Translation of "Sizinle" in English

0.016 sec.

Examples of using "Sizinle" in a sentence and their english translations:

sizinle paylaşayım.

some of my childhood memories.

Sizinle paylaşacağım.

I'm going to share it with you.

Sizinle ilgileneceğiz.

We're going to take care of you.

Sizinle geleceğim.

I am coming with you.

Sizinle kalıyorum.

I'll stay with you.

Sizinle olmalıyız.

We should be with you.

Sizinle geleceğiz.

We'll come with you.

Sizinle konuşuyordum.

I was talking to you.

Sizinle kalıyoruz.

We're staying with you.

- Sizinle konuşmak niyetindeydim.
- Aklımda sizinle konuşmak vardı.

I've been meaning to speak with you.

Eğer sizinle anlaşamadıysam,

so, if you and I disagree,

Sizinle çalışmak istiyoruz.

- We would love to work with you.
- We'd love to work with you.

Sizinle gökyüzüne dokunabilirim.

I can touch the sky with you.

Tom sizinle konuşmalı.

Tom needs to talk to you.

Sizinle çalıştığıma memnunum.

Glad I am to be working with you.

Sizinle konuşmak istiyorum.

- I want to talk to you.
- I want to speak to you.

Sizinle gidebilir miyiz?

Can we ride with you?

Sizinle tanışmak istiyorum.

I would like to meet you.

Sizinle konuşmak istiyor.

He wants to talk to you.

Oraya sizinle gideceğim.

I'll go with you.

Sizinle konuşabilir miyim?

- May I talk to you?
- May I talk with you?

Tom sizinle kalabilir.

Tom can stay with you.

Sizinle konuşabilir miyiz?

Can we have a word with you?

Sizinle çalışmak zor.

- You're difficult to work with.
- It's difficult to work with you.

Sizinle nerede buluşabiliriz?

Where can we meet you?

Sizinle çalışmak güzeldi.

It was good working with you.

Sizinle tanışmak güzeldi.

It was good to meet you.

Sizinle ilgileneceğiz, Tom.

We'll take care of you, Tom.

Sizinle irtibat kuracağım.

I'll get in touch with you.

Ben sizinle kalıyorum.

I'm staying with you.

Sizinle önde tanışacağız.

We'll meet you out front.

Biri sizinle görüşecek.

Someone is going to see you.

Sizinle konuşmak zorundayım.

We have to talk to you.

Ben sizinle savaştayım.

I am at war with you.

Sizinle yaşamayı seviyorum.

I love living with you.

Sanırım sizinle gitmeliyiz.

I think we should go with you.

Sizinle kaçmak istedim.

I wanted to run away with you.

Sizinle konuşmak istedik.

We wanted to talk to you.

Sizinle oturabilir miyim?

- Can I sit with you?
- Can I stay with you?
- May I sit with you?

Tom sizinle kalacak.

Tom will stay with you.

O sizinle karşılaştıramaz.

He can't compare with you.

Sizinle konuşmak güzeldi.

Nice talking with you.

Artık sizinle çalışmayacağım.

I'm not going to be working with you anymore.

Sizinle didişmekten bıktım.

I'm tired of fighting with you.

Biz sizinle çalışacağız.

We'll work with you.

Sizinle tekrar görüşeceğiz.

We'll see you again.

Ben sizinle gidebilirim.

I might as well go with you.

Sizinle konuşmalıyım çocuklar.

I need to talk to you guys.

Sizinle kalmak istiyorum.

I want to stay with you.

Sizinle ilgili değil.

It's not about you.

- Onun sizinle bir ilgisi yok.
- Sizinle bir ilgisi yok.

- That has nothing to do with you.
- It has nothing to do with you.

sizinle paylaşmaktan gurur duyuyorum.

and we've won more than 20 awards for the work that we've done.

Şanslarımı sizinle birlikte alacağım.

I'll take my chances with you.

Sonsuza kadar sizinle olacağım.

I'll be with you forever.

Kısmen sizinle aynı fikirdeyim.

I partly agree with you.

Sizinle tekrar konuşmak istiyorum.

I would like to talk with you again.

Sizinle hangi doktor ilgileniyor?

Which doctor is attending you?

Sizinle biraz konuşabilir miyim?

May I talk with you for a moment?

Sizinle konuşmak bir zevkti.

It's been a pleasure talking to you.

Ben sizinle konuşabilir miyim?

May I speak to you?

Sizinle tamamen aynı fikirdeyim.

I couldn't agree with you more.

Sizinle konuşmaktan keyf aldım.

- I've enjoyed talking to you.
- I have enjoyed talking to you.

Sizinle tanışmak bir zevkti.

It's a pleasure to meet you.

Tom'un sizinle olduğunu sanıyordum.

- I thought Tom was with you.
- I thought that Tom was with you.

Tom sizinle tanışmak istiyor.

Tom wants to meet you.

Tom sizinle konuşmak istiyor.

Tom wants a word with you.

Sizinle dans edebilir miyim?

May I dance with you?

Sizinle birkaç gün geçireceğim.

I'll spend a few days with you.

Biz sizinle gurur duyuyoruz.

We're proud of you.

Herkes sizinle aynı fikirde.

Everybody agrees with you.

Tam burada sizinle birlikteyiz.

We're right here with you.

Sizinle konuşurken düz durun!

Stand up straight when I'm talking to you!

Tom sizinle irtibat kuracak.

Tom will contact you.

Tom sizinle birlikte gidecek.

Tom is going to go along with you.

Başka kim sizinle birlikte?

Who else is with you?

Tom sizinle oyun oynuyor.

Tom is toying with you.

Hey, bayan, sizinle konuşuyoruz.

Hey, lady, we're talking to you.

Ben sizinle birlikte çalışabilirmiyim?

May I run with you?

Sizinle çalışmaktan gurur duyuyorum.

- I am proud to work with you.
- I'm proud of working with you.

- Sizinle geleceğim.
- Seninle gelebilirim.

I will come with you.

Sizinle görüşmeye can atıyordum.

I've been dying to meet you.

Sizinle gelmem gerektiğini biliyordum.

- I knew I should've come with you.
- I knew I should have come with you.

Sizinle gitmem gerektiğini biliyordum.

- I knew I should've gone with you.
- I knew I should have gone with you.