Translation of "Dönmeyeceğini" in English

Tom'un dönmeyeceğini biliyordum.

- I knew Tom wouldn't be back.
- I knew that Tom wouldn't be back.

Asla geri dönmeyeceğini düşündüm.

- I thought you were never going to come back.
- I thought that you were never going to come back.

Onun asla dönmeyeceğini söylüyorlar.

They say that he will never return.

Tom'un, sözünden dönmeyeceğini biliyordum.

- I knew Tom wouldn't back down.
- I knew that Tom wouldn't back down.

Ona yakında dönüp dönmeyeceğini sordum.

I asked him if he would return soon.

Boston'a geri dönmeyeceğini söylemeni istiyorum.

I want you to say you're not going back to Boston.

Onun asla geri dönmeyeceğini düşünüyorum.

I am of the opinion that he will never come back.

Herkes onun geri dönmeyeceğini biliyordu.

Everyone knew he would not be back.

Tom'un hiç Boston'a dönmeyeceğini sanmıyorum.

I don't think Tom will ever come back to Boston.

Tom Mary'nin yakında dönmeyeceğini düşünüyor.

- Tom thinks Mary won't be back soon.
- Tom thinks that Mary won't be back soon.

Tom asla Boston'a dönmeyeceğini söyledi.

- Tom said he'd never go back to Boston.
- Tom said that he'd never go back to Boston.

Tom asla buraya geri dönmeyeceğini söyledi.

- Tom said he would never come back here.
- Tom said that he would never come back here.

Tom Mary'ye yakında dönüp dönmeyeceğini sordu.

Tom asked Mary if she'd return soon.

Tom pazartesi gününe kadar dönmeyeceğini söyledi.

- Tom said he wouldn't be back until Monday.
- Tom said that he wouldn't be back until Monday.

Onun yüreğinde, Tom onun asla dönmeyeceğini biliyordu.

- In his heart, Tom knew that he would never return.
- In his heart, Tom knew that he'd never return.
- In his heart, Tom knew he'd never return.

Tom, Mary'nin bir daha geri dönmeyeceğini düşünüyor.

- Tom thinks Mary will never come back.
- Tom thinks Mary won't ever come back.
- Tom thinks that Mary will never come back.

Tom yarına kadar dönmeyeceğini söylemek için aradı.

Tom called to say he wouldn't be back till tomorrow.

Tom, bir daha asla Boston'a geri dönmeyeceğini biliyordu.

- Tom knew he'd never come back to Boston again.
- Tom knew that he'd never come back to Boston again.

Tom'un gitmesine izin verseydim, asla geri dönmeyeceğini biliyordum.

- I knew if I let Tom leave, he'd never come back.
- I knew that if I let Tom leave, he'd never come back.

O bana hiçbir belirsizliğe yer bırakmaksızın geri dönmeyeceğini söyledi.

She told me in no uncertain terms that she would not be coming back.