Translation of "Ailesinin" in English

0.010 sec.

Examples of using "Ailesinin" in a sentence and their english translations:

Ailesinin yanında oturuyordu.

He sat surrounded by his family.

Sami ailesinin evindeydi.

Sami was in his family's house.

Tom, ailesinin yüz karasıdır.

Tom is the black sheep of his family.

O, ailesinin geçimini sağlayamaz.

He is unable to provide for his family.

O, ailesinin sözünü dinler.

She is obedient to her parents.

O, ailesinin evine dönecek.

She will return home to her family.

O ailesinin evinden taşındı.

He moved out of his parents' place.

O, ailesinin evinden taşındı.

- She moved out of her parents' place.
- She moved out of her parents' house.

Tom ailesinin evinden taşındı.

Tom moved out of his parents' place.

Ailesinin fazla parası yoktu.

- His family did not have much money.
- His family didn't have much money.

O ailesinin geçimini sağlamaktadır.

He provides for his family.

Tom ailesinin yarısını kaybetti.

Tom lost half of his family.

Ailesinin çok parası yoktu.

- His family did not have much money.
- His family didn't have much money.

Tom ailesinin evine gitti.

Tom went to his parents' place.

Tom ailesinin boşandığını söyledi.

- Tom said his parents are divorced.
- Tom said that his parents are divorced.

Tom ailesinin evinde kalıyor.

Tom is staying at his parents' place.

Ailesinin en uzunu o.

He is the tallest in his family.

Ailesinin seçtiği bir adamla evlendi

She married some guy that her parents chose for her,

Ve ailesinin onu öldüreceğini söylemiş

telling them that she was going to be killed by her family.

Tim, Jones'un ailesinin yüz karası.

Tim is the black sheep of the Jones' family.

Bir baba ailesinin geçimini sağlar.

A father provides for his family.

Anna ailesinin bilgisi olmadan evlendi.

Anna got married without her parents' knowledge.

O hâlâ ailesinin sırtından geçiniyor.

He's still sponging off his parents.

Karısı, Castelli ailesinin bir üyesi.

His wife is a member of the Castelli family.

Bu Tom'un ailesinin bir resmi.

This is a picture of Tom's family.

Dan Linda'nın ailesinin bir dostuydu.

Dan has been a friend of Linda's family.

Tom'un ailesinin paraya ihtiyacı vardı.

Tom's family needed money.

Fındık fareleri Gliridae ailesinin kemirgenleridir.

Dormice are rodents of the family Gliridae.

Tom'un ailesinin dağlarda evi var.

Tom's family has house in the mountains.

Ailesinin dengeli biçimde beslenmesini sağlar.

She makes sure that her family eats a balanced diet.

Tom ailesinin nerede olduğunu bilmiyordu.

Tom didn't know where his family was.

Tom, ailesinin evinde olduğunu söyledi.

- Tom said he was at his parents' house.
- Tom said that he was at his parents' house.

- Tom masasında ailesinin bir resmine sahip.
- Tom'un masasında ailesinin bir resmi var.

Tom has a picture of his family on his desk.

O, durmadan ailesinin sorunları hakkında konuştu.

She talked on and on about her family problems.

Onun kocası Oda ailesinin bir üyesidir.

Her husband is a member of the Oda family.

Kate kraliyet ailesinin tam üyesi oldu.

Kate has become a full member of the royal family.

Fıstık, baklagil veya fasulye ailesinin parçasıdır.

Peanuts are part of the legume or bean family.

Tom'un ailesinin ciddi para sorunları var.

Tom's family has serious money problems.

Tom bana ailesinin bir fotoğrafını gösterdi.

Tom showed me a picture of his family.

Tom anaokulundayken, ailesinin bir resmini çizdi.

When Tom was in kindergarten, he drew a picture of his family.

Tom Mary'ye ailesinin bir resmini gösterdi.

Tom showed Mary a picture of his family.

Tom ailesinin Mary ile tanışmasını istedi.

Tom wanted his family to meet Mary.

Sami ailesinin tüm servetini kumarda kaybetti.

Sami gambled away all of his family's fortune.

Tom'dan ailesinin bazı resimlerini göstermesini istedim.

I asked Tom to show my some pictures of his family.

Tom bana ailesinin bazı resimlerini gösterdi.

Tom showed me some pictures of his family.

- Babası ölünce ailesinin geçimini Tom üstlendi.
- Babası vefat edince ailesinin geçimi Tom'un omuzlarına bindi.

Tom became the breadwinner of the family when his father died.

