Translation of "çekti" in French

0.007 sec.

Examples of using "çekti" in a sentence and their french translations:

Saçımı çekti.

Elle m'a tiré les cheveux.

Tom içini çekti.

Tom soupira.

Tom kopya çekti

Tom trichait.

Evin fotoğraflarını çekti.

- Elle a pris des photos d'une maison.
- Elle a pris une maison en photo.

Tom ipi çekti.

Tom tira la corde.

O, gömleğimi çekti.

- Il a tiré ma chemise.
- Il a tiré sur ma chemise.

Tom sifonu çekti.

Tom a tiré la chasse.

Kamerayla resimlerimi çekti.

Il prit une photo de moi avec son appareil.

Tom fotoğraflar çekti.

Tom a pris des photos.

Tom burnunu çekti.

Tom a reniflé.

Neden tişörtün çekti?

Pourquoi ton T-shirt a rétréci?

Kazağını başının üzerine çekti.

Elle tira son chandail au-dessus de sa tête.

O bir resim çekti.

- Il a pris une photo.
- Il avait pris une photo.

O bir nutuk çekti.

- Il a fait un discours.
- Il prononça un discours.
- Il a prononcé un discours.

Kedi, pençelerini geri çekti.

Le chat a rentré ses griffes.

O, bizim dikkatimizi çekti.

Elle attira notre attention.

Genç kız içini çekti.

La jeune fille poussa un soupir.

Bu resmi kim çekti?

Qui a pris cette photo ?

Ailenin bir fotoğrafını çekti.

Il prit une photo de la famille.

Televizyonun fişini kim çekti?

Qui a débranché la télé ?

Bu resimleri kim çekti?

Qui a pris cette photo ?

Tom yangın alarmınıı çekti.

Tom a tiré l'alarme d'incendie.

O bu fotoğrafı çekti.

C'est lui qui a pris cette photo.

Onlar yeterince acı çekti.

- Ils ont assez souffert.
- Elles ont assez souffert.

Tom bu fotoğrafı çekti.

Tom a pris cette photo.

Tom yine iç çekti.

Toma soupira de nouveau.

Tom üç fotoğraf çekti.

- Tom prit trois photos.
- Tom a pris trois photos.

Sami filmi Mısır'da çekti.

Sami a tourné le film en Égypte.

Dünya beni uzaklaştırmadı, yakınına çekti.

Le monde ne m'a pas repoussée ; il m'a au contraire attirée vers lui.

Çocuk "Üzgünüm" diyerek içini çekti.

"Je suis désolé", soupira le garçon.

O sandalyeyi ona doğru çekti.

Elle tira la chaise vers elle.

Taro bankadan 10.000 yen çekti.

Taro a retiré 10.000 yens à la banque.

Güzel manzaranın bir fotoğrafını çekti.

Il prit une photo du beau paysage.

O biyoloji sınavında kopya çekti.

Il a triché à l'examen de biologie.

Güzel manzaranın bir resmini çekti.

Il prit une photo du beau paysage.

Dişçi çürük dişimi zorla çekti.

Le dentiste a retiré ma dent cariée en forçant.

Penceredeki elbise, Tom'un dikkatini çekti.

La robe dans la vitrine a accroché l'œil de Tom.

Tom çiçeklerin bir resmini çekti.

Tom a pris les fleurs en photo.

Tom bir sürü fotoğraf çekti.

Tom a pris beaucoup de photos.

Tom gömleksiz bir selfie çekti.

Tom a pris un selfie torse nu.

Vitrindeki elbise senin dikkatini çekti.

La robe dans la vitrine t'a accroché l'œil.

Bu konferans 150 diplomat çekti.

Cette conférence a attiré 150 diplomates.

O hemen onun dikkatini çekti.

Il a immédiatement attiré son attention.

O birçok insanın dikkatini çekti.

Il attira l'attention de beaucoup de gens.

O bana el hareketi çekti.

Il m'a fait un bras d'honneur.

Onu yıkadığım için tişörtüm çekti.

Mon T-shirt a rétréci parce que je l'ai lavé.

Tom kaç tane resim çekti?

Combien de photos a pris Tom ?

Proje çevrim içinde de ilgi çekti,

Puis le projet a été repéré sur Internet,

- Resmi kim aldı?
- Resmi kim çekti?

Qui a fait la photo ?

Tom kendi kamerasıyla bir resim çekti.

Tom a pris une photo de son appareil photo.

Onun yeni şapkası benim dikkatimi çekti.

Son nouveau chapeau a attiré mon attention.

Kadın, tuhaf şapkasıyla çok dikkat çekti.

La femme attirait les regards avec son chapeau excentrique.

O, sınavda kopya çekti ve yakalandı.

Il a triché à l'examen et s'est fait prendre.

Onun elbisesi partide herkesin dikkatini çekti.

Sa robe attira l'attention de tous à la fête.

Tom banka hesabından biraz para çekti.

Tom a retiré de l'argent de son compte.

İlk başta, Meg vatan hasreti çekti.

Au début, Mag avait le mal du pays.

Polisler olay yerinin birkaç fotoğrafını çekti.

