Translation of "Onların" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "Onların" in a sentence and their arabic translations:

Onların kelimeleriyle:

وكانت كلماتهم:

- Onların düğünü yarın.
- Onların düğünleri yarın.

حفل زفافهم غداً.

Onların elinde değil.

فلا مفرّ من ذلك.

Onların morali yüksek.

روحهم المعنوية عالية.

Onların sayısı büyüktür.

عددهم كبير.

Onların ağladığını gördüm.

رأيتهم يبكون.

Onların hepsi içtiler.

كلهم سكارى.

Onların hepsi gittiler.

غادروا جميعا.

Onların hepsi turist.

جميعهم سياح .

Bu onların hatasıydı.

كان ذلك خطأهم.

Bu onların evidir.

هذا منزلهم.

Şu kitaplar onların.

تلك كتبهم.

Onların hepsi zayıftı.

كانوا كلهم ضعفاء.

Onların gitmesine izin verin.

وتحتاج الى السماح لها بالخروج من عقلك.

Onların yüzünü kara çıkarmıştım,

شعرت كأنني خذلتهم

Onların torunları, esaretin nesilleri

أحفادهم، الذين هم أجيال تحررت من العبودية،

Onların beyaz, Evanjelist Hristiyan,

والدخول في لقاء مع عائلة بيضاء، وإنجيلية

Bizim geleceğimiz onların elinde.

إن مستقبلنا المشترك في أيديهم

Onların adı mimari standartlar.

وتسمى المعايير المعمارية.

Onların kısıtlı olanakları vardı.

كان لديهما فرص محدودة.

Onların sorunu olduğunu düşünüyoruz,

نعتقد أنها مشكلتهم

Gürlemeler onların gizli kodu.

‫تلك القعقعة هي شفرتها السرية.‬

Onların servetlerinin birazını alırlar.

سيأخذون جزءاً صغيراً من ثروتهم.

Onların geçim sıkıntısını anlattı

شرح سبل عيشهم

Ve onların ortamlarını bozmamak

وعدم إفساد بيئتهم

Cennet onların ayağının altındadır

الجنة تحت أقدامهم

Onların başına gelmiş miydi?

هل حدث لهم؟

Onların geçmişleri nasıl değişirdi?

أو إذا كان يحتوي على مادة أكثر أو أقل؟

Başarımı onların yardımına borçluyum.

أنا مدينٌ بنجاحي لهم لمساعدتهم لي.

Onların yardımına ihtiyacı var.

هم في حاجة لمساعدتك.

Onların işi odun kesmek.

عملهم هو قطع الأخشاب.

Bu onların tek seçeneği.

- إنه الخيار الوحيد لديهم.
- إنه خيارهم الوحيد.

Onların ikisini de severim.

انا احب كلا منهما

Onların desteğiyle devam ettim.

وبدعمهما استمررت.

Onların hepsi bana karşı.

إنهم كلهم ضدي.

Sorun onların parasının olmamasıdır.

المشكلة أنهم لا يملكون مالا.

Onların düğününe davet edildim.

دُعيتُ إلى عرسهما.

Onların arasındaki farkı söyleyemem.

لا أستطيع ان اقول الفرق بينهم

Şimdi onların şekeri bitti.

الآن قد نَفِد السكر منهم.

Tom onların güvenini kaybetti.

توم خَسِرَ ثِقَتَهُم.

Onların espri anlayışı var.

لديهم حس الفكاهة.

Onların hepsi iyi öğretmen.

كلهم مدرّسون جيدون.

Onların güzel yanı da bu.

هنا يكمن جمالها

Ailemiz ve onların topluluğuna ait.

بل ينتمون لأهلينا ومجتمعنا.

Onların kendilerine ait yükleri vardır.

يُقبل الجميع بالعائق خاصته.

Bunlar, onların bilgisayara işlenmiş hali

هنالك نسخ برمجية من هذه البطاقات،

Onların verdiği kararları asla vermeyebiliriz

قد لا نقوم باتخاذ القرارات التي اتخذوها،

Çünkü onların maaşlarını, vergilerimizle ödüyoruz.

لأننا ندفع رواتبهم من خلال الضرائب.

Onların yapacakları muazzam buluşları düşünün:

تخيل ما سيحققونه: من أفكار جديدة واختراعات،

Onların çağrısı bizim çağrımız olmalı.

لذا فنداؤهم يجب أن يكون نداءنا

Onların uzay aracı olduğunu çıkaramıyoruz.

لا يمكننا التخمين ببساطة أنها مركبات فضائية.

-Ama onların kurallarına uyuyorsunuz. -Hayır.

- لا، لكنّك تنفّذ قواعدهم. - لا.

Onların okula gitme fırsatları olmadı,

لم تتح لهن الفرصة أبدًا للذهاب إلى المدرسة،

Bu onların değil, bizim suçumuz.

الخطأ هنا يقع علينا، وليس عليهم،

Onların bir terörist olduğunu söyleyiverdi

قالوا أنهم إرهابيون

Onların ekstra yardıma ihtiyacı var.

