Translation of "Dönüp" in English

0.019 sec.

Examples of using "Dönüp" in a sentence and their english translations:

Kendimize dönüp bakalım

Let's turn to ourselves

Tom dönüp kaçtı.

Tom turned and ran away.

Sonra yanındaki arkadaşına dönüp

Then he looked at the dude next to him,

Aynı makalelere dönüp dururdum,

I kept going back to the same articles,

Tom, Mary'ye dönüp gülümsedi.

Tom turned to Mary and smiled.

Geri dönüp alayım şunu.

I'll go back and get it.

İnsanlar dönüp Tom'a baktılar.

People turned and stared at Tom.

Güzel kıza dönüp baktı.

He looked back at the pretty girl.

Tom, Mary'ye dönüp baktı.

Tom stared back at Mary.

Tom dönüp bana baktı.

Tom looked back at me.

Köşeden dönüp bir yengeç gördü.

She comes around a corner and spots a crab.

Geri dönüp kontrol etmek zorundayım.

I've got to go back and check.

Ona yakında dönüp dönmeyeceğini sordum.

I asked him if he would return soon.

Tom kızardı ve dönüp gitti.

Tom blushed and turned away.

Tom geri dönüp Mary'ye bakmadı.

Tom didn't look back at Mary.

Tom, Mary'ye geri dönüp baktı.

Tom looked back at Mary.

Gece boyunca yatakta dönüp durdu.

She tossed and turned all night.

Dönüp durup size zor anlar yaşatabilir.

The surge of emotions can be scary.

Geri dönüp bunun yerine ipuçları arayalım.

Let's go back and we're going to look for some clues instead.

Ve kilometrelerce uzunlukta dönüp dolaşan labirentlerle

and slot canyon mazes that twist and turn for miles,

Aslında dönüp menisküse hızlıca bir bakalım.

So why don't we go around and have a quick look at the meniscus.

Böylece dönüp dolaşıp hikayeden toplumsallığa geldik.

So we come full circle from story back to social.

şimdi bir geriye dönüp bir bakalım

now let's go back and take a look

Arkasını dönüp hızlıca kaçtı, çok korktu.

And then it turns and rushes, and it's got a huge fright.

Geriye dönüp Tarihe bir göz atalım.

take a look back at history.

O, bütün gece yatakta dönüp durdu.

He tossed and turned all night.

Geriye dönüp baktığımda, bu bir hataydı.

In hindsight, this was a mistake.

Tom Mary'ye yakında dönüp dönmeyeceğini sordu.

Tom asked Mary if she'd return soon.

Tom'un geri dönüp dönmediğini görmeye gideceğim.

I'm going to go see if Tom is back.

Her ikisi de dönüp ona baktılar.

They both looked back at her.

Tom bütün gece yatakta dönüp durdu.

Tom tossed and turned all night.

İşe geri dönüp biraz para kazanacağım.

I'm gonna go back to work and earn some money.

Bırak geri dönüp bir şemsiye alayım.

Let me go back and get an umbrella.

Sami geri dönüp Leyla'nın yanına oturdu.

Sami went back and sat next to Layla.

Diğer danışmanlardan biri dönüp bana baktı ve

one of the counselors turns to me, looks at me

Ama koşuyorum ve geri dönüp baktığım zaman

but I run and when I look back

Tüm müşteriler dönüp size bakıyor ve gülüyorlar.

and all the patrons now are turning and looking at you and laughing.

Fakat gergedan ne yapacağını anlıyor, dönüp saldırıyor.

But the rhino reads his moves, turns, and charges.

Annenin dönüp onu bulması gerek. Tek başına.

She must return to find it... alone.

Geriye dönüp bakıldığında, o karar bir hataydı.

In retrospect, that decision was a mistake.

O oradan oraya dönüp aynadan yüzüne baktı.

He turned round from side to side to look at himself in the mirror.

Bugün erken dönüp yemek falan mı yapsak.

- I think I'll go home early and cook today.
- I think I'll go home early today and do some cooking.

Dönüp tekrar Japoncaya başladım çünkü Japoncanın sonu yoktur.

came back, and started Japanese again because Japanese is endless.

Geri dönüp medeniyeti farklı yollardan bulmaya çalışalım mı?

Should we circle back to see different ways we can find civilization?

Ama geri dönüp suyu getirmek biraz zaman alacaktır.

but it's gonna take time to go back and collect that water.

Geriye dönüp biraz su alacağım ve bunu deneyeceğim.

So we're gonna go back, get some water, and try that.

Ama geri dönüp su almak çok zaman alacak.

but it's gonna take time to go back and collect that water.

Lütfen biraz bekleyin. Onun geri dönüp dönmediğine bakacağım.

