Translation of "Dertte" in English

0.014 sec.

Examples of using "Dertte" in a sentence and their english translations:

Başımız dertte.

We're in trouble.

Başın dertte.

You're in trouble.

Başım dertte.

- I am in the soup.
- I am in trouble.

Başı büyük dertte.

He's in big trouble.

Tom'un başı dertte.

Tom is in trouble.

Şimdi başım dertte.

I'm in trouble now.

Onun başı dertte.

- He is in trouble.
- He's in trouble.

Başın dertte mi?

Are you in trouble?

Senin başın dertte.

You're in for trouble.

Gerçekten başım dertte.

- I have a big problem.
- I'm in real trouble.

Başımız dertte mi?

Are we in trouble?

Herkesin başı dertte.

Everyone's in trouble.

Şimdi başımız dertte.

We're in trouble now.

Jim'in başı dertte.

Jim is in trouble.

Sami'nin başı dertte.

Sami got in trouble.

Firmamızın başı dertte.

Our company is in trouble.

Sanırım başın dertte.

I think you're in trouble.

"Tanrım, başımız dertte." dedim.

I was like, oh my god, we're in trouble.

Tom'un başı dertte mi?

Is Tom in trouble?

Tom'un şirketinin başı dertte.

Tom's company is in trouble.

Şimdi Tom'un başı dertte.

Tom is in trouble now.

Eski müdürün başı dertte.

The former director is in a doghouse.

- Başım dertte.
- Başım belada.

- I am in trouble.
- I'm in trouble.

Başım dertte, değil mi?

I'm in trouble, aren't I?

Başım ne kadar dertte?

How much trouble am I in?

Tom'un başı yine dertte.

Tom's in trouble again.

Sanırım başım büyük dertte.

I guess I'm in big trouble.

Başımız ciddi şekilde dertte.

We're in serious trouble.

Tom'un şimdi başı dertte.

- Tom is in trouble now.
- Tom is now in trouble.

Tom'un yine başı dertte.

Tom is in trouble again.

Başımın dertte olduğunu biliyorum.

- I know I'm in trouble.
- I know that I'm in trouble.

Tom'un başı dertte olabilir.

Tom could be in trouble.

Sami'nin başı dertte idi.

Sami was in trouble.

Sami'nin başı dertte değil.

Sami is not in trouble.

Tom'un başının dertte olduğunu düşündüm.

- I thought Tom was in trouble.
- I thought that Tom was in trouble.

Tom başının dertte olduğunu biliyor.

- Tom knows he's in trouble.
- Tom knows that he's in trouble.

Belli ki Tom'un başı dertte.

Tom is obviously in trouble.

Tom'n başı dertte, değil mi?

Tom is in trouble, isn't he?

Yine Tom'un başı dertte mi?

Is Tom in trouble again?

Yasa ile başın dertte mi?

Are you in trouble with the law?

Tom düşündüğümden daha fazla dertte.

Tom is in more trouble than I thought.

Tom'un başı dertte gibi görünüyor.

It sounds like Tom is in trouble.

Son zamanlarda bununla başım dertte.

I've been having trouble with that lately.

Tom'a başının dertte olduğunu söyledim.

I told Tom he was in trouble.

Sevgilisinin yasa ile başı dertte.

Her boyfriend is in trouble with the law.

Dan ve Linda'nın başı dertte.

Dan and Linda are in trouble.

Başın dertte değil, değil mi?

- You aren't in trouble, are you?
- You're not in trouble, are you?

Tom başımızın dertte olduğunu söyledi.

- Tom said that we're in trouble.
- Tom said we're in trouble.

Başı dertte iken benden yardım istedi.

She asked me for help when she was in trouble.

Tom'un neden başı dertte olsun ki?

Why should Tom be in trouble?

Tom şimdi başının dertte olduğunu biliyor.

- Tom knows he's in trouble now.
- Tom knows that he's in trouble now.

Tom'un başı dertte olma ihtimali var.

- There's a chance Tom is in trouble.
- There's a chance that Tom is in trouble.

Mary Tom'un başının dertte olduğunu söyledi.

Mary said Tom was in trouble.

Neden onların başının dertte olduğunu biliyorum.

I know why they're in trouble.

