Translation of "Dakikada" in English

0.012 sec.

Examples of using "Dakikada" in a sentence and their english translations:

30 dakikada vardım.

I arrived within 30 minutes.

On dakikada okula yürüyebilirim.

- I can walk to school in 10 minutes.
- I can walk to school in ten minutes.

Anlaşma son dakikada bozuldu.

The deal fell apart at the last minute.

Dakikada kaç kelime okuyabiliyorsun?

How many words can you read per minute?

Yürüyerek beş dakikada parka vardık.

Five minutes' walk brought us to the park.

Her otuz dakikada hareket eder.

It leaves every thirty minutes.

Biz 50 dakikada oraya uçacağız.

We'll fly there in 50 minutes.

Yaklaşık 20 dakikada makyaj yaptı.

In about 20 minutes she made up her face.

Bir dakikada altmış saniye vardır.

There are sixty seconds in a minute.

O son dakikada projeyi tamamladı.

He completed the project at the last minute.

Yaklaşık otuz dakikada geri döndü.

She came back in about thirty minutes.

Tom bir dakikada düşüncelerini toplar.

Tom collects his thoughts for a minute.

Maç son dakikada iptal edildi.

The game was canceled at the last minute.

Düğün son dakikada iptal edildi.

The wedding was canceled at the last minute.

Tom bir dakikada burada olmalı.

Tom should be along any minute.

Bir dakikada elli kelime yazabilirim.

I can type 50 words a minute.

Bir dakikada altmış saniye var.

One minute has sixty seconds.

Tom son dakikada iptal etti.

- Tom cancelled at the last minute.
- Tom canceled at the last minute.

Onu tam son dakikada yaptım.

I did it at the last minute.

Tom son dakikada cesaret edemedi.

Tom chickened out at the last minute.

Ben okula otuz dakikada yürüyorum.

I walk to school in 30 minutes.

Tom bunu son dakikada yaptı.

Tom did that at the last minute.

Tom son dakikada sözünden döndü.

Tom backed out at the last minute.

Sami beş dakikada Müslüman oldu.

Sami converted to Islam in five minutes.

Kahveniz bir dakikada hazır olacak.

Your coffee will be ready in a minute.

- Bizim planlar son dakikada suya düştü.
- Bizim planlar son dakikada başarısız oldu.

Our plans fell through at the last minute.

- Her on beş dakikada bir kez karıştırın.
- On beş dakikada bir karıştırın.

Stir once every fifteen minutes.

- Her şey son dakikada bir araya geldi.
- Her şey son dakikada çözüldü.

Everything came together at the last minute.

Otobüsler her on dakikada bir çalışır.

The buses run every ten minutes.

Otobüs her on dakikada bir gider.

The bus leaves every ten minutes.

Her otuz dakikada doğum sancım var.

I have labor pains every thirty minutes.

O, toplantıyı son dakikada iptal etti.

He cancelled the meeting at the last minute.

Mary 7 dakikada bir mil koşar.

Mary runs the mile in 7 minutes.

O, dört dakikada bin metre koşabilir.

He can run a thousand metres in four minutes.

Son dakikada insanlar üzerinde planları değiştiremezsin.

You can't change plans on people at the last minute.

Bizim planlar son dakikada suya düştü.

Our plans fell through at the last minute.

Tren her otuz dakikada bir çalışır.

The train runs every thirty minutes.

Her on dakikada bir otobüs kalkar.

Buses run every ten minutes.

O, üç dakikada 100 şınav çekti.

He did 100 push-ups in three minutes.

Her otuz dakikada tıraş olur musun?

Do you shave every thirty minutes?

Her 20 dakikada bir otobüs var.

There is a bus every 20 minutes.

Bu makine dakikada 100 kopya yapar.

This machine makes 100 copies a minute.

Bu makine dakikada 60 sayfa basabilir.

This machine can print sixty pages a minute.

Tom'un görüşmesi son dakikada iptal edildi.

Tom's date canceled at the last minute.

Sami'nin kalbi dakikada 160 kez atıyordu.

Sami's heart was beating 160 times a minute.

Tom son dakikada gezisini iptal etti.

Tom canceled his trip at the last minute.

Tom son dakikada bir hata buldu.

Tom found an error at the last minute.

Tom, Mary'yi on dakikada bir aradı.

Tom called Mary every ten minutes.

Bu adamla konuşmayı yaklaşık beş dakikada bitirdim.

I end up talking to that guy for like five minutes.

Bir bisikletle, senin evine 20 dakikada ulaşabilirdim.

With a bicycle, I could reach your house in 20 minutes.

Her on beş dakikada bir otobüs vardır.

There is a bus every fifteen minutes.

Otobüs her on beş dakikada hareket eder.

The bus leaves every fifteen minutes.

Şu trenler her üç dakikada bir çalışırlar.

Those trains run every three minutes.

