Translation of "Böyle" in Korean

0.012 sec.

Examples of using "Böyle" in a sentence and their korean translations:

İşte böyle.

갑니다

Böyle takıyorsunuz.

뒤집어서 씁니다

Şimdiyse böyle.

그리고 지금은 이런 모습이죠.

Kendilerini böyle övmeye,

혹은 그것을 자랑하지 않으면 안 되게 되거나

İşte böyle, bakın.

자, 보세요

Bakın, böyle kırıyorsunuz.

자, 이렇게 깹니다

Ya da böyle.

기억해주셨으면 합니다.

Neden böyle oluyor?

그럼 왜 일어나는 것일까요?

Çünkü böyle yaparak

그런 연습을 통해서

Neyse, İşte böyle.

자, 이제 알겠네요.

Gripte böyle olmaz.

Top böyle yok oluyor

이 공은 이렇게 사라지고요.

Ama bu böyle işlemiyor.

하지만 그렇게는 안 되더군요.

Böyle bir sınırlama yok.

이런 제약은 있을 수 없습니다.

Peki neden böyle oluyor?

왜 그럴까요?

Bakın, onları böyle bırakacağız.

자, 이렇게 땅속에 두고

Bakın, bu böyle dönüyor.

자, 이렇게 걸고

Böyle asla karşıya geçemem.

절대 못 건널 겁니다

İşte böyle, onu aldık.

됐어요, 잡았어요

İşte, gerçeği böyle bulursunuz.

그것이 바로 진실을 찾는 과정입니다.

Böyle 1.000 kareniz olur.

약 1,000개의 정사각형을 얻을 수 있을 겁니다.

İşte dostum. İşte böyle.

이리 와, 옳지.

Böyle bir şey oluyor.

이런 내용입니다.

Bu hep böyle oldu.

항상 그랬습니다.

Ben de böyle düşünmüyorum.

저는 그렇게 생각하지 않았습니다.

Karşılaşacağınız arayüz böyle gözükürdü.

그 인터페이스는 이런 모습일 것입니다.

Böyle bir oda değil.

여기와는 다르죠.

Böyle bir durumda bile,

유일한 결론은

Maalesef, durum böyle değil.

불행히도 그렇지 않습니다.

Bütün kültürler böyle sabit değil.

다 그렇게 엄격하진 않아요.

Kimsenin yeniden böyle hissetmesini istemedim.

그 누구도 다시는 그 런 감정을 안 느꼈으면 했어요.

Hiç böyle bir acı hissetmemiştim.

지금까지 겪은 고통 중 최악이었답니다

Ve biz de böyle yapacağız.

바로 지금 우리처럼요

İşte böyle, ağzı biraz açılıyor.

자, 입이 조금 열렸어요

Böyle az az, ortaklarımızla çalışarak,

저희는 조금씩 조금씩 파트너들와 함께 일하며,

Ve böyle şeyleri fark ederim.

그런 걸 자주 접하죠.

Manhattan ile karşılaştırıldığında böyle görünüyor.

이 도시가 어느 정도 크기인지 기존의 도시와 비교할 때

Ama bence bu böyle olmamalı.

하지만 저는 이대로가 되어서는 안된다고 생각합니다.

Eleştirel düşünmek -- bilimi böyle ilerletiriz --

과학의 진보를 생각하는 냉철한 사고도 중요해요.

“Çin hükümeti ona böyle diyor.”

중국 정부가 이렇게 부른다는 것만 알고 있었죠

Bu neden böyle oluyor, diye düşündüm.

왜 이런 일이 일어나는 걸까? 라고 생각했습니다

Ama durum, her zaman böyle değildi

하지만 지구가 항상 이랬던 것은 아닙니다.

Bu durum birçok Afrika ülkesinde böyle.

아프리카의 여러 나라에서 이런 일이 생기고 있습니다.

Ama böyle kar yağarken akıllı davranmalısınız.

이렇게 눈이 올 때는 더 현명해져야 합니다

Ama böyle şeyler buralarda nadir görülmez.

여기서 이런 시체를 찾는 건 드문 일이 아닙니다

Ama böyle şeyler buralarda nadir görülmez.

여기서 이런 시체를 찾는 건 드문 일이 아닙니다

Onu böyle yemenin hiç sakıncası yok.

이건 그냥 이렇게 먹어도 돼요

Neyse ki, böyle bir şey var:

다행히, 지하에도 식물과 같은 것이 존재하며

Bunu şöyle düşünün, ben böyle düşünüyorum,

이렇게 생각해보세요- 아니, 저는 이렇게 생각해요.

Ve belli ki böyle kişiler var --

물론 그런 사람들은 있죠.

Projemin fikri işte böyle ortaya çıktı.

제 프로젝트를 위한 아이디어는 이렇게 생겨났습니다.

Herkes bunu böyle bir kibirle karşılayamaz.

누구나 무덤덤할 수 있는 건 아니지만

Bir virüs böyle görünür örneğin koronavirüsü.

코로나바이러스와 같은 바이러스는 이와 같은 생김새를 갖습니다.

Bütün ilgili çekmiştim ve böyle sürdü.

