Translation of "Biliyordu" in Dutch

0.008 sec.

Examples of using "Biliyordu" in a sentence and their dutch translations:

Sami biliyordu.

Sami wist het.

Herkes onu biliyordu.

Iedereen wist het.

- O, John'un onu sevdiğini biliyordu.
- John'un kendisini sevdiğini biliyordu.

Ze wist dat John van haar hield.

Herkes bu şarkıyı biliyordu.

Iedereen kende dit liedje.

Her nasılsa, Tom biliyordu.

- Op een of andere manier wist Tom het.
- Toch wist Tom het.

Tom bir şey biliyordu.

Tom wist iets.

Tom nereye gideceğini biliyordu.

Tom wist waarnaartoe te gaan.

Tom meşgul olduğumu biliyordu.

Tom wist dat ik het druk had.

Sami eşcinsel olduğunu biliyordu.

Sami wist dat hij gay was.

Tom üzgün olduğumu biliyordu.

Tom wist dat ik verdrietig was.

Haberi biliyordu ama kendisine sakladı.

Hij wist van het nieuws, maar hij hield het voor zichzelf.

O, onu başından beri biliyordu.

Hij wist het vanaf het begin.

O konuyu sadece Obama biliyordu.

Alleen Obama wist daarvan.

Tom, hikâyenin doğru olmadığını biliyordu.

Tom wist dat het verhaal niet waar was.

O adam çok şey biliyordu.

Die man wist te veel.

Tom hikayenin gerçek olmadığını biliyordu.

Tom wist dat het verhaal niet waar was.

Tom, Mary'nin yorgun olduğunu biliyordu.

Tom wist dat Marie moe was.

Tom, Mary'nin mutsuz olduğunu biliyordu.

Tom wist dat Mary ongelukkig was.

- Herkes biliyordu.
- Herkes bilgi sahibiydi.

Iedereen wist het.

Sami bu Kuran ayetlerini biliyordu.

Sami kende die Koranverzen.

Sami onun gerçek olmadığını biliyordu.

Sami wist dat het niet waar was.

Kurtulmayı ummuyordu, hiç ümidi olmadığını biliyordu.

Hij hoopte niet op redding, hij wist dat hij geen hoop had.

Tom Mary'nin bir öğretmen olduğunu biliyordu.

Tom wist dat Mary lerares was.

Tom Mary'nin John'u tehdit ettiğini biliyordu.

Tom wist dat Maria John bedreigd had.

Onun iyi İngilizce konuşabildiğini herkes biliyordu.

- Iedereen wist dat ze goed Engels kon.
- Iedereen wist dat ze goed Engels kon spreken.

Tom Mary'nin onu çok sevmediğini biliyordu.

Tom wist dat Mary hem niet erg leuk vond.

Leyla develer hakkındaki her şeyi biliyordu.

Layla wist alles van kamelen.

Avrupalıların yalnızca %15'i okuma yazma biliyordu.

kon niet meer dan 15% van de Europeanen lezen of schrijven.

Tom günün sonunda çok aç olacağını biliyordu.

Tom wist dat hij aan het eind van de dag reuze honger zou hebben.

Tom, Mary'nin güveneceği tek kişi olduğunu biliyordu.

Tom wist dat hij de enige was die Maria zou vertrouwen.

Tom Mary'nin büyük bir olasılıkla ne yapacağını biliyordu.

Tom wist wat Maria hoogstwaarschijnlijk zou doen.

- Maria onun ne adını ne de telefon numarasını biliyordu.
- Maria ne onun adını ne de telefon numarasını biliyordu.

Maria kende noch zijn naam, noch zijn telefoonnummer.

Napolyon, Ney'in savaştaki değerini biliyordu ve ordunun ona taptığını ...

Napoleon wist dat Ney waard was in de strijd, en dat het leger hem aanbad ...

Mary onun ne ismini ne de telefon numarasını biliyordu.

Maria kende noch zijn naam, noch zijn telefoonnummer.

- Hırsızlar ne yapıyor olduklarını biliyorlardı.
- Hırsızlar ne yaptıklarını biliyordu.

De dieven wisten wat ze aan het doen waren.

- Tom Fransızca ve İtalyanca konuştu.
- Tom Fransızca ve İtalyanca biliyordu.

Tom sprak Frans en Italiaans.

- Tom Mary'nin burada olacağını nasıl bildi?
- Tom Mary’nin burada olacağını nasıl biliyordu?

Hoe wist Tom dat Mary hier zou zijn?

Tom sonunda tuvaletten çıkmaya karar verdiğinde herkes zaten onun bir eş cinsel olduğunu biliyordu.

Wanneer Tom eindelijk besloot om uit de kast te komen, wist iedereen al dat hij homo was.