Translation of "şanslıydım" in English

0.005 sec.

Examples of using "şanslıydım" in a sentence and their english translations:

Şanslıydım.

I've been fortunate.

Ben şanslıydım.

I was lucky.

Sanırım şanslıydım.

I guess I was lucky.

Çok şanslıydım.

I've been very fortunate.

Gerçekten şanslıydım.

I was really lucky.

Oldukça şanslıydım.

I've been fairly lucky.

Bugün çok şanslıydım.

I've been very lucky today.

Bunu gördüğüme şanslıydım.

I was fortunate to see that.

Ben çok şanslıydım.

- I'm very fortunate.
- I was very fortunate.
- I was really fortunate.

Kaçtığım için şanslıydım.

I was lucky to escape.

Son derece şanslıydım.

I was extremely lucky.

Ben sadece şanslıydım.

- I was just lucky.
- I was just fortunate.

Ben kesinlikle şanslıydım.

I was certainly lucky.

Anahtarlarımı bulmakla şanslıydım.

I was lucky to find my keys.

Ben oldukça şanslıydım.

I was quite lucky.

Çok, çok şanslıydım.

I was very, very lucky.

Ben hep şanslıydım.

I've always been lucky.

Şu ana kadar şanslıydım.

I have been lucky until now.

Ben akılalmaz derecede şanslıydım.

I was incredibly lucky.

Ben sadece gerçekten şanslıydım.

I was just really lucky.

Ben çok, çok şanslıydım.

I've been very, very lucky.

Orada olmak için şanslıydım.

I was lucky to be there.

Onunla tanıştığım için şanslıydım.

I was fortunate to make his acquaintance.

İşi almak için şanslıydım.

I was fortunate to get the job.

Bunu yapabilmek için şanslıydım.

I was fortunate to be able to do that.

Yaralanmadan kaçmak için yeterince şanslıydım.

I was lucky enough to escape unhurt.

Böyle şeylerle ilgili hep şanslıydım.

I've always been lucky with things like this.

Bu işi aldığım için şanslıydım.

I was lucky to get this job.

O işe girmek için şanslıydım.

I was lucky to get that job.

Ben burada olduğum için şanslıydım.

It was lucky that I was here.

Bir iş bulacak kadar şanslıydım.

I was lucky enough to find a job.

- Bugün şanslıydım.
- Bugün şans yanımdaydı.

I was lucky today.

İyi bir koltuk bulacak kadar şanslıydım.

I was lucky enough to get a good seat.

Ben zamanında orada olduğum için şanslıydım.

I was lucky to be there on time.

İyi bir çocuk bakıcısı bulabildiğim için şanslıydım.

I was lucky that I was able to find a good babysitter.

Tren geç kaldığı için şanslıydım. Yoksa onu kaçırırdım.

- I was lucky that the train was late. Otherwise I would have missed it.
- I was lucky the train was late. Otherwise, I would've missed it.
- I was lucky that the train was late. Otherwise I would've missed it.

Tren geç kaldığı için şanslıydım. Aksi takdirde onu kaçırırdım.

- I was lucky that the train was late. Otherwise I would have missed it.
- I was lucky the train was late. Otherwise, I would've missed it.
- I was lucky that the train was late. Otherwise I would've missed it.

U-dönüşü yapılmaz levhası olmayan bir kavşakta bir U-dönüşü yaptığımdan dolayı polisin bana bir trafik cezası makbuzu yazmamasından dolayı şanslıydım.

I was lucky that the policeman didn't give me a ticket for making a U-turn at an intersection that had a no U-turn sign.