Translation of "Bilirsin" in English

0.046 sec.

Examples of using "Bilirsin" in a sentence and their english translations:

Sen bilirsin.

- The choice is yours.
- You're in over your head.

Onu bilirsin.

You know that.

Bu eğlenceli, bilirsin.

It's funny, you know.

Umarım onu bilirsin.

I hope you know that.

- Bilirsin, ekmek aslanın ağzında.
- Bilirsin, para kolay kazanılmıyor.

Money doesn't grow on trees, you know.

Sorunun nerede uzandığını bilirsin.

You know where the problem lies.

Hikayenin geriye kalanını bilirsin.

You know the rest of the story.

Duygulu bir kimseyim, bilirsin.

I am a sensitive person, you know.

Onların kim olduğunu bilirsin.

You know who they are.

Bu, işe yaramayacak, bilirsin.

- It's not going to work, you know.
- It isn't going to work, you know.

Ben bir denizciyim, bilirsin.

I'm a sailor, you know.

Sen daha iyi bilirsin.

You know better.

Bilirsin, para kolay kazanılmıyor.

Money doesn't grow on trees, you know.

Başımın çağresine bakabilirim, bilirsin.

I can take care of myself, you know.

Tom seni övüyordu, bilirsin.

Tom was praising you, you know.

Mormonların nasıl olduğunu bilirsin.

You know how Mormons are.

Birinin koşucu olduğunu nasıl bilirsin?

How do you know someone is a runner?

- Seçim size kalmış.
- Sen bilirsin.

The choice is yours.

Bilirsin, o bir aziz değil.

She's not a saint, you know.

Genellikle bu şekilde konuşmadığımı bilirsin.

You know that I don't usually talk this way.

Bilirsin, bu hiç fena değil.

You know, this isn't half bad.

Bilirsin, ben biraz eski modayımdır.

I'm a little old fashioned, you know.

Biraz Fransızca bilirsin, değil mi?

You know some French, don't you?

İlk yardım hakkında ne bilirsin?

What do you know about first aid?

- Senin bileceğin iş.
- Sen bilirsin.

- You're in over your head.
- You are in over your head.

Tom benden nefret eder, bilirsin.

Tom hates me, you know.

Tom işinde oldukça iyidir, bilirsin.

Tom is quite good at his work, you know.

Ben Tom'u çok severim, bilirsin.

I like Tom a lot, you know.

Korkmak normaldir. Bende korkarım, bilirsin.

It's normal to be scared. I'm scared too, you know.

Bu konuda çok hassasımdır bilirsin.

You know, I'm very sensitive about this topic.

Bilirsin, Tom'un gerçekten senden hoşlandığını düşünüyorum.

You know, I think that Tom really liked you.

- Seni sevdiğimizi biliyorsun.
- Seni sevdiğimizi bilirsin.

You know we love you.

Sen onu benden daha iyi bilirsin.

You know it better than me.

- Dans etmediğimi biliyorsun.
- Dans etmediğimi bilirsin.

- You know I don't dance.
- You know that I don't dance.

Sen kendin için en iyisini bilirsin.

You know yourself best.

Güzel gözlerin için her şeyi yapacağımı bilirsin.

You know I'd do anything for your beautiful eyes.

O tür şey yapmaktan daha iyisini bilirsin.

You know better than to do that kind of thing.

Ne derler bilirsin: Uzun burun, uzun horoz.

You know what they say: long nose, long cock.

- Sen daha iyi bilirsin.
- Dediğin gibi olsun.

You know best.

- Tuzak olmadığını nasıl bilirsin?
- Tuzak olmadığını nasıl biliyorsun?

How do you know it's not a trap?

Ne kadar çok okursan o kadar çok bilirsin.

The more you read, the more you know.

Bilirsin, o aynı hikayeyi şimdi tekrar anlatmak istemiyorum.

You know, I don't want to tell that same story again right now.

bilirsin işte bu tip insanlar vardı.'' diye cevap veririz.

you know, this person, and that person."

Ne kadar çok kitap okursan o kadar çok bilirsin.

The more books you read, the more you'll know.

Bilirsin ki iyi bir karışımla çok sağlıklı bir diyetin olabilir.

And you know, if you have the good mix, you get to a healthy diet.

Bilirsin çok şanslısın! Böyle bir şey bir ömür boyu sadece bir kez olur.

You're very lucky you know! A such thing happen only once in a lifetime.

"Tom, uyuyormuş numarası yapıyorsun, değil mi?" "Hayır uyuyorum." "Uyuyan bir kişi cevap verememeli, bilirsin."

"Tom, you're pretending to be asleep, aren't you?" "No, I'm asleep." "A sleeping person shouldn't be able to answer, you know?"

- Yumurtaları sevmediğimi biliyorsun.
- Yumurta sevmediğimi bilirsin.
- Yumurta sevmediğimi biliyorsun.
- Yumurta sevmediğimi bilirsiniz.
- Yumurta sevmediğimi biliyorsunuz.

- You know that I don't like eggs.
- You know I don't like eggs.

- Beni veya babamı bilmiyorsun.Eğer beni biliyorsan babamı da bilirsin.
- Beni veya babamı tanımıyorsun.Eğer beni tanırsan babamı da tanırsın.

You do not know me or my Father. If you knew me, you would know my Father also.

“Çözdüm her şeyi. Bilirsin, o kadar da aptal değilimdir.” — “Hadi canım sen de. Belli ki Mary anlatmış sana her şeyi.”

"I figured it out. I'm not that stupid, you know." "Oh, please. Mary has obviously told you everything."

- İlk yardım hakkında ne biliyorsun?
- İlk yardım hakkında ne biliyorsunuz?
- İlk yardım hakkında ne bilirsin?
- İlk yardım hakkında ne bilirsiniz?

What do you know about first aid?