Translation of "Bilmelisin" in English

0.004 sec.

Examples of using "Bilmelisin" in a sentence and their english translations:

Onu bilmelisin.

You should know it.

Bunu bilmelisin.

- You ought to know that.
- You should know this.

Sen bilmelisin.

You ought to know.

Daha iyi bilmelisin.

You should know better.

Ne okuyacağını bilmelisin.

You should know what to read.

Benim horladığımı bilmelisin.

- You must know that I snore.
- You must know I snore.

Bunu şimdiden bilmelisin.

- You should know that by now!
- You should know that by now.

Sen kendin bilmelisin.

You yourself should know.

Bir şey bilmelisin.

You should know something.

Bir krizle yüzleştiğini bilmelisin.

You must know you're faced with a crisis.

İyimser olmadığımı hemen bilmelisin.

You should know right off I'm not optimistic.

Bundan daha iyisini bilmelisin.

You should know better than that.

Onu sormaman gerektiğini bilmelisin.

You should know better than to ask that.

Onu yapmaman gerektiğini bilmelisin.

You should know better than to do that.

Mary'ye aşık olduğumu bilmelisin.

- You should know, I am in love with Mary.
- You should know that I'm in love with Mary.

Karayolları trafik kanununu bilmelisin.

You must know the highway code.

Senin yaşında daha iyi bilmelisin.

You ought to know better at your age.

Sen, Tom'u çok iyi bilmelisin.

You must know Tom very well.

Arkadaşlarımın bana Tom dediğini bilmelisin.

- You should know that my friends call me Tom.
- You should know my friends call me Tom.

Dünyanın evrenin merkezi olmadığını bilmelisin.

You should know the Earth isn't the centre of the cosmos.

Senin yaşında bunun yapılmayacağını bilmelisin.

At your age you should know better.

Seni gerçekten çok sevmediğimi şu ana kadar bilmelisin.

You should know by now that I don't really like you very much.

- Bunu zaten biliyor olman lazım.
- Bunu zaten bilmelisin.

- You should know that already.
- You should already know that.

- Bunun imkânsız olduğunu bilmelisin.
- Bunun imkânsız olduğunu bilmelisiniz.

- You should know that's impossible.
- You should know that that's impossible.

Artık on sekiz yaşında olduğunu daha iyi bilmelisin.

You should know better now you are eighteen.

Sanırım, ne yaparsan yap, seni hala seveceğimi bilmelisin.

I think you should know that no matter what you do, I'll still love you.

Sanırım ne olursa olsun seni hâlâ seveceğimi bilmelisin.

- I think you should know that whatever happens, I'll still love you.
- I think that you should know that whatever happens, I'll still love you.

Sana zarar vermeyeceğimden emin olabilirsin fakat seni affetmeyeceğimi bilmelisin.

You can be sure I will not hurt you but you should know I will not forgive you.

Tom'un şarkı söylemede çok iyi olmadığını şu ana kadar bilmelisin.

You should know by now that Tom isn't very good at singing.

- Bunu kendini korumak için bilmelisin.
- Bunu kendini korumak için bilmelisiniz.

You should know it in order to protect yourself.

- Bir bayana yaşının sorulmayacağını bilecek kadar akıllı olmalısın.
- Bir bayana yaşının sorulmayacağını bilmelisin.

You should know better than to ask a lady her age.

- Fransızcayı çok iyi konuşamadığımı şu ana kadar bilmelisin.
- Fransızcayı çok iyi konuşmadığımı şimdiden bilmelisiniz.

You should know by now that I can't speak French very well.

- Senin için yaptıklarından dolayı Tom'un kıymetini bilmelisin.
- Tom'u sizin için yaptıklarından ötürü takdir etmelisiniz.

You should appreciate Tom for what he is doing for you.

- Hakkımda bilmen gereken şey öfkelendiğim zaman sessizliğe bürünmemdir.
- Benimle ilgili olarak, sinirlenince sessizliğe büründüğümü bilmelisin.

Something you should know about me is that when I get angry, I get quiet.