Translation of "çantasında" in English

Bunu onun çantasında buldum.

I found this in her purse.

Çantasında çeşitli şeyler var.

There are a variety of articles in her purse.

Tom çantasında bir silah bulunduruyor.

Tom keeps a gun in his briefcase.

Sırt çantasında birkaç kitap var.

There are a few books in the backpack.

Mary çantasında biber gazı taşıyor.

Mary carries pepper spray in her purse.

Mary çantasında kalan parayı saydı.

Mary counted the remaining money in her bag.

Tom sözlüğünün çantasında olduğunu söyledi.

- Tom said his dictionary was in his bag.
- Tom said that his dictionary was in his bag.

Tom'un çantasında bir şey yok.

Tom doesn't have anything in his bag.

Tom'un çantasında bir şey yoktu.

Tom didn't have anything in his bag.

Onun çantasında çok sayıda makale var.

There are many articles in her purse.

Arabanızın bagajındaki plaj çantasında ne var?

What's in the beach bag that's in the trunk of your car?

Tom Mary'ye çantasında ne olduğunu sordu.

Tom asked Mary what was in her suitcase.

Tom'un çantasında bir şişe zehir vardı.

Tom had a bottle of poison in his briefcase.

Tom, Mary'ye çantasında ne olduğunu sordu.

Tom asked Mary what she had in her suitcase.

Tom'un çantasında bir şey olduğunu sanmıyorum.

- I don't think Tom has anything in his bag.
- I don't think that Tom has anything in his bag.

Sami Leyla'nın çantasında uyku hapları buldu.

Sami found sleeping pills in Layla's purse.

Tom, Mary'nin el çantasında bir silah buldu.

Tom found a gun in Mary's purse.

"Bunu onun çantasında buldum." "Aman Allahım! O benim!"

"I found this in her purse." "Oh my God! That's mine!"

Mary çantasında bir ayna çıkardı ve onu Tom'a verdi.

Mary took a mirror out of her bag and handed it to Tom.

Sapık olduğumu düşünme ama onun çantasında birkaç prezervatif gördüm.

Don't think I'm perverse, but I've seen several condoms in her purse.

Tom her zaman çantasında bir harita ve pusula taşır.

Tom always carries a map and compass in his bag.