Translation of "Düğüne" in English

O düğüne gidemedi.

She couldn't go to the wedding.

Düğüne gitmemiz gerekiyor.

We need to get to the wedding.

Tom düğüne katıldı.

Tom attended the wedding.

Düğüne katılman gerekir.

- You should've attended the wedding.
- You should have attended the wedding.

- Yanni düğüne gelecek.
- Yanni düğüne katılacak.
- Yanni nikâha gelecek.

Yanni will be attending the wedding.

Tom düğüne geleceğini söyledi.

- Tom said he would come to the wedding.
- Tom said that he would come to the wedding.

Dan'ın babası düğüne katıldı.

Dan's father attended the wedding.

Beni düğüne davet ettiler.

They invited me to the wedding.

Sam bir düğüne katılıyor.

Sami is attending a wedding.

Yarın bir düğüne gitmek zorundayım.

I have to go to a wedding tomorrow.

Marvin ve Velma düğüne katılamadılar.

Marvin and Velma were unable to attend the wedding.

Bir düğüne gittin mi hiç?

Have you ever been to a wedding?

Sanırım Tom'u düğüne davet etmemi istiyorsun.

I suppose you want me to invite Tom to the wedding.

Tom'un ailesinden hiç kimse düğüne katılmadı.

No one from Tom's family attended the wedding.

Tom geçen hafta sonu bir düğüne gitti.

Tom went to a wedding last weekend.

Düğüne hazırlanmak için biraz yardıma ihtiyacın olduğunu düşündüm.

- I thought you might need some help getting ready for your wedding.
- I thought that you might need some help getting ready for your wedding.

- Bu bir düğünü andırıyor.
- Bu bir düğüne benziyor.

It resembles a wedding.

Ama sonra aynı düğüne gidecek olan insanlarla karşılaşıp durdum.

But then I kept meeting people who were going to the same wedding,

Bir düğüne, konferansa ya da okula dönüş pikniğine giderdim

a wedding or a conference or a back-to-school picnic --

Bir düğüne katılmak için gelecek hafta Boston'a gitmem gerekiyor.

I'm supposed to go to Boston next week to attend a wedding.

O düğüne hazırlanırken çok fazla zaman ve enerji harcadı.

She spent so much time and energy preparing that wedding.

Öğretmen ve partneri düğüne katılan insanları bir parka götürdü.

The teacher and her partner took the people attending the wedding to a park.

Gelecek hafta, bir düğüne katılmak için Avustralya'ya gitmem gerekiyor.

I'm supposed to go to Australia next week to attend a wedding.

- Düğün hâlâ birkaç gün uzakta.
- Düğüne hâlâ birkaç gün var.

The wedding is still a few days away.

Tom ve Mary tüm arkadaş ve akrabalarını düğüne davet ettiler.

Tom and Mary invited all their friends and relatives to the wedding.