Please hold a moment. I will see if he is back.

Atatürk'e dönüp ülkemize neler oldu ya diyen Türkler.

Turks who look back to Ataturk and said what the hell is happening to our country?!

Onların her ikisi de geri dönüp bize baktı.

They both looked back at us.

Onların her ikisi de geri dönüp onlara baktı.

They both looked back at them.

Onların her ikisi de geri dönüp bana baktı.

They both looked back at me.

Onların her ikisi de geri dönüp ona baktı.

They both looked back at him.

Onun en iyi bildiği şey, arkasını dönüp gitmektir.

Leaving behind is the best thing she does.

Şimdi geri dönüp baktığım zaman keşke hiç izin vermeseydim

Now when I look back, I wish I never let it happen.

Geçmişe dönüp baktığımda, aldığım olumlu tepkiler için çok minnettarım

Looking back, I am extremely grateful for the positive response that I received,

Eve dönüp olabildiğince çok bilimsel makale okumak çok faydalı.

It's very useful to come back home and try and read as many scientific papers as possible.

Bu yüzden, bazılarımız Namche'ye dönüp odun ve kereste topladılar.

So, some people returned to Namche and logged trees.

Biz ona dönüp baktığımızda on yıl kıs bir zaman.

Ten years is a short time when we look back at it.

Çılgınca gelebilir ama sanırım geri dönüp tekrar yapmak istiyorum.

This may sound crazy, but I think I want to go back and do it again.

Meryem, yemek yaparken Tom'un etrafında dönüp durmasına tahammül edemiyor.

Mary can't stand it when Tom hovers around her while she's cooking.

Ben o günlere dönüp baktığımda, her şey rüya gibi görünüyor.

When I look back upon those days, it all seems like a dream.

Üniversite günlerine dönüp baktığımda,sanki bir asır önceymiş gibi görünüyorlar.

Looking back on our college days, it seems as if they were a century ago.

Geriye dönüp bakıldığında, belki de o fotoğrafı benim bloğa koymamalıydım.

In retrospect, maybe I shouldn't have posted that photo in my blog.

Geriye dönüp bakıldığında, Keşke Tom çalışarak daha fazla zaman harcasaydı.

In retrospect, Tom wishes he had spent more time studying.

Bu günlerde kaybolmuş gençliğimize hasretli bir şekilde geri dönüp bakıyoruz.

These days we look back wistfully towards our lost youth.

Kazalım mı? Yoksa geri dönüp suyu aldıktan sonra çıkartmayı mı deneyeyim?

So should we dig for it? Or should I go back and use the water, and try and flush him out?

Burası dik uçurumları olan kumtaşı kayalıklarla ve kilometrelerce uzunlukta dönüp dolaşan labirentlerle

Sandstone cliffs with steep drop-offs, and slot canyon mazes that twist and turn for miles,

Kazalım mı? Yoksa geri dönüp biraz su alarak onu oradan çıkartmaya mı çalışayım?

So should we dig for it? Or should I go back and use some water to try and flush him out?

Napolyon, Davout'a - geriye dönüp bakıldığında - yeteneğini feci bir şekilde boşa harcayan bir rol verdi.

Napoleon gave Davout a role which - in hindsight  - seems a disastrous waste of his ability.

Geriye dönüp baktığında, Tom her iki kız kardeşle aynı zamanda flört etmemesi gerektiğini anladı.

- In retrospect, Tom realized he shouldn't have been dating both sisters at the same time.
- In retrospect, Tom realized that he shouldn't have been dating both sisters at the same time.

Bugün bu sorulara cevap vereceğiz ancak ondan önce her zaman olduğu gibi tarihe dönüp bir bakalım.

Today we are going to answer those questions but before we do, let’s take a look back

Bugün, bu soruya cevap vereceğiz. Ama bundan önce, her zaman ki gibi. Hadi dönüp bir tarihe bakalım.

we are gonna answer to this question. But before, let´s take a look at history.

Başladığımız yere dönüp farklı bir yol izlemek ve enkazı o şekilde bulmak istiyorsanız "Bölümü Tekrar Oynat"ı seçin.

If you want to go back to where we started and take a different path to find that plane wreckage, choose "Replay Episode".

Gün gelecek, harcadığın geçmiş çabalara dönüp bakacak ve güleceksin. İşte, o gün farkındalığına ulaşacağın şey şu an burada da mevcut.

A day will dawn when you will laugh at your past efforts. What you realize on the day you laugh is also here and now.

Bir dilin çevirilemezliği hakkında bir şey okuduğum zaman, çalışma masama dönüp başka bir roman çevirmek için karşı konulmaz bir istek duyuyorum.

When I read about the untranslatability of some language, I feel an irresistible urge to go back to my desk and translate another novel.