Translation of "Ettiler" in Polish

0.007 sec.

Examples of using "Ettiler" in a sentence and their polish translations:

Tahmin ettiler.

- Przewidzieli to.
- Oni to przewidzieli.

Festivali iptal ettiler.

Odwołali festiwal.

Bize yardım ettiler.

Pomogli nam.

Kızlar planımıza itiraz ettiler.

Dziewczyny sprzeciwiły się naszemu planowi.

Dün ebeveynlerini ziyaret ettiler.

Wczoraj odwiedzili swoich rodziców.

Savaş kurbanlarına yiyecek temin ettiler.

Dostarczali żywności ofiarom wojny.

Onlar beni partiye davet ettiler.

Zaprosili mnie na imprezę.

Onlar bize yiyecek temin ettiler.

Oni dostarczyli nam jedzenie.

Toplantıya katılmam için ısrar ettiler.

Upierali się żebym uczestniczył w spotkaniu.

- Onlar kaçtılar.
- Onlar firar ettiler.

Uciekli.

Onlar bütün gece dans ettiler.

Przetańczyli całą noc.

Onlar batan gemiyi terk ettiler.

Oni opuścili tonący statek.

Bütün gece konuşmaya devam ettiler.

Rozmawiali przez całą noc.

Derhal kuşlar yuvalarını terk ettiler.

Ptaki naraz opuściły swoje gniazda.

Parayı ödemem için ısrar ettiler.

Nalegali abym zapłacił.

Kamp ateşi etrafında dans ettiler.

Tańczyli wokół ogniska.

Suçu işlemesi için onu tahrik ettiler.

Podburzali go do popełnienia przestępstwa.

Onlar onun doğru olduğunu iddia ettiler.

Potwierdzili, że była to prawda.

Onlar sözlü olarak Tom'u taciz ettiler.

- Zmieszali Toma z błotem.
- Zwyzywali Toma.

Onlar kameralarını bir gitarla takas ettiler.

Wymienili swoją kamerę na gitarę.

Arkadaşlarım beni akşam yemeğine davet ettiler.

Przyjaciele zaprosili mnie na kolację.

Fareler uykuya dalarken beyinlerini dinlemeye devam ettiler

Wsłuchiwali się w mózgi śpiących szczurów.

Saçını kestirdiğinde diğer çocuklar onunla alay ettiler.

Inni chłopcy dokuczali mu, gdy ściął włosy.

Yağmur yağmasına rağmen okul gezilerine devam ettiler.

Chociaż padało, poszli na swoją wycieczkę.

- Onlar birbirlerinden nefret ediyordu.
- Birbirlerinden nefret ettiler.

Nienawidzili się.

Onlar meslektaşını terfi etmesinden dolayı tebrik ettiler

Pogratulowali koledze awansu.

Birçok Amerikalı Alaska'nın satın alınmasını protesto ettiler.

Wielu Amerykanów protestowało przeciw zakupowi Alaski.

Onlar yeni nesil bir bilgisayar icat ettiler.

Oni wynaleźli komputer nowej generacji.

Çocuklara sessiz olmalarını söyledim, fakat onlar gürültülü olmaya devam ettiler.

- Kazałem dzieciom siedzieć cicho, ale wciąż się darły.
- Mówiłem dzieciom, by były cicho, ale ciągle hałasowały.

Onlar ayrıca Snow White'ın dinsiz üvey annesini de davet ettiler.

Zaprosili również bezbożną macochę królewny Śnieżki.

İki nehrin bir araya geldiği bir bölgede bir kasaba inşa ettiler.

Zbudowali miasto w miejscu, gdzie spotykają się dwie rzeki.

- Arkadaşlarım beni akşam yemeğine davet ettiler.
- Arkadaşlarım beni akşam yemeğine davet etti.

Przyjaciele zaprosili mnie na kolację.

Ormanın diğer hayvanları düğün dansını izlemeye geldi ve onlar da bütün gece ay ışığı altında dans ettiler.

Inne leśne zwierzęta przyszły oglądać weselne tańce, a wkrótce i one ruszyły w tan w księżycową noc.

- Mormonlar çok eşliliği yasa dışı ilan ettiler fakat bazı taraftarları onu hâlâ uyguluyor.
- Mormonlar çok eşliliği yasakladılar ama bazı yandaşları bunu hala uyguluyorlar.

Mormoni zdelegalizowali poligamię, lecz niektórzy wyznawcy wciąż ją praktykują.