Translation of "Görüşmeye" in English

Görüşmeye devam edeceğiz.

We will continue the discussion.

Seninle görüşmeye başlamak istiyorum.

I'd like to start seeing you.

Hey, Tom, görüşmeye başla.

Hey, Tom, open up.

Sizinle görüşmeye can atıyordum.

I've been dying to meet you.

Tom ile görüşmeye gitmeliyim.

I have to go meet with Tom.

Tom'la görüşmeye can atıyorum.

I look forward to meeting Tom.

Arkadaşlarımdan bazılarıyla görüşmeye gidelim.

Let's go meet some of my friends.

Görüşmeye ara vermek istemedim.

I didn't want to interrupt the discussion.

Bir doktorla görüşmeye git.

Go see a doctor.

Görüşmeye katılmayı planlıyor musun?

Do you plan on taking part in the interview?

Seninle görüşmeye can atıyorum.

I've been looking forward to meeting you.

Derhal aile doktorunla görüşmeye gitmelisin.

You'd better go to see your family doctor at once.

Eğer gerekirse, onunla görüşmeye giderim.

I'll go and meet him, if it's necessary.

Niçin görüşmeye katılamadığımın sebebi bu.

That's the reason why I couldn't attend the meeting.

Tom gibi insanlarla görüşmeye çalışma.

Don't try to reason with people like Tom.

Jüri pazartesi günü görüşmeye başlayacak.

- The jury began deliberating Monday.
- The jury began deliberating on Monday.

Geldiğinde seninle görüşmeye can atıyorum.

- I am looking forward to meeting you when you come.
- I'm looking forward to meeting you when you come.

Sanırım bir doktorla görüşmeye gitmelisin.

I think you should go see a doctor.

Kısa sürede seninle görüşmeye can atıyoruz.

- We are looking forward to seeing you soon.
- We're looking forward to seeing you soon.

Onun görüşmeye geleceğini söylemeye gerek yok.

It goes without saying that he will come to the discussion.

Tom başka bir kadınla görüşmeye başladı.

Tom has started seeing another woman.

Bazen Tom eski dostlarıyla görüşmeye geliyordu.

Sometimes Tom came to meet his old friends.

O sonra bankası ile görüşmeye devam etti.

She then proceeded to negotiate with her bank.

Bir doktorla görüşmeye gitmek istemediğinden emin misin?

Are you sure you don't want to go see a doctor?

- Birimiz görüşmeye katılacak.
- Bizden biri toplantıya katılacak.

One of us will attend the meeting.

Sahip olabileceğiniz herhangi sorunu görüşmeye mutluluk duyarım.

I'll be happy to discuss any problem you might have.

O çok meşgul görünüyor. Onunla görüşmeye giremem.

He seems very busy. I can't come into contact with him.

Seninle önemli bir şey görüşmeye gitmek istiyorum.

I want to go discuss something important with you.

Tom, Mary'yi terk ettikten sonra John'la görüşmeye başladı.

After Tom dumped Mary, she started seeing John.

Şehrini ziyaret ettiğim gelecek sefer seninle görüşmeye can atıyorum.

I'm looking forward to meeting with you the next time I visit your town.

Fred Jane'den hoşlanmaya başladı ve onlar birbiriyle görüşmeye başladı.

Fred took a liking to Jane and they started seeing each other.

- Düzenli olarak görüşmeye devam ettiler.
- Düzenli olarak buluşmaya devam ettiler.

They continued to meet regularly.

- Sorun, Tom'un görüşmeye tamamen gönülsüz olması.
- Problem, Tom'un müzakereye tamamen isteksiz olması.

The problem is Tom's complete unwillingness to negotiate.

- Beth onunla tanışmak için can atıyordu fakat o asla gelmedi.
- Beth onunla görüşmeye can atıyordu fakat hiç gelmedi.

Beth was looking forward to meeting him, but he never showed up.