Translation of "Yabancı" in English

0.014 sec.

Examples of using "Yabancı" in a sentence and their english translations:

- O yabancı kim?
- Bu yabancı kim?
- Kim o yabancı?

- Who is that stranger?
- Who's that stranger?

Selamlar, yabancı.

Greetings, stranger.

Onlar yabancı.

They're foreigners.

Dinle, yabancı.

Listen, alien.

O bir yabancı, ve yabancı gibi davranılmalı.

He is a foreigner, and ought to be treated as such.

- Onları severim, yabancı dilleri.
- Yabancı dilleri severim.

I like them, foreign languages.

Bunun yabancı olduğunu söylemiyorum. Ama bu yabancı.

I'm not saying it's aliens. But it's aliens.

Teşekkürler, kibar yabancı.

Thank you, kind stranger.

Yabancı petrol üzerinde

on foreign oil.

Yabancı İskoçya'dan geliyor.

The foreigner comes from Scotland.

Yabancı köpeklerden sakınmalısın.

You must beware of strange dogs.

O bir yabancı.

He's a foreigner.

Biz yabancı değiliz.

We're not strangers.

Yabancı dilleri severim.

I like them, foreign languages.

Yabancı dilleri seviyorum!

- I like foreign languages!
- I like foreign languages.

Yabancı insanlar eğlenceli.

Foreign people are amusing.

Tom yabancı görünüyor.

Tom looks foreign.

Otel yabancı dolu.

- The hotel's full of foreigners.
- The hotel is full of foreigners.

Tom yabancı düşmanı.

Tom is xenophobic.

Tom bir yabancı.

Tom is a foreigner.

O yabancı gelmiyor.

That doesn't ring a bell.

Ben yabancı değilim.

- I'm not strange.
- I'm not a foreigner.

Onların çoğu yabancı.

Most of them are foreigners.

Yabancı mısın? Nerelisiniz?

A foreigner? And where are you from?

O yabancı kim?

Who is that stranger?

- Yabancı dilleri öğrenme sıkıcıdır.
- Yabancı diller öğrenmek sıkıcıdır.

Learning foreign languages is boring.

Yabancı dillerle yabancı olursan, yabancının sessizliğini asla anlayamazsın.

Being unfamiliar with foreign languages, you'll never be able to understand the foreigner's silence.

- Hangi yabancı dilleri biliyorsun?
- Hangi yabancı dilleri biliyorsunuz?

What foreign languages do you know?

- Ben, iki yabancı dil öğreniyorum.
- İki yabancı dil öğreniyorum.

- I am learning two foreign languages.
- I'm learning two foreign languages.

- O iki yabancı dil konuşuyor.
- İki yabancı dil biliyor.

He speaks two foreign languages.

Yabancı bir arazi yok; yalnızca yabancı olan seyyah budur.

There is no foreign land; it is the traveller only that is foreign.

Dedim ki "Dinle yabancı"

I said, "Listen, stranger,

Durum, yabancı sektör şarttır.

case, the foreign sector is essential.

İki yabancı dil öğreniyorum.

- I am learning two foreign languages.
- I'm learning two foreign languages.

Yabancı dil öğrenmek zordur.

- Learning a foreign language is difficult.
- It's difficult to learn a foreign language.

Yabancı hukuka uymak zorundaydık.

We had to obey the foreign law.

Mağazadaki yabancı kitaplar satıldı.

Foreign books are sold at the shop.

Yabancı Japoncayı hiç bilmiyordu.

The foreigner didn't know Japanese at all.

Firma yabancı yönetim altında.

The firm is under foreign management.

O, yabancı ülkelerde dolaştı.

- She has traveled in foreign parts.
- She has traveled in foreign countries.

Hangi yabancı dili öğreniyorsun?

Which foreign language are you learning?

Yabancı dilleri öğrenmekten hoşlanırız.

We like to learn foreign languages.

Bir yabancı benimle konuştu.

A stranger spoke to me.

Yabancı bir ülkede yapayalnızım.

- I am all alone in a foreign country.
- I'm all alone in a foreign country.

O, bana tamamen yabancı.

He is a total stranger to me.

Binaya bir yabancı girdi.

A stranger came into the building.

Üç yabancı dil konuşabilir.

She can speak three foreign languages.

Yabancı dilleri öğrenme sıkıcıdır.

Learning foreign languages is boring.

Tom bir yabancı değil.

Tom isn't a stranger.

O bir yabancı düşmanı.

She's a xenophobe.

Yabancı dil öğrenmek yararlıdır.

It's useful to study foreign languages.

Tom tam bir yabancı.

Tom is a complete stranger.

O bana yabancı değil.

She is no stranger to me.

Hobim yabancı pullar toplamaktır.

My hobby is collecting foreign stamps.

Sen bir yabancı mısın?

Are you a foreigner?

Tom oldukça yabancı hissetti.

Tom felt terribly out of place.

Yabancı bana doğru geldi.

The stranger came toward me.

Ben yabancı yemekten hoşlanmam.

I don't care for foreign food.

Yabancı dillere çalışmayı severim.

I like to study foreign languages.

Arkadaşlarımdan biri yabancı ülkeden.

One of my friends comes from abroad.

Tom bir yabancı mı?

Is Tom a foreigner?

O, yabancı bir ülkeden.

He's from a foreign country.

O, Yabancı Lejyonuna yazıldı.

He enlisted in the Foreign Legion.

İki yabancı dil konuşur.

- He speaks two foreign languages.
- She speaks two foreign languages.

İki yabancı dil konuşuyoruz.

We speak two foreign languages.

Tom yabancı aksanını kaybetti.

Tom lost his foreign accent.

Ben acıya yabancı değilim.

I'm no stranger to suffering.

Ofisim Yabancı Diller Bölümünde.

My office is in the Foreign Languages Department.

Bu yabancı otlardan kurtulmalısın.

You should get rid of these weeds.

Köpek yabancı adama hırladı.

The dog growled at the strange man.

Hangi yabancı dilleri öğrendin?

What foreign languages have you studied?

Cidden, bir yabancı olmayın.

Seriously, don't be a stranger.

Yabancı diller bilmek önemlidir.

It's important to know foreign languages.

İki yabancı arkadaşım var.

I have two foreign friends.

Niçin yabancı dil öğreniyorsun?

Why are you learning a foreign language?

Neden yabancı dil öğreniyorsun?

Why are you learning a foreign language?

Yabancı dilleri öğrenmek zordur.

Learning foreign languages is hard.

Tom yabancı bir ülkeden.

Tom is from a foreign country.

Burada yabancı bir topraktayız.

We're on unfamiliar ground here.

Yabancı yatırımları teşvik ediyoruz.

We encourage foreign investment.

Şirketimizde birçok yabancı çalışır.

Many foreigners work in our company.

Tom kaçak bir yabancı.

Tom is an illegal alien.

Tom'un yabancı olduğunu biliyorum.

- I know that Tom is a foreigner.
- I know Tom is a foreigner.

Yanni, suça yabancı değil.

Yanni is no stranger to crime.