Translation of "Atıyorum" in English

Çığlık atıyorum.

I'm screaming.

Havluyu atıyorum.

I'm throwing in the towel.

Partiye can atıyorum.

I'm looking forward to the party.

Onlara mesaj atıyorum.

I'm texting them.

Ona mesaj atıyorum.

I'm texting him.

Çok çığlık atıyorum.

I scream a lot.

- Seni görmek için can atıyorum.
- Seni görmeye can atıyorum.

- I am looking forward to seeing you.
- I'm looking forward to seeing you.

Dondurulmuş yoğurda can atıyorum.

I'm dying for frozen yogurt.

Doğum günüme can atıyorum.

I look forward to my birthday.

Seni pencereden dışarı atıyorum!

I defenestrate you!

Ben kargalara taş atıyorum.

I am throwing stones at crows.

Seninle mektuplaşmaya can atıyorum.

I look forward to corresponding with you.

Seninle çalışmaya can atıyorum.

I'm looking forward to working with you.

Onu görmeye can atıyorum.

- I'm dying to see him.
- I'm dying to see it.

Onunla tanışmaya can atıyorum.

I'm dying to meet her.

Tom'la görüşmeye can atıyorum.

I look forward to meeting Tom.

Bilmek için can atıyorum.

I'm dying to know.

Onlarla tanışmaya can atıyorum.

I'm dying to meet them.

Seninle görüşmeye can atıyorum.

I've been looking forward to meeting you.

Babanı görmeye can atıyorum.

I'm looking forward to seeing your father.

Seninle tanışmaya can atıyorum.

- I am looking forward to seeing you.
- I look forward to meeting you.

Seni görmek için can atıyorum.

- I'm anxious to see you.
- I can't wait to see you.

Senden haber almaya can atıyorum.

- I'm looking forward to hearing from you.
- I am looking forward to hearing from you.

Ben sizinle karşılamaya can atıyorum.

I've been anxious to meet you.

Seni tekrar görmeye can atıyorum.

I look forward to seeing you again.

Paris'i görmek için can atıyorum.

I'm dying to see Paris.

New York'a gitmeye can atıyorum.

I'm dying to go to New York.

Annemi görmek için can atıyorum.

I'm dying to see my mother.

Gerçekten seni görmeye can atıyorum.

I'm really looking forward to seeing you.

Ben onun raporuna göz atıyorum.

I'm looking over his report.

Ondan haber almaya can atıyorum.

I am looking forward to hearing from him.

Onu görmek için can atıyorum.

- I've been dying to see her.
- I've been dying to see him.
- I'm dying to see her.
- I'm dying to see it.

Tom'u görmek için can atıyorum.

I've been dying to see Tom.

Bir kola için can atıyorum.

I'm dying for a coke.

Tuvalete gitmek için can atıyorum.

I'm dying to go to the toilet.

Tom'la tanışmaya gerçekten can atıyorum.

I'm really looking forward to meeting Tom.

Tom'la tanışmak için can atıyorum.

I'm dying to meet Tom.

Gerçekten seninle çalışmaya can atıyorum.

I'm really looking forward to working with you.

Onunla tanışmak için can atıyorum.

I've been dying to meet him.

Bir bira için can atıyorum.

- I'm dying for a beer!
- I'm dying for a beer.

Hepinizle tanışmak için can atıyorum.

I'm dying to meet you all.

Seninle olmak için can atıyorum.

I am dying to be with you.

Geldiğinde seninle görüşmeye can atıyorum.

- I am looking forward to meeting you when you come.
- I'm looking forward to meeting you when you come.

Biraz izne çıkmaya can atıyorum.

Tom is looking forward to taking some time off.

Onları görmek için can atıyorum.

I'm dying to see them.

Seçme ilanına bakıyorum, kategorilere göz atıyorum,

I look at the casting call, I'm going down the categories,

Bu günlerde seni görmeye can atıyorum.

I'm looking forward to seeing you one of these days.

Ben, Kumiko'yu görmek için can atıyorum.

- I'm dying to see Kumiko.
- I really want to see Kumiko.
- I really want to meet Kumiko.

Önümüzdeki pazar seni görmeye can atıyorum.

- I'm looking forward to seeing you next Sunday.
- I am looking forward to seeing you next Sunday.

Çığlık atıyorum çünkü bir fare gördüm!

I am screaming because I saw a mouse!

Yakında seni tekrar görmeye can atıyorum.

