Translation of "Onların" in Dutch

0.011 sec.

Examples of using "Onların" in a sentence and their dutch translations:

Onların kelimeleriyle:

En in hun woorden:

- Onların parasını istemiyorum.
- Onların parasını istemem.

Ik wil hun geld niet.

- Onların düğünü yarın.
- Onların düğünleri yarın.

Morgen is hun huwelijk.

- Onların yanında yaşıyorum.
- Onların bitişiğinde oturuyorum.

Ik woon naast hen.

- Onların hiçbirinden hoşlanmıyorum.
- Ben onların hiçbirini sevmiyorum.

Geen enkele ervan staat mij aan.

- Ben onların hepsini seviyorum.
- Onların hepsini seviyorum.

- Ik zie ze allemaal graag.
- Ik vind ze allemaal leuk.

Onların kasları sert.

Hun spieren zijn stijf.

Onların hepsi boğuldu.

Ze zijn allemaal verdronken.

Şu kitap onların.

Dat boek is van hen.

Onların şarabı var.

Zij hebben wijn.

Onların hakları nelerdir?

Wat zijn hun rechten?

Onların nefesi kesildi.

Ze zijn buiten adem.

Onların yüzlerini görmeliydin.

Je had hun gezichten moeten zien.

Onların maliyeti nedir?

Hoeveel kosten ze?

Onların sorularını cevaplayamaz.

- Hij kan niet antwoorden op hun vragen.
- Hij kan hun vragen niet beantwoorden.

Onların evini seviyorum.

Ik hou van hun huis.

Bu atlar onların.

Deze paarden zijn van hen.

Onların kahvaltıları vardı.

Zij hadden ontbijt.

Onların hepsi Kanadalı.

Ze zijn allen Canadees.

Onların patlayıcıları var.

Ze hebben explosieven.

Onların hepsini seviyorum.

Ik vind ze allemaal leuk.

Onların ücretlerini ödemiyorum.

Ik betaal hun loon niet.

Onların hikayesi nedir?

Wat is hun verhaal?

Onların niyeti iyiydi.

Ze hebben het goed bedoeld.

Onların hepsi deli.

Zij zijn allemaal gek.

Onların hepsini kullan.

Gebruik ze allemaal.

Onların amacı nedir?

Wat is hun doel?

Onların hepsi buradaydı.

Ze waren er allemaal.

Bu onların ki.

Dit is van hen.

Onların ekmeği var.

Zij hebben brood.

Onların hepsi başarılı.

Ze hebben allemaal succes.

Onların huylanmasını istemiyorum.

Ik wil niet dat ze zich zorgen maken.

Onların hepsi özel.

- Ze zijn allemaal speciaal.
- Ze zijn allemaal bijzonder.

Onların hepsi ayrı.

Ze zijn allemaal bijzonder.

Onların suyu var.

Zij hebben water.

Bu onların evidir.

Dit is hun huis.

Onların hepsini kazanamazsın.

Je kunt niet altijd winnen.

Onlar onların kitapları.

Het zijn hun boeken.

Onların fiyatı nedir?

Hoeveel kosten ze?

Onların hepsinden bıktım.

Ze hangen mij allemaal de keel uit.

Onların yiyecekleri yoktu.

Ze hadden geen eten.

Onların hepsi Katoliktir.

Ze zijn allemaal katholiek.

Onların hepsi öyle söylüyor fakat onların hiçbirine inanmıyorum.

Ze zeggen dat allemaal maar geen van allen geloof ik.

Onların ne düşündüğünü sorma. Onların ne yaptığını sor.

Vraag niet wat ze denken. Vraag wat ze doen.

- Onların hepsi kahrolası kaçık.
- Onların hepsi kahrolası akıl hastası.

Ze zijn allemaal compleet gestoord.

Onların torunları, esaretin nesilleri

Hun nakomelingen, al generaties lang van de slavernij bevrijd,

Onların kısıtlı olanakları vardı.

Ze hadden beperkte mogelijkheden.

Gürlemeler onların gizli kodu.