هم يحتاجون المزيد من المساعدة.

Onların sadece bir çocuğu vardı.

كان لديهما ولد واحد.

Onların sabahleyin dört dersi var.

لديهم اربعة فصول في الصباح

Onların bir sürü öğrencisi var.

لديهم الكثير من الطلبة.

Onların sadece bir battaniyesi var.

لديهم بطانية واحدة فقط.

Onların yaptığı ilk kez değildi.

إنها لم تكن أول مرة يفعلوها.

Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.

كان ذلك على الأرجح ما أثّرَ على قرارِهِم.

Onların sana söylediği doğru değil.

ما أخبروك به ليس صحيحاً.

Onların erkek çocuğunun adı John.

اسم ابنهما هو جون.

Onların erkek kardeşini tanıyor musun?

هل تعرف أخاهم؟

Onların her ikisi de odadalar.

- كلاهما في الغرفة.
- كِلاً من هما في الغرفة.

Onların her ikisini de seviyorum.

انا احب كلا منهما

Onların dostluğu bizi derinden duygulandırdı.

أثّرتْ فينا صداقتهم بشدة.

Onların söylediğini yapsan iyi olur.

من الأفضل أن تقوم بما يقولون.

Güç, onların anladıkları tek dildir.

القوّة هي اللغة الوحيدة التي يفهموها.

Onların iki kız çocuğu var.

لديهم بنتان.

Bu onların öğrenmelerini ve gelişimlerini etkiliyor.

فإن ذلك يؤثر على تعلمهم وتطورهم.

Onların hızına ayak uyduramayacağımı da anladım.

وجدت أنني لم أحاول مجاراتهم أو مواكبتهم أيضًا،

Teknolojinin başaramadığı şeyi onların illüzyonları başarıyor.

بِوسع خدعهم بلوغ ما لا يتسنى للتكنولوجيا أن تبلغه.

Onların acılarıyla empati kurmayı seçemez miyiz?

وكيف سنختار أن نتعاطف مع وجعهم؟

Annem, babam ve onların arkadaşları vardı.

كان هنالك أمي وأبي وأصدقاؤهما.

ülkemizi dönüştürmenin cevaplarının onların ellerinde olduğuna

وجعلهم يؤمنون أن الحل لتحويل أمتنا

Bu onların sadece örnek alabileceği değil,

هذا إرثًا لن يستطيعوا تقليده فحسب،

Çünkü onların ana nehirlerinden 10 tanesi

وذلك بسبب أن 10 من أنهارهم الرئيسة،

Atariler ve onların ardından internetin yükselmesiyle

لكن مع ظهور ألعاب أركيد ثم الإنترنت،

Onların ihtiyaçlarını karşılamak büyük bir zorluk.

ستكون موافقة احتياجات هذا الجيل تحدياً كبيراً.

Ama onların ihtiyacı güler yüzlü birini,

لكن عندما يحتاجون إلى صديق حميم،

Biz onların yaşam alanlarını yok ettikçe

بينما ندمر موطنهم

Onların hepsinin aslında gerçek sahipleri yarasalar

المالكون الحقيقيون لهم جميعاً هم الخفافيش

Daha çocuktu bu onların yanına gidiyor

كان مجرد طفل ، يذهب إليهم

Web sitelerinin popülerliği onların içeriğine bağlıdır.

شعبية مواقع الإنترنت تعتمد على محتوياتها.

Onların kürkleri üzerinde yüzlerce kene vardı.

لقد كان هناك مئات من القِرْدان في فروِهِ .

Çocuklarınızla arkadaş olmayı ve onların size güvenerek

هل يمكنكم أن تكونوا أصدقاء لأطفالكم

Sanki onların hayatın diğer tarafına gittiğini hissettim.

وشعرت كأنهم ينتقلون إلى الجانب الآخر من الحياة.

Onların bugün bir yaşam sanşına ihtiyacı var.

يحتاجون حبل نجاة اليوم.

IMF falan için değil... Onların kuklası mısınız?

وليس لصالح صندوق النقد الدولي وأولئك... هل أنت دميتهم؟

Onların sesini duymak için harika bir yol.

كان وسيلة عظيمة لإعطائهم صوت.

Hubble onların etrafında dönüyor, böylece yerini saptayabiliyor.

وهابل يدور نوعاً ما حولهم، وهكذا يتمكن من توجيه نفسه.

Bu sadece onların kendi sağlıkları için değil,

"الأمر ليس فى الأساس لصحتهم الشخصية "

Onların bizden çok daha fazla sorusu olacak.

سوف يكون عندهم أسئلة أكثر كثيرا عننا.

Onların istedikleri arasında bağ kurmayı görevim olarak bilirim.

وأربط ما يتعلمونه بالمدرسة بما يكترثون له فعلًا.

Bütün bu küçük oklar, onların simülasyon yapma şekli,

وهكذا كل هذه الأسهم الصغيرة هناك كانت طريقتهم في المحاكاة -