Translation of "Biliyordu" in Japanese

0.005 sec.

Examples of using "Biliyordu" in a sentence and their japanese translations:

O gençleri biliyordu.

彼女は、ティーンを知った。

Tesadüfen adresini biliyordu.

彼女はたまたま彼の住所を知っていた。

Tom ne biliyordu?

トムは何を知っていたのですか。

Herkes şarkıyı biliyordu.

誰もがその歌を知っていた。

- O, John'un onu sevdiğini biliyordu.
- John'un kendisini sevdiğini biliyordu.

彼女はジョンが愛しているのを知っていた。

Herkes onun yeteneğini biliyordu.

誰もが彼の技術を認めた。

O bir bıçağı biliyordu.

彼はナイフを研いでいました。

O, zaten hikayeyi biliyordu.

彼女は既にその話を知っていた。

Tom nerede olduğumu biliyordu.

- トムは私がどこにいたか知ってたんだよ。
- トムは私の居場所を知っていたんだ。

Tom her şeyi biliyordu.

トムには全てが分かっていた。

Tom, askıya alındığımı biliyordu.

俺が停学くらってたこと、トムは知ってたんだ。

O da çok şarkı biliyordu.

歌もたくさん知っていました。

Haberi biliyordu ama kendisine sakladı.

彼はその知らせを知っていたが、自分の胸にしまっておいた。

Fikirlerini nasıl ifade edeceğini biliyordu.

彼は自分の考えを相手にわからせるのが上手だった。

Birkaç öğrenci onun adını biliyordu.

彼の名前を知っている生徒はほとんどいなかった。

O, onu başından beri biliyordu.

彼はそのことを初めから分かっていた。

Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.

彼女がずうずうしく振舞っていることをみなが知っていた。

Ben hariç herkes onu biliyordu.

私以外の誰もが知っていた。

Tom Mary'nin Fransızca bilmediğini biliyordu.

トムはメアリーがフランス語を解さないことを知っていた。

Tom Mary'nin meşgul olduğunu biliyordu.

トムにはメアリーが忙しいのが分かっていた。

Tom Mary'nin onu sevdiğini biliyordu.

トムさんはメアリさんが彼のことが好きだったことを知っていた。

Tom kalmasına izin verilmeyeceğini biliyordu.

トムは滞在することを許してもらえないと知っていた。

Tom fazla zamanı kalmadığını biliyordu.

トムは時間があまりないと分かっていた。

Tom, Mary'nin meşgul olduğunu biliyordu.

トムにはメアリーが忙しいのが分かっていた。

Az sayıda insan plan hakkında biliyordu.

ほとんどの人はその計画について知らない。

Sezgisel olarak, onun yalan söylediğini biliyordu.

彼は直感で彼女の嘘をついているとわかった。

Tom'un Fransızcayı iyi konuşabildiğini herkes biliyordu.

トムのフランス語が上手いことは、誰もが知っていた。

- Tom gergindi ama ne yapması gerektiğini biliyordu.
- Tom sinirliydi ama ne yapması gerektiğini biliyordu.

トムは緊張していたが、自分が何をすべきか分かってはいた。

Avrupalıların yalnızca %15'i okuma yazma biliyordu.

欧州における識字率は 15%未満でした

Görevi yürütmenin çok zor olacağını kendisi biliyordu.

その任務が困難であることを彼女自身が知っていた。

Polis onun sıcak bir madde olduğunu biliyordu.

警察はそれがやばい品物なのを知ってたんだよ。

Tom bunun kötü bir fikir olduğunu biliyordu.

トムはそれが今ひとつな考えだとわかっていた。

O, onun sabahtan beri meşgul olduğunu biliyordu.

彼は彼女が朝からずっと忙しかったのを知っていた。

Bir kedi bir direğe karşı pençelerini biliyordu.

猫が柱でつめを研いでいた。

Tom kesinlikle yaptığının yasa dışı olduğunu biliyordu.

トムは自分のしていたことは違法だと確かにわかっていた。

Böylesina aptal bir soru sormaktan daha iyisini biliyordu.

彼女はそんなばかげた質問をするほど愚かではない。

Yaşamak için çok daha uzun zamanı olmadığını biliyordu.

彼が命は長くもないことを分かっていました。

Tom, Mary için bir hediye alması gerektiğini biliyordu.

- トムはメアリーへの贈り物を買う必要があることを知っていた。
- トムはメアリーにプレゼントを買わなきゃいけないって分かってたんだ。

- Maria onun ne adını ne de telefon numarasını biliyordu.
- Maria ne onun adını ne de telefon numarasını biliyordu.

マリアは彼の名前も電話番号も知らなかった。

Napolyon, Ney'in savaştaki değerini biliyordu ve ordunun ona taptığını ...

ナポレオンは、ネイの戦いの価値を知っていて、軍が彼を崇拝していたことを知っていました...

Doktor böylesine acil bir durumla nasıl başa çıkacağını biliyordu.

その医者はこのような非常事態に対処する方法を知っていた。

O onun ne adresini ne de telefon numarasını biliyordu.

彼女は彼の住所も電話番号も知らなかった。

O onun bir hafta boyunca yatakta hasta olduğunu biliyordu.

彼は彼女が一週間病気で寝ていたことを知っていた。

O yaşamak için uzun zamanı olmadığını çok iyi biliyordu.

彼はもう先が長くないことをよく知っていた。

- ordunun güvenli bir şekilde geri çekilmesi için yeterli köprü olmadığını biliyordu,

彼は、軍が安全に撤退するのに十分な橋がないことを知っていましたが

Başka bir deyişle, ilgili kişilerin dışında, Osaka'da sadece bir kişi bu olay hakkında biliyordu.

いいかえれば、当事者はべつとして、その出来事を知っているものは、大阪中にただ一人しかいない-ということになる。

Mary Tom'a elbisesi hakkında ne düşündüğü sordu, fakat o gerçekten ne düşündüğünü ona söylemekten daha iyisini biliyordu.

メアリーは自分のドレスをどう思うか尋ねたが、トムは感じたままを口にするほど馬鹿ではなかった。

Olduğunu biliyordu . "Bu ulusun, bu on yıl bitmeden bir adamı Ay'a indirip onu güvenli bir şekilde Dünya'ya geri

ことを知っていました 。 「この国は、この 10年が 終わる前に 、人を月に着陸させ、安全に地球に戻す

- Bayan Baker, genç adamın yakında gitmek zorunda kalacağını biliyordu,böylece yatmadan önce gece arabasını uygun bir yere parkedebilmek için, genç adama arabasını biraz hareket ettirmesi için rica etmeye karar verdi.
- Bayan Baker çok yakında genç adamın ayrılmak zorunda kalacağını biliyordu, yatmaya gitmeden önce arabasını gece için uygun bir yere parkedebilmek için genç adama arabasını biraz hareket ettirmesi için rica etmeye karar verdi.

ベイカーさんは若い男がすぐに去っていくと確信した。それで彼女は、寝る前までに自分の車を本来の場所に駐車できるように、若い男に少し車を動かすように頼もうと思った。