Translation of "Vardım" in English

0.016 sec.

Examples of using "Vardım" in a sentence and their english translations:

Vardım.

I arrived.

Londra'ya vardım.

I arrived in London.

İstasyona vardım.

I arrived at the station.

Zamanında vardım.

I arrived on time.

- Çok geç vardım.
- Ben çok geç vardım.

I arrived very late.

Okula zamanında vardım.

I arrived at school on time.

Dün Tokyo'ya vardım.

I arrived in Tokyo yesterday.

Kazanamıyacağımın farkına vardım.

- I realized I couldn't win.
- I realized that I couldn't win.

Dün Boston'a vardım.

I arrived in Boston yesterday.

30 dakikada vardım.

I arrived within 30 minutes.

Dün gece vardım.

I arrived last night.

Ben dün vardım.

I arrived yesterday.

Pazartesi günü vardım.

I arrived on Monday.

Eve erken vardım.

I arrived home early.

Yakın olduğu kanısına vardım.

I had the impression that he was close.

Tam zamanında oraya vardım.

I got there just in time.

Oraya çok erken vardım.

I arrived there too early.

Ben çok erken vardım.

I arrived too early.

Gece Osaka istasyonuna vardım.

I arrived at Osaka Station at night.

Önceki gün Narita'ya vardım.

I arrived at Narita the day before yesterday.

Az önce istasyona vardım.

I've just arrived at the station.

Ben öğleyin Tokyo'ya vardım.

I arrived in Tokyo at noon.

Boston'a 2.30'da vardım.

I arrived in Boston at 2:30.

Onun gittiği gece vardım.

I arrived on the night he left.

Oraya vaktinden önce vardım.

I got there ahead of time.

Ben yedide eve vardım.

I got home at seven.

- Çine vardım.
- Çin'e ulaştım.

I arrived in China.

Buraya ilk ben vardım.

I got here first.

Ben zamanında istasyona vardım.

I arrived at the station on time.

Bu sabah istasyona vardım.

I got to the station this morning.

Az önce havaalanına vardım.

I've just arrived at the airport.

Ben sağ salim vardım.

- I arrived safely.
- I've arrived safely.

Hava kararmadan Boston'a vardım.

I got to Boston before dark.

Tam zamanında okula vardım.

I got to school just in time.

Oraya ilk olarak vardım.

I got there first.

Oraya Tom'dan önce vardım.

I got there before Tom.

Boston'a pazartesi günü vardım.

I arrived in Boston on Monday.

- Saat 2.30 gibi otele vardım.
- Saat 2.30 civarında otele vardım.

I got to the hotel around 2:30.

Tren için oraya zamanında vardım.

I got there in time for the train.

Uçuş için tam zamanında vardım.

I was just in time for the flight.

İstasyona on dakika geç vardım.

I arrived at the station ten minutes late.

Yaklaşık iki otuzda Kobe'ye vardım.

I arrived in Kobe around two-thirty.

Yaklaşık saat beşte buraya vardım.

I arrived here about five o'clock.

Bu sabah Nagoya'ya erken vardım.

I reached Nagoya early this morning.

Bu sabah Narita havaalanına vardım.

I arrived at Narita Airport this morning.

Ben az önce pansiyona vardım.

I just arrived at the hostel.

Onun suçlu olduğu sonucuna vardım.

I have come to the conclusion that he is guilty.

Bu sabah sekizde buraya vardım.

I arrived here at eight this morning.

Londra'ya dokuz Şubat sabahında vardım.

It was on the morning of February the ninth that I arrived in London.

Dün öğleden sonra Boston'a vardım.

I got to Boston yesterday afternoon.

Hava kararmadan önce köye vardım.

I arrived at the village before dark.

Tam ebeveynlerim giderken eve vardım.

I arrived home just as my parents were leaving.

Ben aldatılmış olduğum sonucuna vardım.

I came to the conclusion that I had been deceived.

Ben az önce buraya vardım.

- I have just arrived here.
- I just got here.

Egzersiz programım üzerinde karara vardım.

I decided on my exercise program.

Saat 2.30'da Boston'a vardım.

I arrived in Boston at 2:30.

Boston'a saat 2.30'da vardım.

I arrived in Boston at 2:30.

Saat 2.30'da oraya vardım.

I got there at 2:30.

Oraya Tom gelmeden önce vardım.

I got there before Tom did.

Saat 2.30'da istasyona vardım.

I got to the station at 2:30.

Gece yarısından sonra eve vardım.

I got home after midnight.

Gece yarısı civarında eve vardım.

I got home about midnight.

Onu yapmaya çalışacağım kararına vardım.

- I've decided I'll try to do that.
- I've decided that I'll try to do that.

İşte o an farkına vardım ki

And that was when it came to me

Ve duvarın dibine güneş doğmadan vardım.

and made it to the base of the wall before sunrise.

Beş dakikalık yürüyüşten sonra müzeye vardım.

I reached the museum after a few minutes' walk.

Sessizliğinden cevabımdan tatmin olmadığın sonucuna vardım.

I take it from your silence that you are not satisfied with my answer.

Onun konuşmasını dinleyemeyecek kadar geç vardım.

I arrived too late to hear his speech.

Şimdi vardım. Valizimi bile henüz boşaltmadım.

- I've just arrived. I haven't even emptied my suitcases yet.
- I've just arrived. I haven't even unpacked my suitcases yet.

Ben her zamankinden daha geç vardım.

I arrived later than usual.

Egzersiz planım üzerinde bir karara vardım.

I came to a decision on my exercise plan.

Ben oraya biraz fazla geç vardım.

I got there a little too late.

Senden beş dakika önce buraya vardım.

I arrived here a few minutes before you.

- Dün Tokyo'ya ulaştım.
- Dün Tokyo'ya vardım.

Yesterday I arrived in Tokyo.

- Tom'dan önce vardım.
- Tom'dan önce ulaştım.

- I arrived earlier than Tom.
- I arrived before Tom.

Bu sabah okula çok geç vardım.

I got to school very late this morning.

- Ofisime zamanında geldim.
- Büroma zamanında vardım.

I got to my office on time.

Saat tam 2.30'da eve vardım.

I got home at exactly 2:30.

Otobüs ayrıldıktan hemen sonra otobüs durağına vardım.

I got to the bus stop just after the bus had left.

- Ben diğerlerinin önünde geldim.
- Diğerlerinden önce vardım.

I arrived ahead of the others.

Ben yağmur yağmaya başlamadan önce okula vardım.

I reached school before the rain started.

Onu yapması gereken kişi olduğum kararına vardım.

- I've decided I'm the one who ought to do that.
- I've decided that I'm the one who ought to do that.

Hay Allah! Farkına vardım ki kimse beni anlayamayacak,

Gosh, I realized no one could understand me, then,

Otobüs hareket ettikten hemen sonra otobüs durağına vardım.

I arrived at the bus stop just after the bus left.

Çok tehlikeli bir hata yapmış olduğumuz sonucuna vardım.

I was led to the conclusion that we made a fatal mistake.