이 실험으로 저는 국가적으로 많은 관심을 받았습니다.

Google çağında sihir yaşamaya böyle devam ediyor

마술이 구글의 시대에서 살아남는 방법이죠.

Benimsemem ve sahiplenmem gerektiğini böyle fark ettim.

온전한 나로서 내 몸과 몸의 이미지를 찾아야 한다고요.

Bu adam neden böyle bir iddiada bulunuyor?

왜 이 사람은 그런 일을 했던 걸까요?

Böyle bir kasaba börtü böcek aramak için

저런 마을은 생물을 찾기에

Böyle tünellerde ilerlerken kaybolmak hiç eğlenceli değildir.

이런 갱도를 따라 이동할 때 길을 잃으면 곤란하죠

Bakın, böyle girintili çıkıntılı yerlerde akrep bulabilirsiniz.

자, 여기 이런 틈에서는 전갈이 나올 수 있어요

Sarmal hâline gelip kafalarını böyle geriye çekmeleri

저렇게 머리를 뒤로 빼고 똬리를 틀었을 때는

Ve Tom bu sesi çıkardığında böyle gözüküyor.

맞아요, 지금 톰이 하고 있는 것과 같죠.

Çok şey ifade eden böyle bir zamanda

살아 있는 것 자체가 벅찬 감동이죠,

O kişiyi böyle problemlerin daha en başından

우리는 그 리더가 재앙을

Tabii ki asıl soru, neden böyle olduğu.

문제는 왜 이런 일이 일어나는 걸까요?

Ve eğer böyle bir şeyi tecrübe etmediyseniz

그리고, 그걸 경험했던 적이 있다면,

Fakat orman faresinin böyle bir seçeneği yok.

‎하지만 숲쥐는 그럴 수가 없습니다

Beynimiz, böyle zor soruları sorabilecek kadar güçlü

우리 뇌는 심오한 질문을 던질 수 있는 능력이 있지만

İşte, internetin böyle ilginç bir yönü var.

인터넷의 재미있는 점이죠.

Böyle bir ortama gerçekten yakın olmak istiyorsan

‎이런 바닷속 환경을 ‎온전히 체험하고 싶다면

Çünkü okyanuslardaki plastik parçaların çoğu böyle görünmüyor.

왜냐하면 바다에 있는 대부분의 플라스틱 조각은 이렇게 생기지 않았기 때문입니다

Peki balayı için neden böyle bir şey yaptık?

그렇다면, 우린 왜 밀월 여행을 간답시고 이런 짓을 했을까요?

Fakat bunun her zaman böyle olmadığını da öğrendim.

하지만 또 늘 그렇지만도 않다는 걸 깨달았습니다.

O zamana kadar annem böyle biri olduğunu bilmiyordu.

그때까지도 어머니는 여자친구의 존재를 모르고 계셨습니다.

Düşündüğümüz ya da benimsediğimiz böyle bir şey mi?

우리가 상상하거나 넘겨짚는 것과 비슷한가요?

Bakın, onları böyle bırakacağız. Ve de üstünü dolduracağım.

자, 이렇게 땅속에 두고 흙을 덮습니다

Hem de böyle bir günde güneş de olmaz.

오늘 같은 낮에는 해가 안 보이죠

Özellikle böyle sistemleri aramak üzere tasarlanmış gözlemevleri kurduk.

행성 발견을 위한 전용 관측소도 설립했습니다.

Ve böyle yorumların neden incitici olduğunu anlamak için,

"또 왜 이러한 말들이 상처를 주는지,

Ama biliyorsunuz ki böyle büyük bir zafer kazandığınızda

하지만 이런 큰 승리를 거둘 때

Buzdan bloklar oluşturup böyle küçük bir yarı küre yapabiliriz.

얼음 블록을 만들어서 반원형 돔을 쌓는 거예요

Böyle bir şeyden sağlam kar ve buz blokları... ...yapamam!

단단한 눈 얼음 블록을 만들지는 못해요 이런 눈으로는요!

Ama bilirsiniz, böyle zamanlarda gücümü nereden aldığımı da düşünürüm.

이럴 때 드는 생각이 있습니다 '나는 어디서 힘을 얻을까?'

Bu normal bir el feneri değil, böyle görünüyor. Ultraviyole.

일반적인 손전등과 달리 자외선 조명이죠

Böyle bir organın bunu başarması cidden mükemmel bir şey.

이 기관이 그러한 놀라운 일을 합니다.

Çevreci ve gergedan savunucusu olan Clare Campbell böyle durumlarda

보호 활동가이자 코뿔소 옹호가인 클레어 캠벨은

Böyle bir altınfıçı kaktüsünde bol miktarda iyi sıvı bulunur.

이런 금호선인장에는 사실 좋은 수분이 많습니다

Peki düşmana neden böyle açık bir hedef sunulmalıydı ki?

하지만 왜 그렇게 적에게 쉬운 목표가 되도록 나타나야 했을까?

Hareket şekli böyle. Aldatmaya yönelik inanılmaz bir yaratıcılığı var.

‎암컷 문어는 이런 식으로 ‎놀라운 창의력을 발휘해 ‎몸을 숨기는 거예요