Onun ailesinin aylık 800 dolar geliri var.

His family has 800 dollars coming in every month.

Ailesinin güvenli bir şekilde geldiğini duyduğuna sevindi.

- The news of his safe arrival delighted his family.
- His family was glad to hear that he had arrived safely.

Oğuz dilleri Türk dili ailesinin bir parçasıdır.

Oghuz languages are part of the Turkic language family.

Tom hakkında, ailesinin bile bilmediği şeyleri biliyordum.

I knew things about Tom that even his parents didn't know.

O, her yaz Fransa'da ailesinin evine gider.

She goes to her family's home in France every summer.

Tom ailesinin geçmişini araştırırken şaşırtıcı sırlar buldu.

Tom found some skeletons in the cupboard when he was researching his family history.

Ebabil Apodidae ailesinin küçük bir göçmen kuşudur.

The swift is a small migratory bird of the family Apodidae.

Fadıl da Leyla'nın ailesinin bir parçası oldu.

Fadil, too, became part of Layla's family.

Sami'nin ailesinin evi bir korku evine dönüştü.

Sami's family home became a house of horror.

Thomas'ın, masasının üzerinde ailesinin bir fotoğrafı var.

Thomas has a picture of his family on his desk.

Ailesinin iktidarda kalmasının tek çıkış yolu olduğunu gören

Seeing this as the only option for her family to stay in power,

Niçin? Çünkü ailesinin paraya ihtiyacı vardı. Nedeni o.

Why? Because his family needed the money, that's why.

O, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için gece gündüz çalışır.

He works day and night to provide for his family.

Tom, ailesinin yeterli parası olmadığı için üniversiteye gidemedi.

Tom couldn't go to college because his family didn't have enough money.

Ben senin Tom'un ailesinin bir dostu olduğunu biliyorum.

- I know you're a friend of Tom's family.
- I know that you're a friend of Tom's family.

Umarım o; ailesinin geri kalanı gibi manyak olmaz.

Hopefully he doesn't become a maniac like the rest of his family.

Sami, 4 Temmuz'u ailesinin evinde geçirmeye karar verdi.

Sami decided to spend the 4th of July at his parents' place.

Bay Meier Neumann ailesinin tatil için uzakta olduğunu düşündü.

Mr. Meier thought the Neumann family was away on vacation.

Tom ailesinin Boston'u ziyaret etmesi için bir ayarlama yaptı.

Tom arranged for his family to visit Boston.

O, Keio Üniversitesi'nden mezun olur olmaz ailesinin işini devraldı.

As soon as he graduated from Keio University, he took over his family's business.

Tom eve geldiğinde, ailesinin onu beklerken verandada otururken buldu.

When Tom got home, he found his parents sitting on the porch waiting for him.

Az önce de söylemiştim ailesinin maddi durumu iyi değil çünkü

I just said that the financial situation of his family is not good because

Tom'un ailesinin ne kadar para kazandığının farkında olduğunu düşünüyor musun?

Do you think Tom realizes how much money his parents make?

Tom, ailesinin hayatı için iki ya da üç inek tuttu.

Tom kept two or three cows for the sustenance of his family.

- Tom ailesi için bir utanç kaynağı.
- Tom ailesinin yüz karası.

Tom is a shame to his family.

Hatta ailesinin onu üniversite okutabilecek kadar bir parası da yoktu ortada

In fact, his family did not have enough money to study him at university.

Onun kraliyet ailesinin saflarına düzgün girişi bu korkuların giderilmesine yardımcı olacaktır.

Her smooth entry into the ranks of the royal family will help to dispel these fears.

Yedi kişilik bir ailede en genç olan John ailesinin göz bebeğidir.

John, who is the youngest in a family of seven, is the apple of his parents' eyes.

Franklin Roosevelt, zengin ve önemli bir New York ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi.

Franklin Roosevelt was born to a rich and important New York family.

Yakın zamanda bir babanın büyük ailesinin huzurunda, "erkek çocuklarımdan hiçbirinin avukat olmasını istemiyorum." dediğini duyduk.

Not long ago we heard a father say in the presence of his large family, "I don't want any of my boys to be lawyers."

- Bir aile tartışmamız olduğunda, kocam her zaman benim yerime annesiyle taraftır.
- Aile tartışmamız olduğunda,eşim genellikle benim değil ailesinin tarafında yer alır.
- Ne zaman bir aile tartışmamız olsa kocam benim yerime her zaman annesinin tarafını tutar.

When we have a family argument, my husband always sides with his mother instead of me.