Tom başının büyük dertte olduğunu düşünüyordu.

- Tom thought he was in big trouble.
- Tom thought that he was in big trouble.

Tom başının büyük dertte olduğunu düşünüyor.

- Tom thinks he's in big trouble.
- Tom thinks that he's in big trouble.

Tom'un başı düşündüğümden daha çok dertte.

Tom is in worse trouble than I thought.

Onun başının dertte olduğunu düşünüyor musunuz?

Do you think she's in trouble?

Tom'tan uzak dursaydın başın dertte olmazdı.

You wouldn't be in trouble if you had stayed away from Tom.

Tom Mary'nin başının dertte olmadığını umuyordu.

Tom hoped that Mary wasn't in trouble.

O zaman başımızın dertte olduğunu biliyordum.

I knew we were in trouble then.

Tom ve Mary'nin başları dertte olabilir.

Tom and Mary may be in trouble.

Başın dertte olacak ve bu benim hatam.

You're going to be in trouble and it's my fault.

Tom'un başının dertte olduğunu sana düşündüren ne?

What makes you think Tom is in trouble?

Başım dertte Tom. Gelip beni alman lazım.

Tom, I'm in trouble. I need you to come get me.

Tom başı dertte olduğunu kendi bile bilmiyor.

Tom doesn't even know he's in trouble.

Başı dertte insanların çoğunlukla dönecek yeri yoktur.

People in trouble often have nowhere to turn.

Başı dertte bir arkadaşa yardım etmem gerekiyor.

I need to help a friend in trouble.

Tom başının fena halde dertte olduğunu anladı.

- Tom realized he was in deep trouble.
- Tom realized that he was in deep trouble.

Tom Mary'ye başı dertte olduğunda yardım etti.

Tom helped Mary when she was in trouble.

Tom başı dertte olduğunda benden yardım istedi.

Tom asked me for help when he was in trouble.

Tom her zaman başı dertte gibi görünüyor.

Tom always seem to be in trouble.

Fadıl, Leyla ile başının dertte olduğunu biliyordu.

Fadil knew he was in trouble with Layla.

Neden Tom'un başının dertte olduğunu merak ediyorum.

I wonder why Tom is in trouble.

Tom başı dertte. Ona yardım edebilir misin?

Tom is in trouble. Can you help him?

- Tom'un başı büyük belada.
- Tom'un başı büyük dertte.

- Tom is in deep trouble.
- Tom is in big trouble.

Tom'un hiç yasa ile başı dertte oldu mu?

Has Tom ever been in trouble with the law?

Onların evliliğinin başı dertte olduğuna dair söylentiler var.

There are rumors that their marriage is in trouble.

Tom bunu kabul etmeyecek ama onun başı büyük dertte.

Tom won't admit it, but he's in big trouble.

İçimde Tom'un başının dertte olduğuna dair bir his vardı.

I had a feeling that Tom was in trouble.

Herkesin başı dertte olduğunda yardımını isteyecek birine ihtiyacı var.

Everyone needs someone to turn to when they're in trouble.

Tom'un başı mı dertte yoksa başka bir şey mi?

Is Tom in trouble or something?

Başım dertte iken amcam bana iyi bir tavsiye verdi.

My uncle gave me some good advice when I was in trouble.

O her zaman başı dertte olan insanlara yardım etmeye hazırdı.

She was always willing to help people in trouble.

Her ne zaman başım dertte olsa erkek kardeşim hâlâ beni destekler.

My brother still stands by me whenever I am in trouble.

Tom, sanırım Mary'ye yardım etmemiz gerekiyor. Onun başı dertte gibi görünüyor.

Tom, I think we need to help Mary. It looks like she's in trouble.

- Tom'un başı dertte mi?
- Tom'un başını ağrıtan bir durum mu var?

Is Tom in some kind of trouble?

Tom öğretmenin yüzüne bir göz attı ve onun başının dertte olduğunu biliyordu.

Tom took one look at the teacher's face and he knew he was in trouble.

- Tom'un başı dertte.
- Tom hapı yuttu.
- Tom ayvayı yedi.
- Tom'un başı belada.
- Tom zorluk içinde.
- Tom sıkıntıda.

Tom is in hot water.