Translation of "ülkeden" in English

0.012 sec.

Examples of using "ülkeden" in a sentence and their english translations:

Ülkeden ayrıldım.

I left the country.

Mülteciler ülkeden çıkarıldı.

The refugees were excluded from the country.

Hangi ülkeden geliyorsun?

- Which country are you from?
- What country are you from?
- Which country do you come from?

Biz onu ülkeden sürdük.

We banished him from the country.

Onlar aynı ülkeden geliyorlar.

They come from the same country.

Birçok ülkeden gezgin geldi.

The travelers came from many lands.

- Nerelisin?
- Hangi ülkeden geliyorsun?

- Which country are you from?
- What country are you from?
- Which country do you come from?

Arkadaşlarımdan biri yabancı ülkeden.

One of my friends comes from abroad.

O, yabancı bir ülkeden.

He's from a foreign country.

Tom yabancı bir ülkeden.

Tom is from a foreign country.

O, başka bir ülkeden geldi.

He came from another country.

Sosyal gelenekler ülkeden ülkeye değişir.

Social customs vary from country to country.

Dedesinin ölümünün ardından ülkeden ayrıldı.

He left the country after his grandfather's death.

Yeme alışkanlıkları ülkeden ülkeye değişir.

Eating habits differ from country to country.

Tom ülkeden sınır dışı edildi.

They ran Tom out of the country.

Konferansa birçok ülkeden temsilciler katıldı.

Delegates from many countries participated in the conference.

Muzaffer ordu, ülkeden geri çekildi.

The victorious army withdrew from the country.

İstifa etti ve ülkeden kaçtı.

He resigned and fled the country.

Yenilmiş ordu ülkeden geri çekildi.

The defeated army retreated from the country.

Yönetici devrildi ve ülkeden sürüldü.

The ruler was overthrown and banished from the country.

Fadıl 23 Ağustos'ta ülkeden ayrıldı.

Fadil left the country on August 23.

- Bu konferansa birçok ülkeden temsilciler katıldı.
- Birçok ülkeden temsilciler bu konferansa katıldı.

Representatives from many countries have participated in this conference.

Soğuk savaşın ortasında bu küçük ülkeden

In the middle of the cold war, they were too busy

... kadar büyük olan bir ülkeden bahsediyoruz

population as big as Germany’s.

Tom ve Mary aynı ülkeden geliyorlar.

Tom and Mary come from the same country.

Yolsuzluk yapmış hükümet yetkilileri ülkeden kaçtı.

The corrupt government officials fled the country.

Her ülkeden arkadaş sahibi olmaktan hoşlanıyorum.

I like having friends in every country.

Sofra adabı ülkeden ülkeye farklılık gösterir.

Table manners differ from country to country.

- Nerelisin?
- Hangi ülkeden geliyorsun?
- Hangi ülkedensin?

- Which country are you from?
- What country are you from?

ülkeden ülkeye farklılık gösteren, renklerin çağrıştırdıkları anlamlardan.

which can vary from country and country and culture to culture.

çoğunluğun Müslüman olduğu bir ülkeden geldiğim için

or not being able to come back home to the US

Onlara Mary'nin ülkeden ayrılmasına izin vermeyeceğimi söyle.

Tell them I won't allow Mary to leave the country.

Dan'ı bu ülkeden atmaya kimsenin hakkı yok.

No one has the right to expel Dan from this country.

Birçok ülkeden politikacılar Beyaz Saray'a hac yaptılar.

Politicians from many countries made pilgrimages to the White House.

O, ülkeden tarihi bir çiftlik satın aldı.

He has purchased a historic farm from the country.

Başka bir ülkeden hiç mektup aldın mı?

Have you ever gotten a letter from another country?

Bugüne kadar dokuz ülkeden daha fazlasını ziyaret ettim.

I have visited more than nine countries to date.

Bir kişinin hangi ülkeden geldiğini söylemek çok zor.

It is very hard to tell what country a person comes from.

Erasmus öğrencileri genellikle aynı ülkeden başka öğrencilerle kalırlar.

Erasmus students often stick with other students from the same country.

Başka bir ülkeden kısa süre önce ortadan kaybolmaya aday

which are formed from islands in the Pacific Ocean, are the two

Ve eğer siz bu videoyu Avrupalı bir Ülkeden izliyorsanız,

And if you’re watching this video from a European Country, try to find some product

En şiddet dolu bölgelerden birinde bulunan bir ülkeden bahsediyoruz

in the middle of one of the most violent regions on the planet.

Ben bugüne kadar dokuz ülkeden fazla fazlasını ziyaret ettim.

I have visited more than nine countries so far.

Burada çok fakir bir ülkeden bahsediyoruz, Afrika Burnu'nda, bir miyondan

We’re talking about a poor country, located in the Horn of Africa, with a population of

Geniş bant hızında ve kalitesinde ülkeden ülkeye büyük farklılıklar vardır.

There are big differences in broadband speed and quality from country to country.

Kurak bir ülkeden yağışlı Avrupa'ya su ihraç etmek saf çılgınlık.

Exporting water from an arid country to the rainy Europe is pure folly.

- Sami bir İslam ülkesinden gelmektedir.
- Sami; Müslüman bir ülkeden gelmektedir.

Sami comes from an Islamic country.

Balık tutmaya ve inci satmaya dayanan bir ülkeden önemli bir küresel merkeze.

From a country that relies on fishing and selling pearls to an important global center.

Bir düşünsenize... Çok küçük bir ülkeden bahsediyoruz, 1 milyondan az nufusu ile

Think about it… we are talking about a very small country, with less than 1 million inhabitants,

Bu kitap 36 dile çevrildi ve tüm dünyada 100 ülkeden daha fazlasında yayınlandı.

This book is translated into 36 languages and has been published in more than a 100 countries all over the world.

İki kız ve üç erkek bir apartman dairesinde yaşıyor, her biri farklı bir ülkeden geliyor.

Two girls and three boys live in the apartment, each one coming from a different country.

Ve hiç kimse bu konuyu protesto edemiyor. Çünkü Cibuti dünyada en düşük konuşma özgürlüğüne sahip 10 ülkeden biri.

And nobody can even protest this because Djibouti is among the 10 countries with the least freedom

Daha sonra, diğer birçok ülkeden olanlar büyük ekonomik imkanlarla ilgili raporlar ve dini ve politik özgürlük tarafından cezbedildikleri için Amerika Birleşik Devletlerine akın ettiler.

Later, those from many other countries flocked to the United States because they were attracted by reports of great economic opportunities and religious and political freedom.