Translation of "Garanti" in English

0.011 sec.

Examples of using "Garanti" in a sentence and their english translations:

Garanti yok.

There's no guarantee.

Garanti süresi nedir?

What is the warranty period?

Güvenlik garanti edilmez.

- Safety is not guaranteed.
- Safety isn't guaranteed.

Bunu garanti edemeyiz.

We can't guarantee that.

Hiçbir garanti yoktur.

- There're no guarantees.
- There are no guarantees.

Buna garanti veriyorum.

I guarantee it.

Hiçbir garanti yok.

- There're no guarantees.
- There are no guarantees.

Sonucu garanti edemem.

I can't guarantee the outcome.

- Bunun olacağını garanti edemem.
- Bunun olacağına dair garanti veremem.

- I can guarantee that that'll happen.
- I can guarantee that'll happen.

Güvenliğimizi garanti edebilir misin?

Can you guarantee our safety?

Onu garanti edebilir misin?

Can you guarantee that?

Böyle bir garanti veremem.

I can't make a guarantee like that.

Onlara başarıyı garanti etmiyorum.

I'm not guaranteeing them success.

Televizyonumun garanti süresi bitti.

The warranty for my TV is expired.

Başarını garanti etmem zor.

It's hard for me to guarantee your success.

O bunu garanti ediyor.

He guarantees it.

Tom bunu garanti ediyor.

Tom guarantees it.

Mary bunu garanti ediyor.

Mary guarantees it.

Biz bunu garanti ediyoruz.

We guarantee it.

Onlar bunu garanti ediyor.

They guarantee it.

Henüz onu garanti etmezdim.

I wouldn't guarantee it yet.

Size hiçbir garanti veremem.

I can't give you any guarantees.

Bunun olmayacağını garanti ederim.

- I guarantee that's not going to happen.
- I guarantee that isn't going to happen.

Bunun olacağını garanti edemem.

- I can't guarantee that that's going to happen.
- I can't guarantee that's going to happen.
- I can guarantee that that'll happen.

Ancak gelişme asla garanti edilemez.

But progress is never guaranteed.

Ürünlerimize bir yıllığına garanti veriyoruz.

We guarantee our products for one year.

Tutuklanman için bir garanti var.

There's a warrant out for your arrest.

Senin güvenliğini garanti edebileceğimizi sanmıyorum.

I don't think we can guarantee your safety.

Bundan pişman olmayacağına garanti veriyorum.

I guarantee you won't regret it.

Kişisel olarak güvenliğini garanti ederim.

I'll personally guarantee your safety.

Yatırımda % 6 getiri garanti ediliyor.

A 6% yield is guaranteed on the investment.

Bu filmi beğeneceğini garanti ederim.

- I'll guarantee that you'll enjoy this movie.
- I'll guarantee that you'll enjoy this film.

Onu garanti ediyorsun, değil mi?

You guarantee it, don't you?

Kaza hasarları garanti kapsamında değildir.

Accidental damage isn't covered by the warranty.

Hiçbir şey gerçekten garanti edilmez.

Nothing is really guaranteed.

- Normal aşınma ve yıpranma garanti kapsamında değildir.
- Garanti normal aşınma ve yıpranmayı içermemektedir.

The warranty doesn't cover normal wear and tear.

Bu yolla Avrupa gelirinizi garanti etmiyor.

This way Europe is not guaranteeing your income.

Bana destek olacağına garanti gözüyle bakıyordum.

I took it for granted that he would stand by me.

Sadece güvende olduğumuzu garanti altına alıyorum.

I'm just making sure we're safe.

Güvenlik duvarı, internette güvenliğinizi garanti eder.

A firewall guarantees your security on the internet.

Bu bir garanti ile mi geldi?

Did this come with a guarantee?

Tam sorumluluğu kabul edeceğini garanti ederim.

I assure you I'll accept full responsibility.

Bunun gerekli olmayacağına seni garanti ederim.

I assure you that won't be necessary.

Bu bilginin doğru olduğuna garanti veririm.

I guarantee that this information is correct.

Bu saate bir yıl garanti veriyorlar.

They guarantee this clock for a year.

Sana bir iş bulacağımı garanti ederim.

I guarantee I'll get you a job.

Tom Mary'ye bunu yapabileceğini garanti etti.