La police a pris quelques clichés du théâtre de l'accident.

O sık sık diş ağrısı çekti.

- Il souffrait fréquemment de maux de dents.
- Il souffrait souvent de maux de dents.

Mağaza vitrinindeki elbise Marie'nin dikkatini çekti.

La robe dans la vitrine a accroché l'œil de Marie.

O onun yanına bir sandalye çekti.

Il déplaça une chaise à côté d'elle.

Tom silahını çekti ve ateş etti.

Tom a sorti son pistolet et a tiré.

Tom bankadan bir miktar para çekti.

Tom a retiré de l'argent à la banque.

Tamam, halat bizi çekti ve kanyona indik.

Ça a tenu, on est dans le canyon.

Mary borçlarını ödemek için bankadan kredi çekti.

Mary a fait un prêt pour pouvoir payer ses dettes.

Tom yeni kamerasıyla eski kamerasının fotoğrafını çekti.

Tom a pris une photo de son ancienne caméra avec sa nouvelle caméra.

Kocasının ölümünden beri Cristina çok acı çekti.

Depuis la mort de son mari, Cristina a beaucoup souffert.

Birçok asker savaşta kötü yaralardan acı çekti.

Beaucoup de soldats souffrirent de terribles blessures dans la bataille.

Mülteciler fiziksel ve duygusal olarak acı çekti.

Les réfugiés ont souffert physiquement et émotionnellement.

Çok fazla yedikten sonra Tom hazımsızlık çekti.

Le garçon a eu une indigestion après avoir trop mangé.

Onu elinden yakaladı ve onu tekneye çekti.

- Elle le saisit par la main et le tira sur le bateau.
- Elle l'a saisi par la main et l'a tiré sur le bateau.

- Fotoğraf onun tarafından çekildi.
- Bu resmi o çekti.
- O bu fotoğrafı çekti.
- Bu fotoğraf onun tarafından çekildi.

- C'est cette photo qu'il a faite.
- C'est lui qui a pris cette photo.

Fransa'nın yeni Birinci Konsolosu Napolyon Bonapart'ın dikkatine çekti

Quand ils se sont rencontrés à Paris, ils se sont réchauffés; Napoléon confie à Ney la délicate

- İş çok ilgimi çekti.
- İşi çok ilginç buldum.

J'ai trouvé le travail très intéressant.

Bir kamyonun geçmesine izin vermek için kenara çekti.

Il s'est écarté pour laisser passer un camion.

O, kafasına bir silah dayadı ve tetiği çekti.

Il s'est mis un pistolet sur la tempe et a appuyé sur la détente.

Tom birden daha fazla fotoğraf çekti, değil mi?

Tom a pris plus d'une photo, n'est-ce pas ?

Mary bir resim çekti ve onu arkadaşına gönderdi.

Marie prit une photo et l'envoya à son amie.

Tom bir özçekim çekti ve onu Mary'ye gönderdi.

Tom a pris un selfie et l'a envoyé à Marie.

Jim, benim kompozisyonumda bazı dil bilgisi hatalarına dikkat çekti.

Jim mit en évidence quelques fautes grammaticales dans ma composition.

Tom yataktan çarşafları çekti ve onları çamaşır makinesine koydu.

Tom retira les draps du lit et les mit à la machine à laver.

Üçüncü yörüngede Anders, tarihin en dikkat çekici fotoğraflarından birini çekti.

Sur la troisième orbite, Anders a capturé l'une des photos les plus remarquables de l'histoire.

Hatta bu konuyu geliştirip Dünya'nın bütün sokaklarının fotoğraflarını bile çekti.

Il a même développé ce sujet et pris des photos de toutes les rues de la Terre.

Bu sabah istasyonda, kalın harfli bir afiş onun dikkatini çekti.

Ce matin, à la gare, une affiche avec de gros caractères lui avait frappé les yeux.

Babam odadan ayrıldığında küçük kız kardeşim bana el hareketi çekti.

Lorsque mon père quitta la pièce, ma petite sœur me fit un doigt d'honneur !

Kız durdu ve gülümsedi; genç adam durdu ve içini çekti.

La jeune fille se tut et sourit ; le jeune homme se tut et soupira.

Dünya'nın bütün sokaklarını, her sokakta bulanan evlerin fotoğraflarını tek tek çekti.

Il a pris des photos de toutes les rues du monde et des maisons de chaque rue.

O, nükleer enerjini kötülükleri üzerine bir saatten daha fazla nutuk çekti.

Il a péroré pendant plus d'une heure sur les fléaux de l'énergie nucléaire.

Baktı ki herkes ona gülen adam diyor, oda gülen adam isminde bir film çekti

Il a regardé tout le monde l'appeler un homme qui souriait, il a fait un film appelé l'homme qui sourit dans la chambre

- O sözleşmeyi kabul ederek kendi ayağına sıktı.
- O sözleşmeyi kabul ederek bindiği dalı kesti.
- O sözleşmeyi kabul ederek kendi ipini çekti.

Il s’est tiré une balle dans le pied en acceptant ce contrat.