Translation of "Düşüneceğini" in English

Tekrar düşüneceğini umuyorum.

I hope you'll reconsider.

Tom'u düşüneceğini biliyorum.

- I know you'll be thinking about Tom.
- I know that you'll be thinking about Tom.

Ricamı düşüneceğini umuyordum.

I was hoping you'd consider my request.

Tom'un ne düşüneceğini bilmiyorum.

I don't know what Tom will think.

Tom ne düşüneceğini bilmiyor.

Tom doesn't know what to think.

Leyla ne düşüneceğini bilmiyordu.

Layla didn't know what to think.

Tom'un ne düşüneceğini tahmin edemeyiz.

We can't predict what Tom is going to think.

Bizim için çalışmayı düşüneceğini umuyordum.

I was hoping you'd consider working for us.

Tom benim önerimi düşüneceğini söyledi.

- Tom said he'd think about my suggestion.
- Tom said that he'd think about my suggestion.

Tom'un ne düşüneceğini merak ediyorum.

I wonder what Tom will think.

Tom kararını tekrar düşüneceğini söylüyor.

Tom says he'll reconsider his decision.

Tom onun hakkında düşüneceğini söyledi.

- Tom said he'd think about it.
- Tom said that he'd think about it.

Tom onun hakkında düşüneceğini söylüyor.

Tom says he'll think about it.

Tom ne düşüneceğini bilmediğini söyledi.

- Tom said he didn't know what to think.
- Tom said that he didn't know what to think.

Hiç intihar etmeyi düşüneceğini düşünüyor musun?

Do you think you would ever consider suicide?

Tom'un ne düşüneceğini önceden tahmin edemeyiz.

We can't predict what Tom will think.

Tom'un bunun hakkında ne düşüneceğini merak ediyorum.

I wonder what Tom would think about this.

Hiç benimle birlikte çıkmayı düşüneceğini düşünür müsün?

Do you think you would ever consider going out with me?

Tom'un sana onun nasıl yapılacağını göstermeyi düşüneceğini sanmıyorum.

- I don't think Tom would mind showing you how to do that.
- I don't think that Tom would mind showing you how to do that.

Tom'un avukatı jürinin Mary'nin güvenilebilir bir tanık olduğunu düşüneceğini düşünmüyordu.

Tom's lawyer didn't think that the jury would think that Mary was a reliable witness.

Tom Mary'nin kendisiyle birlikte birkaç sanat müzesini ziyaret etmeyi düşüneceğini umuyordu.

Tom hoped that Mary would consider visiting a few art museums with him.