Tom assured Mary that he could do that.

Özetle, güvenliği yabancı ordular tarafından garanti edilen

In summary, we have an African country where security is granted by foreign armies and

Maaşınızın bir yıl sonra artacağını garanti edeceğim.

I will ensure that your salary increases after one year.

Üretici yeni makineye 5 yıl garanti verdi.

The manufacturer guaranteed the new machine for 5 years.

"Proje zamanında tamamlanacak mı?" "Bunu garanti edebilirim."

"Will the project be completed on time?" "I can guarantee it."

Gelecek pazartesiye kadar işi yaptırabileceğimizi garanti edemiyorum.

I can't guarantee we'll be able to get the job done by next Monday.

Dan ona zarar vermeyeceğini Linda'ya garanti etti.

Dan assured Linda that he wasn't going to hurt her.

İçki içtiği zaman Tom davranışını garanti edemez.

Tom cannot guarantee his behaviour when he drinks.

Balıkçı ürünlerinin menşeini ve tazeliğini garanti eder.

The fishmonger guarantees the origin and freshness of his products.

Tom'un buraya zamanında gelmeyeceğini neredeyse garanti edebilirim.

I can almost guarantee that Tom won't get here on time.

Bu ürün beş yıllık garanti ile geliyor.

This product comes with a five-year warranty.

Mavi hayalet gösterisinin seneye de gerçekleşmesini garanti ediyor.

ensuring the blue ghosts' show will return next year.

Her şeyin zamanında hazır olacağını size garanti ediyorum.

I assure you everything will be ready on time.

Bu zayıflama programına devam ederseniz kilo vermeniz garanti.

If you follow this weight loss plan, it's guaranteed to work.

Her şeyin zamanında hazır olacağını sana garanti ediyorum.

I assure you everything will be ready on time.

Tom artık onu yapmayacağına dair bana garanti verdi.

Tom assured me that he wouldn't do that anymore.

Bazı şirketler işçilerine yaşam boyu bir iş garanti ediyor.

Some companies guarantee their workers a job for life.

Bu gecenin galası için büyük bir izleyici garanti ediyorum.

I guarantee a huge audience for tonight's premiere.

Diğer toplumların haklarını ihlal etmeyi garanti eden ceza hukuku sistemi

but about ensuring that certain people, certain communities are protected,

En iyi eğitimi aldığını garanti etmek için ne gerekiyorsa harcıyorlar.

best education for their boys and girls.  

Sana raporun bir kopyasını verebilirim ama onun doğruluğunu garanti edemem.

I can give you a copy of the report, but I can't vouch for its accuracy.

Biz Quebec eyaletinin dil akademilerindeki en düşük fiyatı garanti ediyoruz.

We guarantee the lowest price in language academies in the province of Québec.

Tom yarın burada olmayacak. Sana bu kadar çok garanti veriyorum.

Tom won't be here tomorrow. I guarantee you that much.

Demokrasi, bizim layık olduğumuzdan daha iyi yönetilmeyeceğimizi garanti eden bir yöntemdir.

Democracy is a method which ensures that we should not be governed better than we deserve.

- Düşünce özgürlüğü anayasa tarafından garanti altına alınmıştır.
- Düşünce özgürlüğü anayasal güvenceye alınmıştır.

Freedom of thought is guaranteed by the constitution.

Bu bağlılık ve ya en azından itaat, sadece hediyeler ve pohpohlamakla garanti edilemezdi.

Aware that loyalty, or at least compliance, cannot be guaranteed by flattery and gifts alone,

Biz Quebec, Kanada'da bir Fransızca dil okulu için en düşük fiyatı garanti ediyoruz.

We guarantee the lowest price for a French language school in Quebec, Canada.

- Sana garanti ederim ki konu o değil.
- Seni temin ederim ki konu bu değil.

I assure you that's not the case.

- Tom banko gireceğini düşündüğü okullara bile giremedi.
- Tom garanti girerim diye düşündüğü vasat okulların bile hiçbirine giremedi.

Tom didn't even get into any of his safety schools.

- Tom'u bir daha asla görmediğimizden emin olacağım.
- Seni temin ederim, Tom'u bir daha asla görmeyeceğiz.
- Tom'u bir daha hiç görmeyeceğiz, sana garanti veriyorum.

I'll make sure we never see Tom again.