.

I saw her there in the moonlight.

Mum ışığında akşam yemeği yedik.

We had dinner by candlelight.

Mary ay ışığında ormanda dans etti.

Mary danced in the forest in the moonlight.

Güneş ışığında okumak gözlerine zarar verebilir.

It can harm your eyes to read in the sun's light.

Bizler " Nasa'nın " ışığında düz dünyacılara deli diyoruz

we call the flat worldists crazy in the light of "Nasa"

Çift ay ışığında ele ele tutuşarak yürüdü.

The couple walked holding hands in the moonlight.

Biz problemi kültürel farklılıklar ışığında düşünmek zorundayız.

We have to consider the problem in the light of cultural differences.

Bu gerçeğin ışığında, onun masum olduğu açıktır.

In the light of this fact, it is clear that he is innocent.

Tom ve Mary ay ışığında kumsalda yürüdüler.

Tom and Mary walked on the beach in the moonlight.

Deniz kıyısı özellikle ay ışığında romantik görünüyor.

The seashore looks particularly romantic in the moonlight.

Bize söylediğinin ışığında planımızı gözden geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum.

In the light of what you told us, I think we should revise our plan.

Bilimci son bilimsel bilgiler ışığında garip olayları açıkladı.

The scientist explained the strange phenomena in the light of recent scientific knowledge.

Tom ve Mary ay ışığında sessizce yemek yedi.

Tom and Mary ate quietly in the moonlight.

Ay ışığında bir kitap okumanın mümkün olduğunu sanmıyorum.

I don't suppose it's possible to read a book by moonlight.

Sen karınla mum ışığında akşam yemeği mi yiyorsun?

Are you having a candlelit dinner with your wife?

Bu gerçeklerin ışığında, teorimizi gözden geçirmemiz gerekli olabilir.

In the light of these facts, it may be necessary to revise our theory.

Bizim gibi o da ay ışığında pek renk göremez.

Like us, he cannot see much color in moonlight,

Nadir ekim güneşi ışığında ahşap çitte bir çiftlik kedisi yatıyordu.

A farm cat slept on the wooden fence in the rare October sunlight.

Tom ve Mary, Sevgililer Günü'nde mum ışığında akşam yemeği yediler.

Tom and Mary had a candlelit dinner together on Valentine's Day.

Ihtimalinin ışığında, on yedi özel istihbarat teşkilatı için etkili bir orkestra

to restore the role of the Director of National Intelligence as a non-politicized

Güneş ışığında kafam dönmeye başladı ve dinlenmek için çim üzerinde uzandım.

In the sunlight my head started to spin, and I lay down to have a rest on the grass.

Tom ve Mary, Sevgililer Günü'nde mum ışığında romantik bir akşam yemeği yediler.

Tom and Mary had a romantic candlelit dinner on Valentine's Day.

- Tom sabahın köründe uyandı.
- Tom sabahın ilk ışığında uyandı.
- Tom şafak sökümünde uyandı.

Tom woke up at the crack of dawn.

- O kırmızı trafik ışığında caddenin karşısına yürüdü.
- Caddeyi kırmızı ışıkta yaya olarak geçti.

He walked across the street on a red traffic light.

- Kedi, pencereden giren güneş ışığının altında gerinebildiği kadar gerinerek yatıyordu.
- Kedi, pencereden giren güneş ışığında boylu boyunca gerinerek uzanıyordu.

The cat was lying stretched out at full length in the sunlight streaming through the window.