Hun geroep is hun geheime code.

Onların servetlerinin birazını alırlar.

Dan krijgen zij een deel van hun rijkdom.

Onların geçmişleri nasıl değişirdi?

of als er zich meer of minder materie in bevond?

Onların sığırlarının hepsi şişman.

Al hun vee is vet.

Onların tarafında bir hataydı.

Het was een fout van hun kant.

Onların hepsi oraya gitti.

Ze gingen er allemaal naartoe.

Onların harika hayatları vardı.

Ze hadden prachtige levens.

Onların uçakları yakında kalkacak.

Hun vliegtuig zal spoedig vertrekken.

Onların bütün çabaları boşunaydı.

Al hun inspanningen waren tevergeefs.

Onların bankaya girdiğini gördüm.

Ik heb hen de bank zien binnengaan.

Onların ikiz kızları var.

Ze hebben tweelingdochters.

Onların kendi sorunları var.

Zij hebben hun eigen problemen.

Onların evi çok moderndir.

Hun huis is zeer modern.

Onların komşularıyla arası iyi.

Ze hebben een goede verhouding met hun buren.

Onların bir atı var.

Ze hebben een paard.

Onların sorularına cevap veremez.

- Hij kan niet antwoorden op hun vragen.
- Hij kan hun vragen niet beantwoorden.

Onların hepsi araba sürebilir.

Ze kunnen allemaal rijden.

Onların politikasını destekliyor musun?

Ben je voor hun beleid?

Konu onların aç olmasıdır.

Het punt is dat ze honger hebben.

Ben onların hepsini seviyorum.

Ik vind ze allemaal leuk.

O onların tek çocuğu.

Hij is hun enige kind.

Onların iki sözlüğü var.

Zij hebben twee woordenboeken.

Onların paraya ihtiyacı var.

Ze hebben het geld nodig.

Onların ikisi de güldü.

Ze lachten allebei.

Onların hepsiyle konuşmak istiyorum.

- Ik wil met ieder van hen praten.
- Ik wil ze graag allemaal spreken.

Onların tüm isimlerini hatırlayamıyorum.

Ik kan me niet al hun namen herinneren.

Onların hepsini görmek istiyorum.

Ik wil ze allemaal zien.

Onların ikisini de severim.

- Ik geef om hen beiden.
- Ik geef om hen allebei.

Tom hâlâ onların elinde.

- Ze hebben Tom nog.
- Ze houden Tom nog altijd vast.

Onların hepsi Tom'a baktı

- Ze keken allemaal naar Tom.
- Ze keken Tom allemaal aan.

Onların hepsi Tom'a sırıtıyorlar.

Ze grijnzen allemaal naar Tom.

Onların yalan söylediği belliydi.

Het was duidelijk dat ze gelogen hadden.

Onların sabrı tükenmek üzereydi.

Hun geduld begon op te raken.

Onların nerede olduklarını bilmiyorum.

Ik weet niet waar ze zijn.

Polisler onların çantalarını inceliyordu.

De politiemensen doorzochten hun tassen.

- Köpek onundur.
- Köpek onların.

- De hond is van hem.
- De hond is van u.
- De hond is van haar.

Ben onların hepsini öldürdüm.

- Ik heb ze allemaal vermoord.
- Ik heb ze allemaal gedood.
- Ik heb ze allemaal doodgemaakt.

Onların ikisini de öldürdüm.

Ik heb ze beiden gedood.

Onların gitmesine izin verdim.

Ik liet hen gaan.

Onların maillerini kontrol etmedim.

Ik heb hun mailbox niet gecheckt.

Onların yardıma ihtiyacı var.

Zij hebben hulp nodig.

Onların beni görmelerini istemiyorum.

Ik wil niet dat ze me zien.

Onların birkaç kitabı var.

Ze hebben weinig boeken.

Onların düğününe davet edildim.

Ik was uitgenodigd op hun huwelijksfeest.

Onların hepsi çok mutlu.

Zij zijn allen heel gelukkig.