Translation of "Dinler" in English

0.012 sec.

Examples of using "Dinler" in a sentence and their english translations:

Tom dinler.

Tom listens.

Peki, dinler miydim?

Would I have listened?

O onu dinler.

- She is listening to him.
- She listens to him.

Tom CNN dinler.

Tom listens to CNN.

Beni dinler misin?

Will you listen to me?

Tom'u kim dinler?

Who listens to Tom?

Tom jazz dinler.

Tom listens to jazz.

Sadece dinler misin?

Would you just listen?

Onu kim dinler?

Who listens to her?

Tom beni dinler.

Tom listens to me.

Dinler ruhun şiiridir.

Religions are the poetry of the soul.

Sami, Leyla'yı dinler.

Sami listens to Layla.

- Sadece indie müzik dinler.
- Sadece alternatif müzik dinler.

She only listens to indie music.

- Tom konuşunca insanlar dinler.
- Tom konuştuğu zaman insanlar dinler.

When Tom speaks, people listen.

Beni dinler misiniz lütfen?

May I have your attention, please?

Tom, Fox News'u dinler.

Tom listens to Fox News.

O, ailesinin sözünü dinler.

She is obedient to her parents.

O, dini müzik dinler.

She listens to religious music.

Umarım o beni dinler.

I hope that she listens to me.

Düşmanlar düşmanlarını dinler mi?

Do enemies listen to their enemies?

- Tom dinliyor.
- Tom dinler.

- Tom's listening.
- Tom listens.
- Tom is listening.
- Tom has been listening.

Tom konuştuğunda insanlar dinler.

When Tom talks, people listen.

Babam klâsik müzik dinler.

My father listens to classical music.

Babam klasik müzik dinler.

My dad listens to classical music.

Tom klasik müzik dinler.

Tom listens to classical music.

Tom sadece caz dinler.

Tom only listens to jazz.

Kahvaltı yaparken radyo dinler.

He listens to the radio while eating breakfast.

- Her zaman ciddi müzik dinler.
- O her zaman ciddi müzik dinler.

He always listens to serious music.

O, sizin her dediğinizi dinler.

He listens to whatever you say.

Her zaman ciddi müzik dinler.

He always listens to serious music.

O hep radyodaki haberleri dinler.

He always listens to the news on the radio.

Bazı dinler organ bağışına karşıdır.

Certain religions are against organ donation.

Sovyet Rusya'da, radyo dinleyiciyi dinler!

In Soviet Russia, radio listens to the listener!

Tom genellikle klasik müzik dinler.

Tom usually listens to classical music.

Tom evde nadiren müzik dinler.

Tom seldom listens to music at home.

Tom sadece klasik müzik dinler.

Tom only listens to classical music.

Bir dakikalığına dinler misin beni?

Will you listen to me for a minute?

Tom kahvaltı yaparken radyo dinler.

Tom listens to the radio while eating breakfast.

Tom ne tür müzik dinler?

What kind of music does Tom listen to?

Tom sadece punk rock dinler.

Tom only listens to punk rock.

Sami sadece klasik müzik dinler.

Sami only listens to classical music.

Herkes şarkı dinler ve heyecanlanır.

Everyone listens to the song and gets excited.

Her gün radyo dinler misin?

Do you listen to the radio every day?

Ders çalışırken müzik dinler misin?

Do you listen to music while you're studying?

Araba kullanırken müzik dinler misin?

Do you listen to music while driving?

- O onu dinler.
- O onu dinliyor.

- She is listening to him.
- She listens to him.

O, çay içer ve müzik dinler.

He drinks tea and listens to music.

O gazeteyi bırakıp beni dinler misin?

Will you put down that paper and listen to me?

Evde her gün radyo dinler misin?

Do you listen to the radio at home every day?

Dinler arasındaki uzlaşma dünya barışının temelidir.

Reconciliation among religions is the foundation of world peace.

Hakim konuştuğunda, mahkeme salonundaki herkes dinler.

When the judge speaks, everyone in the courtroom listens.

Birkaç dakikan varsa, beni dinler misin?

If you have a couple minutes, could you hear me out?

Sık sık sesli kitaplar dinler misin?

Do you often listen to audiobooks?

Çeneni kapatıp beni bir dinler misin?

Will you please shut up and listen to me?

Siz araba kullanırken müzik dinler misiniz?

Do you listen to music while you drive?

Tom sadece internete kopyalanan yayınları dinler.

Tom only listens to podcasts.

Radyodaki haberleri sık sık dinler misiniz?

Do you often listen to the news on the radio?

Aşırı büyük kulaklarıyla kovuğun içindeki titreşimleri dinler.

Oversized ears listen for vibrations in hollow wood.

Dinler bugüne kadar söylenen en büyük yalandırlar.

Religions are the biggest lie ever told.

Tom çok konuşmaz fakat konuşursa herkes dinler.

Tom doesn't speak much, but when he does, everybody listens.

Pek çok dinler ölümden sonra hayat vadediyor.

Very many religions promise life after death.

Bütün dinler barış istiyor, savaş isteyen diğerleridir.

All religions want peace, it's the others who want war.

Başka biri dinlemese bile o onu dinler.

She listens to him even though no one else does.

O sadece ellili yılların rock gruplarını dinler.

He only listens to rock bands from the fifties.

- O, anne babasının sözünü dinler.
- O ailesine sadıktır.

He is devoted to his family.

Tom her zaman kahvaltı yaparken radyoda haber dinler.

Tom always listens to the news on the radio while he's eating breakfast.

- O, anne babasının sözünü dinler.
- O ebeveynlerine itaatkardır.

She listens to her parents.

Erkek kardeşim ambient denilen bir müzik türünü dinler.

My brother listens to a music genre called ambient.

Sık sık benim yanıma oturur ve müzik dinler.

He often sits by me and listens to music.

Tom ne zaman araba kullanıyor olsa radyo dinler.

Tom listens to the radio whenever he's driving.

Tom genelde klasik rock çalan bir radyo istasyonunu dinler.

Tom usually listens to a radio station that plays classic rock.

- O, anne babasının sözünü dinler.
- O, anne babasına sadıktır.

He is devoted to his parents.

"Hiç radyo dinler misin?" "Evet, araba sürerken radyo dinlerim. "

"Do you ever listen to the radio? "Yes, I listen to the radio when I'm driving."

Bazı insanlar yazarken müzik dinler, ancak diğerleri verimliliklerini engellediğini söylüyor.

Some people listen to music when writing, but others say it hampers their productivity.

Michael az konuşan bir adam ama konuştuğunda insanlar onu dinler.

Michael is a man of few words, but when he speaks, people listen.

O çok iyi bir öğretmen, bu yüzden onun çocukları onu gerçekten dinler.

He's a very good teacher, so his children really listen to him.