Translation of "Dişçi" in English

Bir dişçi görmelisin.

- You should go see a dentist.
- You should go to the dentist.

Dişçi şekerleme yemeni istemiyor.

The dentist doesn't want you to eat sweets.

Bir dişçi randevum var.

I have a dentist appointment.

Dişçi "Ağzını aç" dedi.

- "Open your mouth" said the dentist.
- "Open your mouth", said the dentist.

Dişçi, dişlerime işlem yaptı.

- The dentist treated my teeth.
- The dentist worked on my teeth.

Bir dişçi olduğunu bilmiyordum.

- I didn't know you were a dentist.
- I didn't know that you were a dentist.

Dişçi ağzımı açmamı söyledi.

The dentist told me to open my mouth.

Dişçi bugün bana bakabilir mi?

Can the dentist see me today?

Dişçi onun kötü dişini çekti.

The dentist pulled out her bad tooth.

Tom bir dişçi ile evli.

Tom is married to a dentist.

Güzel bir dişçi tanıyor musun?

Do you know a good dentist?

İyi bir dişçi tanıyor musun?

Do you know a good dentist?

Gelecekte bir dişçi olmak istiyorum.

I'd like to be a dentist in the future.

Dişçi çürük dişimi zorla çekti.

The dentist pulled out my decayed tooth by force.

Gelecekte bir dişçi olmayı istiyorum.

I wish to become a dentist in future.

Tom'un bir dişçi randevusu var.

Tom has a dentist appointment.

Gelecekte bir dişçi olmayı ümit ediyorum.

I hope I will become a dentist in the future.

Dişçi bana saat yediye randevu verdi.

The dentist gave me an appointment for seven o'clock.

Pazartesi günü bir dişçi randevum var.

I have a dentist appointment on Monday.

Tom'un dişçi olan bir oğlu vardır.

Tom has a son who is a dentist.

Tom'un 2.30'da dişçi randevusu var.

Tom has a dentist appointment at 2:30.

Dişçi herhangi bir tatlı yememeni ister.

The dentist would like you not to eat any sweets.

Dişçi herhangi bir tatlı yememeni istemez.

The dentist does not want you to eat any sweets.

Sen bir dişçi değilsin, değil mi?

- You aren't a dentist, are you?
- You're not a dentist, are you?

Saat 2.30'da bir dişçi randevum var.

I have a dentist appointment at 2:30.

Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edildi.

Electric chair was invented by a dentist.

Bay Suzuki bir dişçi değildir. O bir doktordur.

Mr. Suzuki isn't a dentist. He's a physician.

Dişçi, diş ağrım için bana bazı haplar verdi.

The dentist gave me some pills for my toothache.

Bir dişçi olan bir çocuk film yıldızını karakterize eden ilginç bir program izledim.

I saw an interesting program that featured a child movie star who had become a dentist.

O ona bir dişçi görmesini tavsiye etti fakat o öyle yapacak yeterli zamanı olmadığını söyledi.

She advised him to see the dentist, but he said he didn't have enough time to do so.