Translation of "Herkesin" in Spanish

0.011 sec.

Examples of using "Herkesin" in a sentence and their spanish translations:

herkesin öğrenebileceği,

cualquiera puede aprenderlas,

herkesin kullanabileceği,

con recursos disponibles para todos,

herkesin sorunlarıyla ilgilenilecek.

puedan abordar estos problemas.

Herkesin bildiğini düşünüyorum.

Creo que lo sabe todo el mundo.

Herkesin hataları vardır.

Todos tienen defectos.

Herkesin önünde küfretmeyin.

No maldigas en público.

Herkesin sırları vardır.

Todos tienen secretos.

Herkesin önünde aşağılandım.

Fui humillada en público.

Herkesin başına gelebilir.

Le puede pasar a cualquiera.

Esperanto herkesin dilidir.

El esperanto es la lengua de todos.

Herkesin yaptığı budur.

Esto es lo que todos hacen.

Herkesin sinirleri gergin.

Todo el mundo está al límite.

- Herkesin bir fiyatı vardır.
- Herkesin bir ederi var.

Todos tienen su precio.

Bu, herkesin gerçekleştirmek için

Se trata de algo que todo el mundo

herkesin yapacağı şey ayrı

lo que todos harán es separar

herkesin itip kakması yüzünden

porque todos están presionando

Çünkü herkesin saygısı kendinedir

Porque el respeto de todos es suyo

Herkesin önünde konuşmaktan hoşlanmam.

No me gusta hablar en público.

Herkesin önünde ona gülündü.

Se rieron de él en público.

Herkesin iyi olduğunu umuyorum!

¡Espero que todo esté bien!

Herkesin bildiği cümleler var.

Hay frases que todo el mundo conoce.

Herkesin, işbirliğine ihtiyacı vardır.

Todo el mundo debe trabajar en conjunto.

Herkesin birine ihtiyacı var.

Todos necesitan uno.

Herkesin dostlara ihtiyacı var.

Todos necesitan amigos.

Herkesin kötü rüyaları vardır.

Todos tenemos pesadillas.

Herkesin bunu yapması gerekiyor.

Todos necesitan hacer esto.

Herkesin bir hobisi var.

Cada loco con su tema.

Herkesin görüşüne saygı duyarım.

Respeto la opinión de todos.

Herkesin hazır olduğunu düşünüyorum.

Parece que todo el mundo está listo.

O herkesin canını sıktı.

Eso disgustó a todos.

Bu herkesin ilgisini çekti.

Aquello intrigó a todos.

Herkesin önünde beni öptü.

Él me besó en frente a todos.

Herkesin aç olduğunu düşünüyorum.

Creo que todos tienen hambre.

Herkesin bir fiyatı vardır.

Todos tienen su precio.

Herkesin Latinceye ihtiyacı var.

Todo el mundo necesita el latín.

Herkesin bunu bilmesi gerekiyor.

- Todo el mundo tiene que saber esto.
- Todos tienen que saber esto.

- Herkesin hatası, kimsenin hatası değildir.
- Herkesin suçu kimsenin hatası değildir.

La culpa de todos es culpa de nadie.

Hesaplarımıza göre, çalıştığımız herkesin hayatına

Nuestro cálculo sugiere que estamos aumentando 1.2 años de vida

herkesin bir bitiş cümlesi var.

y todos tienen un remate.

Bu yüzden herkesin işaretine bakmayalım.

Así que no señalemos a todo el mundo.

herkesin yaşadığı bir ayrıcalık değil.

que muchos no llegan a experimentar.

herkesin başlayabileceği dört ilk adım,

cuatro primeros pasos con los que todo el mundo puede empezar,

Çünkü herkesin saati birbirinden farklı

Porque la hora de todos es diferente

Yani herkesin zamanı farklı işliyor

Entonces el tiempo de todos funciona de manera diferente

Yakında herkesin içinde konuşmaya alışacaksın.

Pronto te acostumbrarás a hablar en público.

Herkesin oy hakkını kullanması gerekir.

Todos deberían ejercer su derecho a voto.

Herkesin şansı bir gün dönebilir.

- A cada santo le llega su día.
- Todo le llega a quien sabe esperar.

Herkesin bir devamsızlık hakkı vardır.

- Todos tienen derecho a una falta.
- Todos tienen derecho a faltar una vez.

O, herkesin önünde konuşmaya alışkındır.

Está acostumbrado a hablar en público.

Herkesin kendi görüş hakkı vardır.

Todos tienen derecho a su propia opinión.

Herkesin bu resimden hoşlanacağına inanıyorum.

Creo que esta foto gustará a todos.

Bir hırsız herkesin çaldığına inanır.