I look forward to seeing you again soon.

Bu nisanda seni görmeye can atıyorum.

I'm looking forward to seeing you this April.

O filmi izlemeye gerçekten can atıyorum.

I'm really looking forward to seeing that film.

Bir fincan kahve için can atıyorum.

I'm dying to have a cup of coffee.

Ben de seni görmeye can atıyorum.

I'm looking forward to seeing you as well.

Tom'u tekrar görmeye gerçekten can atıyorum.

I'm really looking forward to seeing Tom again.

Gelecek hafta yürüyüşe çıkmaya can atıyorum.

We are looking forward to going on a hike next week.

Soğuk bir içecek için can atıyorum.

- I'm dying for a cold drink.
- I am dying for a cold drink.

İçeride ne olduğunu öğrenmeye can atıyorum.

I'm dying to know what's inside.

Seni ve aileni görmeye can atıyorum.

- We are looking forward to seeing you and your family.
- We're looking forward to seeing you and your family.

Ben bu kamera için can atıyorum.

I'm dying for that camera.

Ayakos'un günlüğünü tekrar okumaya can atıyorum.

I'm looking forward to reading Ayako's diary again.

Tom gibi olmak için can atıyorum.

I aspire to be like Tom.

- Bu konu ile ilgili düşüncelerini duymaya can atıyorum.
- Bu konu hakkındaki düşüncelerini duymaya can atıyorum.

I look forward to hearing your thoughts on this matter.

Mühendislik yüksek lisansımı bıraktığımı bilmeniz için atıyorum.

to pursue a career as a full-time musician.

Ben şimdi sadece kola için can atıyorum.

I am just dying for a Coke right now.

Tom'un ne dediğini bulmak için can atıyorum.

I'm dying to find out what Tom said.

Tom'un bavulunda ne olduğunu bilmeye can atıyorum.

I'm dying to know what's in Tom's suitcase.

- Seni çok istiyorum.
- Senin için can atıyorum.

- I'm dying for you.
- I am dying for you.

Bu kış ülkeni ziyaret etmeye can atıyorum.

I'm looking forward to visiting your country this winter.

Bu iyi haberi aileme söylemeye can atıyorum.

I'm aching to tell this good news to my family.

Ben bir fincan kahve için can atıyorum.

I'm dying for a cup of coffee.

Bir istatistikçi olarak onun yeteneğine iftira atıyorum.

I'm casting aspersions on his competency as a statistician.

Şapkan ve elbisen içinde seni görmeye can atıyorum.

I'm looking forward to seeing you in your cap and gown.

- Hiç param yok.
- Beş parasızım.
- Meteliğe kurşun atıyorum.

- I'm broke.
- I'm skint.
- I'm brassic.

Senin hakkında daha fazla öğrenmek için can atıyorum.

I'm dying to learn more about you.

Ben sık sık evimi görmek için can atıyorum.

I often yearn for home.

Ben haftalardır senden haber almak için can atıyorum.

I've been looking forward to hearing from you for weeks.

Güzel İngiliz mutfağını yeniden keşfetmek için can atıyorum.

I'm dying to rediscover fine British cuisine.

İngiltere'yi bir kez daha ziyaret etmek için can atıyorum.

I am anxious to visit Britain once again.

Şehrini ziyaret ettiğim gelecek sefer seninle görüşmeye can atıyorum.

I'm looking forward to meeting with you the next time I visit your town.

- Kısa sürede seni görmeye can atıyorum.
- Yakında seni görmeyi iple çekiyorum.

- I'm looking forward to seeing you soon.
- I am looking forward to seeing you soon.

- Ben onun için sabırsızlanıyorum.
- Ben ona can atıyorum.
- Ben onu dört gözle bekliyorum.

- I'm looking forward to it.
- I am looking forward to it.

- Çok geçmeden seni tekrar görmeyi iple çekiyorum.
- Çok geçmeden seni tekrar görmeye can atıyorum.

I'm looking forward to seeing you again before long.

- Ben bunu denemeye istekli olurdum.
- Bunu denemek için can atıyorum.
- Bunu denemeyi çok isterim.

I'd be willing to give it a try.

Başardıkları her şey için onu ve Vali Palin'i tebrik ediyorum ve önümüzdeki aylarda bu milletin sözünü yenilemek için onlarla çalışmaya can atıyorum.

I congratulate him and Governor Palin for all they have achieved, and I look forward to working with them to renew this nation's promise in the months ahead.