Sadece verilmiş 30 dakikada, soruların hepsini cevaplayamazdık.

Given only thirty minutes, we couldn't answer all the questions.

Yeni sekreter dakikada yaklaşık 70 kelime yazar.

The new secretary types about 70 words per minute.

Son dakikada aklına iyi bir fikir geldi.

A good idea came across his mind at the last moment.

Konuşmacı her beş dakikada bir notlarına başvurdu.

The speaker referred to his notes every few minutes.

Benim çocuk bakıcım son dakikada iptal etti.

My babysitter canceled at the last minute.

Son dakikada Marcello bir beraberlik golü attı.

In the last minute, Marcello score an equalizing goal.

Tom bana onu otuz dakikada pişirmemi söyledi.

Tom told me to cook it for thirty minutes.

Burada otobüsler her on dakikada bir çalışır.

The buses run every ten minutes here.

Her on beş dakikada bir kez karıştırın.

Stir once every fifteen minutes.

Sami her beş dakikada bir Leyla'yı arıyordu.

Sami was calling Layla every five minutes.

Tom sunumunda son dakikada bir hata buldu.

Tom found an error at the last minute in his presentation.

- Sami ve Leyla son dakikada buluşmalarını iptal ettiler.
- Sami ve Leyla son dakikada randevularını iptal ettiler.

Sami and Layla cancelled their date at the last minute.

Dünyanın herhangi bir yerinde her yedi dakikada bir

Every seven minutes, an adolescent boy or girl

Ben son dakikada randevuyu iptal ettiğim için üzgünüm.

I am sorry to cancel the appointment at the last minute.

Sadece bir dakikada olacağımı Tom'a söyle, tamam mı?

Tell Tom I'll just be a minute, OK?

- Çok geçmeden size katılacağım.
- Bir dakikada size katılacağım.

I'll join you in a moment.

Onun büyük yardımı sayesinde, sorunu 30 dakikada çözdük.

Thanks to his great help, we were able to solve the problem in 30 minutes.

Köpekler yaklaşık olarak dakikada otuz kez nefes alır.

Dogs breathe approximately 30 times a minute.

Nedenini bilmiyoruz ama, son dakikada, Mary düğünü feshetti.

We don't know why but, at the last minute, Mary called off the wedding.

Eğer hızlı sürerse, Tom on dakikada oraya varabilir.

Tom can get there in ten minutes if he drives fast.

Benim iki saat uğraştığım problemi beş dakikada çözdü.

He solved the problem in five minutes that I had struggled with for two hours.

O, tam kapanmadan önce, o son dakikada dükkâna gitti.

He went to the store at the last minute, just before it closed.

- Tom bir dakikada burada olacak.
- Tom birazdan burada olacak.

- Tom will be here in just a moment.
- Tom will be here any minute.
- Tom will be here shortly.
- Tom is going to be here in a while.

Onlar bu fabrikada her on dakikada bir araba üretirler.

At this factory, they produce a car every ten minutes.

Ortalama bir kişi bir dakikada kaç kez göz kırpar?

How many times a minute does the average person blink?

Tom, Mary ile olan buluşmasını son dakikada iptal etti.

Tom canceled his date with Mary at the last minute.

Leyla şehir merkezindeki bir bankaya araçla yirmi dakikada gitti.

Layla drove twenty minutes to a bank downtown.

- Görevi on dakikada çözdü.
- Görevi on dakika içinde çözdü.

She solved the task in ten minutes.

Her birkaç dakikada önemli bir hayatta kalma seçimi yapmanız gerekecek.

Every few minutes, there will be an important survival decision.

Aynı zamanda her 4 dakikada bir tane taş blok yerleştirilirse

at the same time if one stone block is placed every 4 minutes

Ama kesinlikle kolay olmayacak. Özellikle nüfusun dakikada 28 kişi arttığı

But it will not be easy: India is a country whose population is growing by 28 inhabitants

Narita Ekspresi yaklaşık 90 dakikada seni doğrudan Tokyo İstasyonuna götürecek.

The Narita Express will take you directly to Tokyo Station in approximately 90 minutes.

"Otobüsler bir saat içinde ne sıklıkta çalışırlar?" "Her otuz dakikada."

"How often do the buses run in an hour?" "Every thirty minutes."

Her zaman olduğu gibi, bu defa da son dakikada çalıştım.

This time, the same as always, I crammed at the last minute.

İnsanlar normalde dakikada 12 ile 20 kez arası nefes alır.

People normally breathe 12 to 20 times a minute.

O bir paraşütle atlama yapacaktı ama o son dakikada panikledi.

He was going to do a parachute jump, but he panicked at the last minute.

16 dakikada kaç cümle ekleyebilirim, merak ediyorum... Deneyelim ve görelim!

How many sentences can I add in 16 minutes, I wonder... Let's try and see!