Cree el ladrón que todos son de su condición.

Buradaki herkesin yardım etmesini istiyorum.

Quiero que todos aquí ayuden.

Herkesin birbiriyle iyi geçinmesini istedim.

Quería que todos se llevasen bien.

Herkesin aptal olduğumu düşünmesini istemem.

No quiero que todos piensen que soy idiota.

Herkesin bir hobiye ihtiyacı var.

Todo el mundo necesita un pasatiempo.

Herkesin saklanacak bir yeri vardı.

Todo el mundo tiene algo que esconder.

Herkesin beklediği gibi, Ruslar kazandı.

Ganaron los rusos, como esperaba todo el mundo.

Orman yangınlarının önlenmesi, herkesin sorumluluğudur.

La prevención de los incendios forestales es responsabilidad de todos.

Yarın herkesin yardımına ihtiyacım var.

Necesito la ayuda de todos mañana.

Herkesin içinde konuşmaya alışkın değilim.

No estoy acostumbrada a hablar en público.

Herkesin bir kalemi var mı?

¿Todos tienen un lápiz?

O işinde herkesin önüne geçer.

Aventaja a todos en el trabajo.

- Herkes açtı.
- Herkesin karnı açtı.

- Todos tenían hambre.
- Todos estaban hambrientos.

Herkesin bu kitabı okuması gerekiyor.

Todos tienen que leer este libro.

Müzik herkesin anlayabileceği bir dildir.

La música es una lengua que todos entienden.

Müzik herkesin anladığı bir dildir.

La música es una lengua que todos entienden.

Herkesin zaman israf etmeyi kes.

Dejá de perder el tiempo de todos.

Herkesin saklayacak bir şeyi var.

Todo el mundo tiene algo que ocultar.

Herkesin ne olduğunu bilmesini istiyorum.

- Quiero que todos sepan lo que pasó.
- Quiero que todo el mundo conozca lo ocurrido.

Herkesin sevdiği programlama dili hangisi?

¿Qué lenguaje de programación le gusta a todo el mundo?

Herkesin düşündüğünü söyleme hakkı vardır.

Todo el mundo tiene el derecho a decir lo que piensa.

Herkesin önünde şarkı söylemekten hoşlanmam.

No me gusta cantar en público.

Herkesin önünde bana gülünmesine katlanamam.

No soporto que se rían de mí en público.

Bu müzik herkesin canını sıkıyor.

Esta música está fastidiando a todos.

Tom herkesin önünde Mary'yi eleştirdi.

- Tom criticó a Mary delante de todo el mundo.
- Tom criticó a María en frente a todos.

Herkesin bunu bilmesi gerekiyor mu?

¿Tienen que conocer esto todos?

Herkesin aklı ve sesine ihtiyacınız var.

Sucede que tenemos los cerebros y las voces de todos en juego.

Cinsiyetlere göre ücret farklılığı herkesin dilinde

En todos lados escuchamos sobre la brecha salarial de género:

Mekandaki herkesin "Moktor!Moktor!" diyen sesi.

el sonido de todos coreando en el bar "¡Moktor! ¡Moktor!"

Bu herkesin başına geliyor, değil mi?

Eso les pasa a todos, ¿no?

Kariyerimi, insanların zihinlerine girmekle ve herkesin

Me he pasado mi carrera entrando en las mentes de la gente

Herkesin sandığından daha küçük fotosentetik hücreler.

células fotosintéticas más pequeñas de lo que nadie pensó posible.

herkesin başlangıç olarak yapabileceği şeyler var.

hay algunas cosas con las que todo el mundo puede empezar.

herkesin bir hayali var ya hani

todos tienen un sueño

Picasso herkesin bildiği ünlü bir sanatçıdır.

- Picasso es un artista famoso que todos conocen.
- Picaso es un famoso artista al cual todos conocen.

Herkesin zaman zaman ailevi sorunları olur.

Todo el mundo tiene problemas domésticos de vez en cuando.

Herkesin görmesi gereken bir film bu.

Esta es una película que todos deberían ver.

Ben herkesin önünde konuşmaya alışık değilim.

No estoy acostumbrada a hablar en público.

O, bana herkesin önünde hakaret etti.

Él me insultó en público.

Herkesin güvenli bir şekilde vardığını umuyorum.

Ojalá todos hayan llegado a salvo.

Herkesin önünde konuşmaya alışkın olmadığını söyledi.

Dijo que no estaba acostumbrado a hablar en público.

Herkesin evi temizlememe yardım etmesini istiyorum.

Quiero que todos me ayuden a limpiar la casa.

Tom hariç, herkesin gitmesini istiyorum, lütfen.

Querría que os fuerais todos menos Tom, por favor.