Translation of "çıkmasını" in English

0.009 sec.

Examples of using "çıkmasını" in a sentence and their english translations:

Tom'un hayatımdan çıkmasını istiyorum.

I want Tom out of my life.

Tom'un evimden çıkmasını istiyorum.

I want Tom out of my house.

Hepinizin buradan çıkmasını istiyorum.

I want you all out of here.

Tren'in yola çıkmasını bekliyor.

He's waiting for the train to leave.

Tom'a yürüyüşe çıkmasını söyle.

Tell Tom to take a hike.

Tom'un buradan çıkmasını istiyorum.

I want Tom out of here.

Onun ortaya çıkmasını bekledik.

We waited for him to turn up.

Onların hayatımdan çıkmasını istiyorum.

I want them out of my life.

Onun hayatımdan çıkmasını istiyorum.

I want him out of my life.

Onların buradan çıkmasını istiyorum.

I want them out of here.

Onun buradan çıkmasını istiyorum.

I want him out of here.

Ona yürüyüşe çıkmasını söyle.

- Tell him to take a hike.
- Tell her to take a hike.

Ona ortaya çıkmasını söyle.

Tell him to show up.

Tom'a arabamdan çıkmasını söyledim.

I told Tom to get out of my car.

Hastalık onun dışarı çıkmasını engelledi.

Sickness prevented him from going out.

Hastalık onun dışarıya çıkmasını engelledi.

Sickness prevented him from going out.

Tom'un hapishaneden çıkmasını hiç beklemiyordum.

I never expected Tom to get out of prison.

Tom'a onun çıkmasını istediğimi söyledim.

I told Tom I wanted him to quit.

Tom, Mary'nin hayatından çıkmasını istedi.

Tom wanted Mary out of his life.

Tom Mary'nin John'la çıkmasını istemedi.

Tom didn't want Mary to go out with John.

Onun bu gemiden çıkmasını istiyorum.

I want him off this ship.

Tom savaşın çıkmasını önlemek zorundaydı.

Tom had to prevent the war from breaking out.

Hastalık onun geziye çıkmasını engelledi.

Illness prevented her from taking a trip.

Onun başka kadınlarla çıkmasını istemedi.

She didn't want him to go out with other women.

Tom herkesin buradan çıkmasını istiyor.

Tom wants everyone to get out of here.

Tom gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyor.

Tom doesn't want the truth to come out.

Tom, Mary'nin dışarı çıkmasını istedi.

Tom wanted Mary to move out.

Tom Mary'nin arabasından çıkmasını izledi.

Tom watched Mary get out of her car.

Tom, Mary’nin John’la çıkmasını istemiyor.

Tom doesn't want Mary to go out with John.

Sami, Leyla'nın dışarı çıkmasını istedi.

Sami wanted Layla to move out.

Uzaklaştırmayı ve o anda ortaya çıkmasını

can help to download them from mind --

Onun yurt dışına çıkmasını engellemek yok.

There is no stopping her going abroad.

Tom yerine Mary'nin benimle çıkmasını istiyordum.

I wanted Mary to go out with me instead of Tom.

Sanırım Tom, Mary'nin John'la çıkmasını istemiyordu.

- I think Tom didn't want Mary to go out with John.
- I think that Tom didn't want Mary to go out with John.

Kız kardeşine benimle çıkmasını söyledin mi?

Did you tell your sister to ask me out?

Tom, Mary'nin onun hayatından çıkmasını diliyor.

Tom wishes Mary would get out of his life.

O, kızının geceleyin dışarı çıkmasını istemedi.

She didn't want her daughter to go out at night.

Dan kızı Linda'nın Matt'le çıkmasını istemiyordu.

Dan didn't want his daughter Linda to date Matt.

Tom'dan zaten erken çıkmasını rica ettim.

I've already asked Tom to leave early.

Sonra da bunu döküp dışarı çıkmasını bekleyeceğiz.

And then we're gonna pour this in and see if he'll come out.

Onun ani gelişi onun dışarı çıkmasını engelledi.

Her sudden arrival prevented him from going out.

Hava karardıktan sonra Tom'un dışarı çıkmasını istemiyorum.

I don't want Tom to go out after dark.

Tom Mary'ye öğleden sonra izne çıkmasını söyledi.

Tom told Mary to take the afternoon off.

Karanlıktan sonra Tom'un tek başına çıkmasını istemiyorum.

I don't want Tom to go out after dark by himself.

Mary Tom'a başka kadınlarla çıkmasını istemediğini söyledi.

Mary told Tom she didn't want him to date other women.

O, randevusunun çıkmasını beklerken bir dergi okumuştu.

She perused a magazine while waiting for her date to show up.

O ona daha erken çıkmasını tavsiye etti.

She advised him to leave earlier.

Polis Tom'dan elleri yukarıda evden çıkmasını söyledi.

The police told Tom to come out of the house with his hands up.

En kısa sürede herkesin bu odadan çıkmasını istiyorum.

I want everybody out of this room as soon as possible.

Tom Mary'nin diğer çocuklar ile dışarı çıkmasını istemiyordu.

Tom didn't want Mary to go out with other guys.

Tom kendisiyle akşam yemeği yemesi için Mary'nin dışarı çıkmasını istedi.

Tom asked Mary to go out to have dinner with him.

Tom sonunda utangaçlığının üstesinden geldi ve Mary'nin onunla çıkmasını istedi.

Tom finally overcame his shyness and asked Mary to go out with him.

İtalyanca konuşmada pek iyi değilim, ama bunun açığa çıkmasını istemiyorum.

I'm not very good at speaking Italian, but I don't want it to get out.

- Her şeyin açıklığa kavuşmasını istiyorum.
- Her şeyin ortaya çıkmasını istiyorum.

I want everything out in the open.

Onun sağlığı hakkında endişeli olduğu için, annesi onun dışarı çıkmasını engelledi.

His mother prevented him from going out because she was anxious about his health.

Tom Mary'ye onunla dışarı çıkmasını rica etmek istedi, ama cesareti yoktu.

Tom wanted to ask Mary to go out with him, but he didn't have the courage to.

Aslında, bu teknoloji tek başına ABD'nin petrol üretiminin iki katına çıkmasını sağladı.

In fact, this technology has lead to the U.S. almost doubling its levels of oil production.

- Tom'a erken gitmesini söyledim.
- Tom'a erken ayrılmasını söyledim.
- Tom'a erkenden çıkmasını söyledim.

I told Tom to leave early.

Mary yıllarca Tom'un hapisaneden çıkmasını bekledi ve sonunda o serbest bırakıldığında çok mutlu oldu.

Mary waited years for Tom to get out of prison and was very happy when he finally got released.

O, ona uzun bir tatile çıkmasını tavsiye etti, bu yüzden o, derhal işi bıraktı ve dünya yolculuğuna çıktı.

She advised him to take a long holiday, so he immediately quit work and took a trip around the world.